GündemKocaoğlu Atatürk’ü kendine kalkan yaptı

Kocaoğlu Atatürk’ü kendine kalkan yaptı

24.03.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yıldırım, İzmir’deki seçim yarışı için “Kocaoğlu oyundan çıktı, yerine Atatürk girdi. İki dönemdir seçime beş kala Atatürk’ü kalkan yapıp arkasına saklanıyor” diye konuştu....

Kocaoğlu Atatürk’ü kendine kalkan yaptı

Ulaştırma eski Bakanı, Ak Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ile, adaylık sürecinden sonra kentte yaşadıklarını dobra dobra konuştuk. Yıldırım, çok tartışılan İzmir Mitingi’nin seçim sonuçlarına yansıyıp yansımayacağını ve “seçimi kazanacabilecek misiniz?” sorusunu ilginç bir benzetmeyle yanıtladı:
Kazanacağım. Ama son dakikada bir oyuncu değişikliği yapıldı, Kocaoğlu oyundan çıktı, yerine Atatürk girdi. Kocaoğlu iki dönemdir hep aynı çirkin oyunu oynuyor? Seçime beş kala Atatürk’ü kalkan yapıp arkasına saklanıyor” dedi. Yıldırım sorularımızı şöyle yanıtladı:

Haberin Devamı

Ak Parti’ye oy vermediği için İzmir’i cezalandırıyor musunuz?

Öyle şey olur mu? Sayın Kocaoğlu on yıldır kendi beceriksizliğini, başarısızlığını açıklayabilmek için durmadan bunu söylüyor. Akıllıya kırk gün deli deyince deli olurmuş. İzmirliler de “Herhalde var böyle bir şey” demeye başladılar. İzmir, sizin de söylediğiniz gibi, Türkiye’nin en önemli varlıklarından biri. İzmir iyi olursa, Türkiye şimdikinden de daha iyi olur. İzmir “küstüm, oynamıyorum” deyince de Türkiye yarım kalıyor, fatura bizim önümüze geliyor.

‘İzmir sınıfta kalmış bir kent’

O zaman İzmir’e daha çok yatırım yapmanız gerekmez mi?

Biz İzmir’e, belediyeleri Ak Partili olan İstanbul ve Ankara’dan daha çok yatırım yapıyoruz. Yani kişi başına hesap yaparsanız, İzmir’e yapılan yatırım, mesela Artvin’e yapılandan daha az olabilir ama İstanbul’a yapılandan daha fazla. Artvin’e yapılan yatırım, Artvin’de toplanan vergilerden daha çokken, İzmir’e yapılan yatırım İzmir’de toplanan vergilerden daha az. Kocaoğlu bunu kullanıp duruyor. O zaman İstanbul’da, Ankara’da toplanan vergilerle oralara yapılan yatırımları kıyaslayın.

Haberin Devamı

İzmir’in durumu İstanbul ve Ankara’dan daha mı iyi?

Çok daha iyi.

Ama İstanbul ve Ankara İzmir’den çok daha iyi yolda görünüyor.

Öyleler zaten. Çünkü oralarda iş yapmak yerine durmadan mazeret üreten beceriksiz yerel yönetimler yok. Sadece bir misal olsun diye söylüyorum: İzmir toplu taşımacılık açısından sınıfta kalmış bir şehir. Aslında her açıdan sınıfta kalmış ama toplu taşımacılık açısından acınacak halde. Biz Türkiye’de ilk defa ve sadece İzmir’de, devletin demiryollarını şehir içi toplu taşımacılığa tahsis ettik. Tahsis ederken belediyeyle ortak işletme şirketi kurduk. İZBAN ile belediyenin asli görevi olan şehir içi ulaşım yüküne ortak olduk. DDY Hatlarında ilk defa başka bir işletme taşıma yaptı. Onu da İzmir’e yaptık. Başka hiçbir şehre yapmadığımız şeyi yaptık. Belediye yapmaya kalksa milyarlarca dolar istimlâk bedeli gerektirecek, milyarlarca dolar yatırım gerektirecek tesisleri, toplu taşımaya açtık. Sistemin elektrifikasyonunu, sinyalizasyonunu yaptık. Çift hatta çıkardık. Belediye sadece yaya üst geçitleri ile taşıt alt geçitlerini yapacaktı. Onları bile tamamlayamadı.

