Marmaris yangınıyla ilgili açıklama: Kontrol altına alındı

Bakan Kirişçi basın mensuplarına yaptığı açıklamada, yangının kontrol altına alındığını ve soğutma çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Kirişci, açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

Yangın kontrol altına alındı. Soğutma çalışmaları da gün boyu ve ilerleyen günlerde devam edecek. Türkiye'deki orman yangınlarının yüzde 88'i insan kaynaklı. Bunlar dikkatsizlik olabilir, kasıtlı olabilir. Burada yangın da kasıtlı çıkarılmıştır. Önemli olan insan ve can kaybının olmamasıdır. Ama ormanların içindeki kayıplarımızla ilgili şuan kesin bir belge olmadığı için bu üzüntümüzü de belirtiyorum. 

Soğutma çalışmaları bittikten sonra bu alanlarda ağaçlandırma ve fidan dikme çalışmalarımız olacak. Hiçbir şekilde bu alanların bir istismarına asla müsaade etmeyeceğiz.

YÜZDE 88'İ İNSAN KAYNAKLI

Özellikle orman yangınları vesilesiyle birkaç hususun da altını çizmek istiyorum. Malumlarınız olduğu üzere 99 depremi yaşandı. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu ve bu konuda tedbirler alınması gerektiğini öğrenmiş oldu. Orman teşkilatımız tam 183 yıllık mazisi olan bir teşkilat. Bu teşkilatımız tek başına bu konularla ilgili başarılar elde etmesi yeterli değildir. Mutlaka bir beraberlik olması gerekir. Türkiye'deki Orman yangınlarının yüzde 88'i insan kaynaklıdır. Bu dikkatsizlik olabilir, bu tedbirsizlik olabilir bu kasti de olabilir. Son hadisenin kasıtlı yangın şeklinde olduğunu söylüyoruz.

Yüzde 55’i hassas ormanlardan oluşan böyle bir coğrafyada, güzel Muğla’mızda, bir turizm cenneti, ülkemizin bir güzel, nadide köşesinde hepimizin dikkatli olması gerekiyor. Bu bundan sonra orman yangını olmayacağı anlamına gelmiyor ama önemli olan bu yangınlara teyakkuz halinde pür dikkat kesilmek ve hepimizin bu konuda özenli davranmasını sağlamaktır. Bunun da ben altını çizmek istiyorum.

Yangınlarımızın dışında ormanla ilgili de geçtiğimiz yıla göre hakikaten çok ciddi kendi davranışlarımızı da elbette gözden geçirmemiz gerekiyordu. Tıpkı bu yangın sonrasında da yine paydaşlarımızla birlikte bir araya gelip, özelde de Orman Genel Müdürlüğü olarak, Bakanlık olarak kendi çalışmalarımızı gözden geçireceğiz. Geçtiğimiz yıla göre gerek helikopter sayımızda, gerekse uçak sayımızda, gerekse İHA sayımız da artırılmıştır. 

1945 SONRASI EN BÜYÜK ORMAN KAYBIMIZ YAŞANDI

Geçtiğimiz yıl 139 bin hektar civarında bir orman alanlarının yanmasıyla birlikte 1945 sonrası en büyük orman kaybımız yaşandı ama son 10 yılda biz Avrupa ile mukayese edildiğinde 130 bin hektarlık yıllık ortalama orman kaybıyla Türkiye, 21 bin hektar civarında ki bu normalde 10 bin hektarlar mertebesindeydi. Geçtiğimiz yılki yangından dolayı bu ortalama bir miktar yukarı çıkmış oldu. Bu 21 bin hektar olmasına rağmen Türkiye, Avrupa’da da, Akdeniz çanağında olan ülkeler arasında da oldukça iyi durumdadır diyebilirim.

Uçuş süresi bakımından 1069 saat uçak ve helikopter uçuruldu. Bu 1 Mart 2022 tarihinden itibaren yangınlardaki uçuşları eğer 1241 saat olarak alacak olacaksak, bunun yaklaşık yüzde 80’inin bu yangın için uçurulan helikopter ve uçaklarla beraber yapıldığını ifade etmekte fayda var. 4048 adet sorti yapılmıştır an itibarıyla. 1 Mart’tan bugüne yapılan sorti sayısı da 4472’dir. Atılan su miktarına gelince de bu da oldukça önemli. Toplam 13 bin 84 ton su atılmış iken 1 Mart’tan bugüne. Bu yangın vesilesiyle 12 bin 412 ton su atılmıştır. Bu da bizim bu yangına vermiş olduğumuz önemin bir tezahürüdür.

