23.12.2024 - 16:50 | Son Güncellenme:
AA
Kurtulmuş, resmi ziyaret kapsamında bulunduğu Kuzey Makedonya'da, TRT Haber ve Anadolu Ajansının sorularını yanıtladı. Kuzey Makedonya'daki temaslarını anlatan Kurtulmuş, "Balkanlara her geldiğimizde bir kez daha görüyoruz ki burada çok sayıda ayak izimiz var. Balkan halklarının tamamı bizim ailemizin bir ferdi, dostumuz, arkadaşlarımız. Ortak kültürel, tarihi bağların çok canlı şekilde devam ettiğini görüyoruz. Burada yapılan her bir faaliyetin aslında Türkiye ile Balkan halkları arasında var olan köprüyü daha da sağlamlaştırdığını, işbirliğini daha da artırdığını görüyoruz" diye konuştu.
Balkan ülkeleri arasında ayrım gözetmeksizin güven ve istikrarın sağlanmasını birinci öncelikleri olarak gördüklerini belirten Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Yugoslavya'nın çözülmesinden sonraki süreçte çok sayıda acılar çekmiş, büyük iç çatışmaların içine girmiş, hatta katliamlarla soykırımlarla karşılaşmış Balkan halklarının artık bundan sonra el ele, kol kola çok daha güçlü bir geleceğe doğru yürümesi lazım. Bölgesel bir aktör olan, küresel olarak önemli roller üstlenen Türkiye'nin bu bölgede Balkan halklarının tamamına dost ve kardeşçe yaklaştığını ortaya koyuyoruz. Bu vesileyle özellikle Kuzey Makedonya'daki Makedonlar, Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar başta olmak üzere buradaki bütün halklarla çok özel ve yakın ilişkimiz var. Bu ilişkiyi görmekten de memnun oluyoruz. Sanki Üsküp'te dolaşırken Bursa'da, Manisa'da dolaşmış gibisiniz. Burada, Kalkandelen'de dolaşırken aynı şekilde Edirne ya da Amasya'da dolaşıyor gibisiniz. Her tarafı Osmanlı kokan, her tarafı ecdadın izleriyle dolu olan ve halkın içinde, gönlünde, zihninde büyük bir sevginin var olduğu ortak bir geçmişimiz var. Bu ortak geçmişimizle inşallah ortak bir geleceği birlikte kurma iradesini sürekli artırarak yolumuza devam ediyoruz."
Kuzey Makedonya'daki 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı programına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, dilin aynı zamanda dostluk ve kardeşlik iklimi olduğunu, Türkçe'nin gelecek nesillere güçlü şekilde aktarılması gerektiğini bildirdi.
Balkan coğrafyasında asırlar boyunca "Pax Ottomana" denilen "Osmanlı barış düzeninin" hüküm sürdüğünü anlatan Kurtulmuş, insanların etnik, dini, mezhebi, kültürel farklılıklarına rağmen birbirlerine düşman olmadığını vurguladı.
Kurtulmuş, Balkanlarda barış ve dostluk atmosferinin bulunduğunu, buna her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
"KARAR DA YETKİ DE TBMM'DEDİR"
Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili soru üzerine Kurtulmuş, göreve geldikten sonra bu konuda çalışmalara başladıklarını hatırlattı.
TBMM'nin üzerindeki tarihi sorumluluklarından birisinin "yeni anayasa" yapmak olduğuna vurgu yapan Kurtulmuş, yeni yüzyılda, Türkiye'nin ihtiyaçlarına, milletin taleplerine karşılık gelecek yeni anayasanın ittifakla hazırlanarak milletin önüne konulması gerektiğini söyledi.
Yeni anayasayla ilgili ilk tur görüşmelerinin yapıldığını anımsatan Kurtulmuş, bu sürecin sonunda hiçbir siyasi partinin "Biz yokuz." demediğine dikkati çekti.
Kurtulmuş, siyasi partilerin seçim beyannamelerinde ve parti programlarında "yeni anayasa" veya "güçlü anayasa değişikliği" talebinin yer aldığını belirterek, müzakere sürecinin devam etmesini temennisini dile getirdi.
Görüşmeler sonucunda Türkiye'nin ihtiyacı olan özgürlükçü, demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı, güçler ayrılığı prensibini esas alan, hukukun üstünlüğünü bütün kurumlarıyla gerçekleştirmiş, kuvvetlendirmiş olan yeni bir anayasanın ortaya çıkmasını dileyen TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bazıları, 'Anayasa çok kere değişti. Niye bir anayasa değişikliğine ihtiyaç var?' diyebilir. Anayasa çok kere değişti ama hala 1961 Anayasasının, 1982 Anayasasının, yani 1960 darbesinin ve 1980 darbesinin ruhu anayasanın içinde, eski tabiriyle mündemiçtir, gizlidir, orada saklıdır. Artık bu ruhtan Türkiye'nin kurtulması, hakikaten özgürlükçü, kapsayıcı, demokrat bir anayasayı ortaya koyabilmesi lazım. Burada söz de karar da yetki de TBMM'dedir. Siyasi partilerimiz, milletvekillerimiz burada. Bu sürecin açık ve şeffaf yürütülmesi, her şeyin halkın önünde gerçekleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle burada her siyasi parti kendi teklifini ortaya koysun. Sonunda bu işin konuşulacağı yer TBMM. Doğru bir üslupla da müzakere süreci açılır. Ümit ediyorum ki önümüzdeki 2025'in Ekim ayı gibi eğer çalışmalar olgunlaşırsa yasalaşma süreci başlatılmış olur."