Haberin Devamı

‘İzmir’i cezalandırmıyoruz’

Ama diyor ki, “Ben 700 milyon harcadım, onlar da ne harcadıklarını söylesinler.”

Birincisi, Kocaoğlu’nun yaptığı iş 700 milyon etmez. Yanlış iş yapmış. İşi yanlış yapmış. 700 milyona onun eksik bıraktığı geçişler de tamamlanırdı. İkincisi, biz elektrifikasyon, sinyalizasyon ve çift hatta çıkarma işlemleri için çok daha fazla para harcadık. Ama önemli olan bizim harcadığımız para değil ki? Tekrar ediyorum, milyarlarca dolara satın alınamayacak tesisleri Belediyenin bir işine tahsis ettik. Ak Partili belediyelere vermediğimiz bir desteği verdik. İzmir’i cezalandırmaya niyetimiz olsaydı neden yapalım bu işi?
Ayrıca İZBAN, dediğim gibi, sadece bir misal. Ülkenin en turistik şehirlerinden biri turizm açısından da acınacak halde. Kruvaziyer turizm sayesinde, İzmir’e gelen turist sayısını neredeyse iki katına çıkardık. Bunu Ulaştırma Bakanlığı, İzmir Ticaret Odası’nın desteğiyle gerçekleştirdi. Yerel yönetimin beceriksizliğinden kaynaklanan problemlerden İzmir zarar görmesin diye, İzmir’in gördüğü zarar hafiflesin diye, başka hiçbir yerde yapmadıklarımızı yapıyoruz.

Haberin Devamı

İzmir’i almayı neden bu kadar önemsiyorsunuz?

İzmir’e bir şey yapmazsak, belediye CHP’li diye cezalandırmış oluyoruz. Yaparsak, İzmir’i almak için yapmış oluyoruz. İtiraf edin ki, bizim işimiz de zor. Şaka bir yana, İzmir’i almayı önemsemiyoruz, İzmir’i önemsiyoruz. Çünkü İzmir önemli. Bir süredir dünyada ülkeler yarışmıyor, şehirler yarışıyor. Yarın şehirler, bugünkünden de önemli olacak. Türkiye’nin uluslararası alanda yarışabilecek birkaç şehri var. İzmir bunların başında geliyor.

‘İzmir oyunu terk etti’

Neden? Ne özelliği var İzmir’in?

İzmir’in özellikleri saymakla bitmez. Müthiş bir coğrafi avantajı var. Müthiş bir tarihi var. Bergama’nın yer aldığı Bakırçay havzası, bütün Türkiye’yi doyurabilir. Üstelik İzmir’de sadece Bakırçay havzası da yok, Menderes havzası var, Gediz havzası var. Efes var. Var oğlu var. Ama bütün bunlar bile teferruat. İzmir’in beşeri sermayesi var. İzmir Türkiye’ye sayısız kıymetli insan hediye etmiş bir şehir.
Şimdilerde ortalarda İzmirli birilerini görebiliyor musunuz? Bir İhsan Oktay Anar var. İkincisini bulmak zor. Bir vakitler, Türkiye’de hemen her sektörde İzmirliler lokomotiflik yapıyordu. İzmir oyunu terk etti, Türkiye eksildi.

Haberin Devamı

İzmir’de gösterişli bir miting yapmak için her şeyi yaptığınız söyleniyor.

Ne gibi?

Miting kalabalık görülsün diye midyeyi kabuğuyla yiyenleri de taşıdığınızı ima ettiler. Midyeyi kabuğuyla yiyenler ne demek?

Bilmiyorum. Böyle bir aşağılamayı ilk defa duyuyorum. Karşıyaka Kordon ile Alsancak Kordon’da kullanılan bir deyim midir bilmiyorum ama, İzmirliler arasında yaygın bir deyim değil. Belki de yeni icattır. CHP’liler kendilerini halktan ayırmak için her dönem halkı aşağılayacak böyle deyimler bulmakta maharet sahibidir.
Adam Urla’da kahvehanede oturmuş “buradan bile kaç otobüs adam taşıdılar” diye konuşuyor. Urla İzmir sayılmıyor bu kafaya göre. Ama şunu unutuyorlar: Bu seçimden sonra İzmir ilinin sınırları içindeki her yer Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğuna girecek.

Zannediyorum taşıma derken İzmir’in ilçelerinden taşımayı kastetmiyorlar. “Ankara’dan adam getirdiler” deniyor.

