17.10.2021 - 12:59 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar / Milliyet.com.tr - 12 Ekim 1803 tarihi pek çok insan için bir anlam ifade etmese de, Bosna'nın kuzeybatısında bulunan Bihaç (Bihke) kenti ahâlisi tarafından "kıyamet alâmeti" olarak adlandırılan bir olaya tanıklık eder.
Günümüzde İtalya sınırları içerisinde yer alan, dönemin Habsburg şehri Bologna'dan havalanan bir balon, Dubrovnik'e kadar uçup bir müddet mola verdikten sonra yeniden havalanır. Ancak Bosna ve Hırvatistan arasındaki sınırı belirleyen ince Dalmaçya hattı boyunca ilerleyen balon, bir süre sonra arızalanınca Adriyatik Denizi'ne doğru sürüklenir. Balondakiler hayatlarını kurtarmak adına balonun iplerini kesince hava taşıtı, rüzgârın da etkisiyle Osmanlı topraklarına sürüklenir.
KALENİN ÜZERİNDE BİR ÇADIR!
Sert esen rüzgârın da etkisiyle Adriyatik kıyıları yakınındaki Osmanlı topraklarına sürüklenen balonun içindeki hukukçu Kont Andrioli Grosetti Zembeccari ile birlikte Bihaç (Bihte) Kalesi’nde asılı kalır. Olayı görenler, daha önce böylesi bir olaya şahitlik etmedikleri için kalede asılı duran uçan çadır karşısında dehşete kapılır.
Kısa bir süre içinde yaşanan bu olayın haberi, Bosna Valisi’ne kadar gelir. Konu hakkında Derin Tarih dergisinin ekim ayı sayısında ayrıntılı bir yazı kaleme alan tarihçi yazar H. Yıldırım Ağanoğlu, halkın verdiği tepkiyi şu sözlerle anlattı:
"Devir hava ulaşımının olmadığı bir dönem. Ancak bölge halkının bu yaklaşımının aksine gerek dönemin Bosna Valisi gerekse de İstanbul'da bulunan sadrazam ve Padişah III. Selim, balon hadisesine şaşkınlıkla yaklaşmıyor."
BİR KIYAMET ALÂMETİ
Bihaç sakinleri tarafından "kıyamet alâmeti" olarak nitelendirilen olayın, hem Bosna Valisi Ebubekir Paşa hem de haberin ulaştırıldığı Padişah III. Selim tarafından şaşkınlıkla karşılanmamasının sebebini, tarihçi yazar H. Yıldırım Ağanoğlu, şöyle dile getirdi:
"Çünkü daha önce de yine 3. Selim döneminde İstanbul'da balon uçurulmuştu. Üstelik 3. Selim döneminden de önce İstanbul, balonla uçuşa tanıklık etmiş bir kent olarak kayıtlara geçmişti."
BİR CASUSLUK FAALİYETİ OLARAK KULLANILIYOR
Bihaç (Bihte) kentinde yaşanan bu korku ve telaşın aksine haberin İstanbul’da sükûnetle karşılanması, öte yandan da bir casusluk faaliyeti olup olmadığının yönelik araştırma yapılması, Osmanlı’nın konuya bir süredir zaten aşina olduğunu gösteriyor.
Zira balonu Bihte kentine düşen Polonya vatandaşı olan Zembeccari, Osmanlı’ya karşı savaşmak için pek çok kez cephede yer almış ve bir muharebede esir düşerek İstanbul’a götürülmüş bir isim. Üstelik Napolyon döneminden beri balonlar bir muharebe aracı olarak da kullanılıyor. Fransız ordusunun Avusturya ile giriştiği mücadelede istihbarat toplama amacıyla balonlar, ordu envanterinde yer alıyordu.
İSTANBUL BALONU İLK GÖREN ŞEHİRLERDEN BİRİ
Bununla birlikte Batı’daki yenilikleri takip etmeye çalışan Osmanlı'da yaşanan bu gelişmelere, başkent İstanbul da tanıklık ediyordu. 1783 yılında Paris semalarında süzülen balonun ardından 2 yıl geçtikten sonra bu kez aynı heyecanı, İstanbul da yaşayacaktı.
1785 yılının mart ayında İranlı bir fizikçi, yanına aldığı iki Türk devlet yöneticisiyle birlikte I. Abdülhamid’in huzurundan balonla havalanır ve Bursa’ya kadar uçmayı başarır.
BURSA’DA BÜYÜK KORKU
İstanbul’dan Osmanlı’nın eski başkenti Bursa’ya sorunsuz bir biçimde ulaşan balon, tıpkı daha sonrasında Bosna’da da olduğu gibi paniğe yol açar. Ancak kısa sürede olay hakkında bilgilendirilen halk sakinleşir ve korku da yerini meraka bırakır.
TARİHTEKİ İLK HAVA SAVAŞI
Sonraki dönemde de hem balon taşımacılığı hem de teknolojinin daha da ilerlemesiyle birlikte havacılık dünyasındaki yeni gelişmeler ilgiyle takip edilir. Dünyanın ilk hava kuvvetlerinden birini kuran Osmanlı İmparatorluğu, Trablusgarp’ta İtalyanlarla havada da çarpışmıştır. Öyle ki 1912 yılında gerçekleşen bu olay, tarihte bir ilk olarak da kayıtlara geçmiştir.
HEZARFEN AHMET ÇELEBİ’DEN LAGARİ HASAN ÇELEBİ’YE
1912’deki savaştan yüzlerce yıl önceye gittiğimizde de Osmanlıların havacılık ve uzayla ilgili meraklarını görmek mümkün. Bunlardan kuşkusuz en önemlilerinden biri Hezarfen Ahmet Çelebi’nin popüler kültürde de yer bulan ve Galata’dan Üsküdar’a kanatlarla gerçekleştirdiği uçuştur. Tarihçiler bu konuda kesin bir hüküm verecek verilere sahip olmamakla birlikte olay, asırlar boyunca İstanbul kent kültüründe anlatılan bir hikâyeye dönüşmüştür.
IV. Murat döneminde yaşayan Lagari Hasan Çelebi’nin ortaya çıkardığı yenilik ise çok daha büyük sonuçlar doğurmuştur. 1633 yılında IV. Murat’ın kızı Kaya Sultan dünyaya geldiğinde kutlamalar için ateşlenen roketin içinde Lagari Hasan Çelebi de vardır.
EVLİYA ÇELEBİ'NİN SEYAHATNAMESİ'NDE ADI GEÇİYOR
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde aktardığı bilgilere göre Sarayburnu’ndan roketiyle havalanan Lagari Hasan Çelebi, Sinan Paşa Köşkü önünde yere inmiştir. Bu olay, "İstanbul Kanatlarımın Altında" adlı dönem filminde de yer bulmuş ve Lagari Hasan Çelebi’yi Okan Bayülgen canlandırmıştır.