Milli Savunma Bakanlığı, Marmaris'teki orman yangınında zarar gören ve 'Göktürk-1' uydusu ile uzaydan görüntülenen alanı sosyal medyadan paylaştı.

Bakan Soylu'nun açıklamalarından satır başları:

Türkiye bir afet bölgesidir. Ve bu afetlerle, sellerle, depremlerle kışın çığ ve her mevsim heyelanlarla karşı karşıya kalacağız. Biz bunun için bu yılı 'Türkiye Afet Tatbikat Yılı' ilan ettik. Türkiye'de ilk kez yapılan 5 vilayette eşgüdüm içinde bir tatbikat yapmıştık. Bu konuda 2022 yılının başından beri ve geçen yıl Türkiye'de yaşadıklarımıza ilave olarak afet dediğimiz mesele güncel ve sürekli tedbir gerektiren bir meseledir. Bu konuda adım attık. Bütün kurumlarımız bir araya getirdik. Türkiye Afet Müdahale Planı içerisindeki Orman Yangınlarına Müdahale Planı'nı güncelledik. Yaklaşık 6 aydır bu planı tüm kurumlarımız ile jandarma ve ilave polis helikopterlere kadar her biri teker teker değerlendirdi ve ortaya konuldu. Dikkat ederseniz sayın bakanım akredite edilmiş sivil toplum kuruluşları diyor. Türkiye'de 5 yıl önce böyle bir deyim yoktu. Tamamen orman yanını, deprem, sel eğitimi almış tüm kurumlarımızla eşgüdüm içinde çalışabilecek süreci ortaya koyduk. Yangın alanına sivil vatandaşlarımız sokmadık. 

'87 SAATTİR BURADAYIZ'

Bu yangın çok riskli bir yangındı. Eğer zamanında müdahale edilmeseydi çok riskliydi. Yangına dünya standartlarının üzerinde hızda müdahale edilmiştir. Hem havadan hem karadan müdahale etmişlerdir. Teyakkuz ve eşgüdüm içinde bir çalışma olmuştur. İnsan canına birşey olmadı ama ciğerlerimiz yandı, hayvanlarımızı kaybettik. Üzüntümüz var.  87 saattir buradayız. Bu bizim görevimiz. Farklı işlerimiz de var bunları sürdürmek zorundayız. Buradan toplam ayrılış saatimiz 7 ve 8 saattir. Türkiye'de muhalefet böyle mi yapılmalıdır? Üzüntüm şu siyaset çok kıymetlidir. Ama niteliksiz adamlar elinde siyaset çok kıymetsiz bir hale dönmektedir. Meclis kürsüsünde burada uçak olmadığını ifade edenler de mi dersiniz... Allah korkunuz yok mu? Burada çalışan insanlar, burada risk alan, gece kendini ateşe atanların hakkını ben savunmazsam adamlığım sorgulanır. Herkesin elindeki imkanı ve sarf ettiklerini aziz vatandaşlarımız görüyor. Kar yağır, deprem olur, beyefendiler tatildiler. Neymiş ben burada '3-4 saat uykusuz kaldık' dedim evet buradaki arkadaşlar da şahit. ilk gece burada sandalyeniz üzerinde ya uyuduk şa uyumadık. Bu övünülecek bir durum değil. Bu bizim görevimiz.  Bir orman yangınına siyasi muhalefet geldiğinde eskiden toplumu tahrik etmezdi. Yapabileceğimiz bir şey var mı denirdi. Bu yalan siyaseti Türkiye'de siyaseti niteliksiz bir hale getiriyor. Bu kadar sığ bir yapının burada siyasi muhalefet olarak bulunması orman yangını kadar tehlikeli bir durumdur.

'HERKES KENDİ İŞİNİ YAPSIN'

Bizim helikopterlerimizin yüzde 90'ından çoğu gece görüşlüdür. Bunu milletimiz bilsin. Biz operasyon yapıyoruz. O dağları gece gündüz geçiyoruz. Gece yangın söndürebilen hava araçları ayrıdır. Bu ikisini birbirinden ayırmak gereklidir. Biz Türkiye'de gece yangın söndürebilen hava aracı kullandık mı? Evet geçen sene bunu deneyimledik.  Herkes kendi işini yapsın. Buna bir belediyle başkanı karışırsa artık tuz kokmuş demektir. Sen  çöpünü toplamak mükellefsin. Dönüp yangındaki gece görüşlü yangın söndürebilecek araçları ortaya koyuyorsan haddini aşıyorsundur. Bunlar doğru işler değil.  Bu doğru olmayan işleri kamuoyuna anlatmaya çalışıyoruz. Bu değerlendirmeleri biz bile yaparken kılı kırk yarıyoruz. Bunlar teknik konular. Diğer insanların meslekleriyle alakalı ne kadar hakim olabiliriz. Mümkün değildir. 