Ankara’dan gelenler oldu. Başbakan, eşi, korumaları geldiler. Milletvekilleri geldi.

O kadar mı?

Belki birkaç gazeteci filan da gelmiştir, ne bileyim. Oradaki kalabalık tamamen İzmir’den, ilçelerinden gelenlerdi. Bunu CHP’liler de biliyorlar.

Miting seçim sonucu hakkında bir ipucu veriyor mu? Seçimi alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Alacağız. Ama son dakikada bir oyuncu değişikliği yapıldı, Kocaoğlu oyundan çıktı, yerine Atatürk girdi.

Nasıl yani?

Büyükşehir Belediyesi’nin billboardlarında birdenbire Atatürk sahneye çıktı.

İzmir’de her seçimde Atatürk zaten ön planda yer alır.

Neden? Neden başkaları Atatürk’ü cepheye sürmüyor da Kocaoğlu hep aynı çirkin oyunu oynuyor? Neden seçime beş kala Atatürk’ü kalkan yapıp arkasına saklanıyor?

Siz söyleyin.
Bütün beceriksizler böyledir. Rakipleriyle yarışmayı bilmezler. Ortak değerleri öne sürüp, arkasına saklanırlar. 2009’da da böyle oldu. İzmirliler Atatürk’e, Cumhuriyete, bilime oy verdiklerini düşündüler ama sandıktan beceriksizlerin şahı Kocaoğlu çıktı.

Bilim?

Kocaoğlu sıkıştığı yerde sadece Atatürk’ü harcamıyor ki, bilimi de harcıyor. Anlattığı masala göre, bir türlü tamamlayamadığı metro inşaatında bilmem kaç metreyi geçememiş. Üniversiteden rapor istemiş. Aylarca uğraşmış, rapor hazırlamışlar. Körfezi yüzülecek hale getireceği sözünü vermişti. Üniversiteden rapor istemiş, bilmem kaç ay uğraşmışlar, rapor hazırlamışlar. Böyle gidiyor Kocaoğlu’nun mazeretleri...

Üniversiteden rapor istemek kötü bir şey mi?

Mesele üniversiteden rapor istemek meselesi değil. Aziz Kocaoğlu “kabahat bende değil, üniversitede” demek istiyor. “Yapacaktım ama üniversitenin raporları yanlış çıktı” demiş oluyor.
Bir yandan da kendisini bilimden yana gösteriyor. Biz Konak tünelini sanki dualarla açıyoruz.

‘Kendime göre dindar bir insanım’

Kocaoğlu finansı da, ekonomiyi de sizden iyi bildiğini söylemiş.

Söyler. Köpeksiz köyde değneksiz dolaşmaya alışmış. Yarın Le Bron James’den daha iyi basketbol, Messi’den daha iyi futbol oynadığını da söyler ihtiyaç duyarsa.

Sizce finans, ekonomi bilmiyor mu Kocaoğlu?

Ben Kocaoğlu’nun ne kadar finans, ekonomi bildiğini bilmem. Ama böyle bir iddiada bulunması, bilinmesi gerekenleri ne kadar bilmediğini gösteriyor. Bu memlekette birçok diş hekimi, hukukçu belediye başkanlığı yaptı. Başarılı da oldu. Hiç finans veya ekonomi bilmiyorlardı. Bilmeleri de gerekmez.
Ben finansı da, ekonomiyi de bilirim. Ama bunları bilmemin bir önemi olmadığını da bilirim. Çünkü benden çok daha iyi finans, çok daha iyi ekonomi bilen insanları çalıştırdım. Ben adam çalıştırmayı bilirim. Ben başkan olsam, üniversiteden rapor gelmesi aylar sürmez. Gelen rapor da işe yarar. Çünkü işe yarayacak raporu hazırlayanlarla çalışırım.

Bu üniversiteden rapor isteme işi canınızı sıkmış anlaşılan, dönüp ona geliyorsunuz.

