15.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÜLDEN ÖKTEM İstanbul
- 2012’de Çinli yazar Mo Yan, Nobel Ödülü aldı. Türkiye geçtiğimiz yıl Pekin Kitap Fuarı’na katıldı. Ancak hâlâ, Türkiyeli okur Çin edebiyatına mesafeli gibi duruyor. Çinceden çok fazla kitap çevrilmiyor. Sizce ülkeler birbirine uzak olursa, o ülkelerin edebiyatları da birbirine mesafeli mi oluyor?
Bu konuda çevirmen çok önemli. Çin edebiyatından genellikle eserler İngilizce çevirisi üzerinden diğer dillere aktarılıyor. Çince bir kitabı İngilizceden çevirmek ne kadar o dilin tam karşılığını veriyor, bilemiyorum. Çince bilen bir çevirmen bu işi yaparsa, tabii ki edebiyat da tanınır ve çeviriler de, bilinirlik de artmış olur.
- Man Asian Roman Ödülü’nden sonra neler değişti?
Aslında bütün kitaplarımı Çinli okurlarım için yazıyorum. Ama bir şekilde ABD ve Avrupa’da da kitaplarım tanındı ve dünyanın her yerinden okurlarım var. Tabii bu çok önemli benim için, ama ben Çinliyim ve ancak kendi toplumumu düşünerek yazabilirim ve elbette onlara daha çok hitap edebilirim. Man Asian’dan sonra da bir şey değişmedi. Hâlâ da öyle yazmaya devam ediyorum.
‘Geleneksel’ yazar
- Bir röportajınızda Çin’de okuma oranlarının bundan 10 yıl öncesine göre düştüğünü söylüyorsunuz.
Çin’de ‘80’lerde ve ‘90’larda iyi bir okur kitlesi vardı. Kitaplar onlarca, yüzlerce baskı yapabiliyordu. Bu sadece benim kitaplarım için değil, tüm yazarlar için geçerli. Ancak daha sonra, belki de teknolojinin gelişmesiyle, okur sayısında gözle görülür bir düşüş oldu.
- Yani artık her şey bilgisayar ya da akıllı telefonlar üzerinden değil mi?
Tabii, artık teknolojinin edebiyat üzerindeki etkileri sektörleşti. Yani artık e-kitap sektörü diye bir şey var. Kitapların pdf’leri indiriliyor. İnsanlar küçücük telefonlar üzerinden kocaman kitaplar okuyabiliyor. Ama ben geleneksel tarafı güçlü olan bir yazarım ve kitaplarımı dijital ortamda yayınlatmaya karşıyım.
‘Ceylan’ın filmleri çok edebi’