Jandarma Havacılık Daire Başkanı Tümgeneral Ali Doğan da yaptığı açıklamada şunları söyledi;

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Gece görüşle yangın söndürmek ve gece yangın söndürebilen helikopter kavramları ikisi çok farklı bir şey. Gece görüş gözlüğüyle Jandarma Havacılık Başkanlığı ve Silahlı Kuvvetlerimizdeki diğer kurumlar 1990 yılından bu tarafa özellikle Skorsky helikopterleriyle faaliyet icra etmektedir. Bugün dünyada en çok gece görüş saatine sahip ve en tecrübeli birliklerden bir tanesi olarak şunu söylüyorum... Bugün en zorlu şartlarda en zorlu görevleri yapacak imkan ve kabiliyete sahibiz. Ancak kıymetli arkadaşlarım şunu ifade edeyim. Gece görüş gözlüğü sıfır görüş şartlarına göre yapılmıştır. Yani her hangi bir ay, yıldız ya da yerden bir suni ışık olmadan pilotların uçabileceği bir şekilde yapılmıştır. Dolayısıyla yerden her hangi bir çakmak bir fener dahi bırakın yangını gece görüş gözlüğü uçma kabiliyetine ters orantılıdır ve sizi uçuramaz. Gece görüş gözlüğüyle yangın söndürme kavramını ifade etmek istiyorum. Böyle bir kavram yok. Öyle bir şey olsaydı biz bunu bugün söndürebilecek durumdayız.

Peki ne var o zaman? Dünyada çok kısıtlı ülkelerde gece yangın söndürebilen helikopterler var. Avustralya 2015 yılına kadar dünyanın en tehlikeli yangın kuşağında her yıl binlerce dönüm ormanını kaybediyor. 2015 yılına kadar gece görüş gözlüğüyle yangın söndürmeyi denedi. Ancak düşen helikopterler neticesinde bunu emniyetsiz buldu. Ve 2015 yılından bu tarafa Avustralya ve bir kaç ülkede gece yangın söndürebilen helikopterler geliştirilmeye devam ediyor. Peki bunlarda ne var diyecek olursanız? Mevcut helikopterlerimze ilave olarak bir stadı gece aydınlatabilecek kapasiteye sahip altında 6 tane projektör mevcut. Bu projektörler çok güçlü. 4 km. öteden aydınlatabilecek kapasiteye sahip. İçerisinde kamera sistemleri var. İlave 10 tane mürettebat var. Ayrıca helikopterler çok çok motorları güçlendirilmiş. Niye? Her hangi bir kaçınma durumunda helikopter personelin hayatını kurtarmak için.

Dolayısıyla aslında helikopter gece görüş gözlüğüyle uçmuyor. Suyu da aydınlatmayla alıyor. Aydınlatmayı da sağlayarak kendine bir kanal açıyor. O aydınlatılmış tünel içerisinde uçuyor. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Kamuoyunda böyle bir yanlış algı var. Sayın Bakanımızın ifade ettiği gibi geçen sene bu helikopterlerimiz Isparta'da konuşlandırıldı ve uçtular. Bu sene de Milas'ta hazırlık yapıyorlar. Bugün, yarın uçuşa geçeceği bilgisini edindik.

Bu helikopter gündüz devam eden sabit bir yangında kullanılıyor. Şöyle ifade edeyim... Gündüz hava kararmadan önce bir sabit su alma noktasına gidiyor, yangının bulunduğu noktaya. Oradan sadece tek sortie bambi su torbası dediğimiz torbayı dolduruyor. Yangının olduğu noktaya gündüz şartlarında kendisine rota, emniyetli bir irtifa çiziyor. Ve gece gidip o noktaya atım yapıyor. O noktada en fazla 4 ya da 5 atım yapıyor. Eğer gündüzün haricinde başka bir noktada yangın çıktığında ya da o yangın başka bir noktaya sıçradığında gece yangın söndürme kabiliyeti ve imkanına sahip değil.