Benim canımı, Atatürk gibi, Cumhuriyet gibi, bilim gibi ortak değerlerin, bir seçim uğruna, bir koltuk uğruna, beceriksizlikleri örtmek için böyle ucuza harcanması sıkıyor. Yoksa Kocaoğlu’nun ettiği lafların bir manası yok. Belediyeye eleman alırken, Genel Sekreter atarken üniversiteye sormuş mu? Rapor almış mı? Ne diyeceğiz şimdi, “Kocaoğlu bilime saygı göstermiyor” mu diyeceğiz? Bilimin tünel açılırken söyleyecek sözü var da, eleman seçiminde yok mu? Veya belediyeyi ilgilendiren başka hususlarda yok mu? Hepimiz bilime saygı göstererek iş yapıyoruz. Ben de Konak Tünelini yaparken bilimden yararlanıyorum. Ama olur olmaz yerde bilimden söz etmiyorum, çünkü bilime saygım var. Atatürk’e, Cumhuriyete saygım var. Ben Cumhuriyet sayesinde, Cumhuriyetin kurduğu ve yaşattığı okullarda okuyup adam oldum. Atatürk, Cumhuriyet, bilim tehdit altındaymış da, beyefendiler kendilerini feda edip onları müdafaa ediyorlarmış da...
Hâlbuki tam tersi. Kendi beceriksizliklerini örtmek için Atatürk’ü, Cumhuriyeti, bilimi şal olarak kullanıyorlar.

Siz de dini kullanmıyor musunuz?

Ben kendime göre dindar bir insanım. Başkalarının ne kadar dindar olduklarını bilmem. Bu hususlarda bir tek karar merciinin Allah olduğunu bilirim. Bu güne kadar bir tek kişi “onlar dindar değil, onlara oy vermeyin” dediğimi duydu mu?

Ama partiniz...

Ak Parti’ye de bu hususta haksızlık yapılıyor. Ama mesele o değil. Ben Binali Yıldırım’ım. Burada Binali Yıldırım olarak adayım. Kazanırsam ben Başkan olacağım. Kaybedersem Kocaoğlu Başkan olacak. İzmirliler bunun farkına varsın istiyorum. Ben kaybedersem Kocaoğlu başkan olacak, Atatürk değil, Cumhuriyet değil, bilim değil, Kocaoğlu.

‘Twitter ayağını denk alacak’

Bu seçim, biraz da yerel meselelerin önemsizleştiği bir seçim oldu. Türkiye genelinde siyaseti belirleyecek bir seçim olduğu için, İzmirliler İzmir’e ne olacağını umursamayabilirler.

Umursamalılar. İzmir sekiz bin yıldır var. Bundan sonra da var olacak. Elli yıl önce DP vardı, kırk yıl önce AP vardı, otuz yıl önce ANAP vardı, bugün Ak Parti var. Yarın da başkaları olur. Ama İzmir bu şekilde devam eder de Türkiye’den, dünyadan bu kadar kopuk bir biçimde irtifa kaybederse, hem İzmir, hem de Türkiye telafisi güç yaralar alır.
Arıca İzmir’de ilk defa bu seçimde böyle olmuyor. İzmir üç seçimdir kendi yerel meselelerini konuşamıyor. İzmir’e birkaç kilometre metro yapamayanlar, memleketi kurtarmak gibi misyonlarla İzmir’in seçim atmosferini zehirleyip duruyorlar. Kendileri kazanıyor ama İzmir kaybediyor. İzmir’e yazık. İzmirlilere yazık.

İzmirlilere sadece Kocaoğlu seçilince yazık olmuyor ki? Siz de Twitter’ı kapattırıyorsunuz.

Twitter konusunda söyleyeceğimi söyledim. Seyirci kalsaydım, suçlamaları kabul etmiş olurdum. Dava açmak zorundaydım, açtım. Twitter’ yönetenler sadece benim şikâyetçi olduğum hesapları kapatmaya yanaşsalardı, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerden doğan haklarına saygı gösterselerdi, Twitter kapanmayacaktı.

‘Amacımıza ulaştık’

Twitter’ın kapanmasının Nasreddin Hoca’nın türbesi gibi bir iş olduğunu benim bilmemem mümkün mü? Twitter’ın kapanmasını, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Twitter’dan yorumladı, düşünün artık. Biz kapıya kilit vuracağız, ama üç tarafı açık. Mesele Twitter’ı kapatmak değildi. Türkiye’nin hiçe sayılmasına dikkatleri çekmek, farkındalık yaratmaktı. Amacımıza ulaştığımızı düşünüyorum. Twitter ayağını denk alacak. Bir nevi tadilat nedeniyle kapanmak gibi bir şey. Daha iyi, daha sorumlu bir Twitter’la huzurunuzda olacağız.