29.05.2024 - 14:00 | Son Güncellenme:
Aliekber METE- Muhammet BAYRAM/ANKARA (DHA)
Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, iktidarın yeni anayasayı 27 Mayıs vesilesiyle gündemde tutmaya çalıştığını belirterek, "Gereksiz tartışmalara hiç gerek yok. 60'lara, 71'lere, 80'lere dönmenin de anlamı yok. 1982 Anayasası'nda değişmemiş sadece 58 madde var. O maddeler de askeri vesayetle falan ilgili değil. Ayrıca yapılan anayasa değişikliklerinin çoğunu da 22 yıldır iş başında bulunan iktidar, yani sizler gerçekleştirdiniz.
2010'daki anayasa değişikliğiyle, devlet yönetimine ve yargıya FETÖ'yü ortak ettiniz. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün yaşanmasına vesile oldunuz. Sonra 2017'de Olağanüstü Hal koşullarında, zata mahsus bir anayasa değişikliği yaparak, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'nin anayasal çerçevesini siz belirlediniz. 2018'den beri bu milletin başına tek adamlığı siz bela ettiniz.
Ayrıca neden şikayet edersiniz ki bizleri hayatımızın baharında, zindanlara gönderen askeri darbeler, sizleri saraylara taşıdı işte. Yürürlükte olan 1982 Anayasası'nda vesayet yok değil. Elbette var. Var; ama askeri yönetimlerin vesayetinden ziyade, yaptığınız anayasa değişikliklerinden kaynaklı olarak Recep Tayyip Erdoğan vesayeti var. Gelin, doğru bir iş yapmak istiyorsanız biz hazırız. Bu anayasadan bütün vesayetlerin izlerini birlikte silelim. İşe de Tayyip Erdoğan vesayetini kaldırmakla başlayalım. 'Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi' diye adlandırılan 'Tayyipizm'den el birliği ile kurtulalım" ifadelerini kullandı.
'ÇÖZÜMLERİ HER ZAMAN İKİYE BÖLMEKTİR'
Dervişoğlu, iktidarın gündemi şişirmek için sokak hayvanları meselesini gündeme taşıdığını vurgulayarak, "Sokak hayvanları meselesi çıkıyor. Türkiye'de başıboş köpek sayısı 4 milyonu aşmış, bu muhteremler daha yeni fark ediyorlar. Biz bunları biliriz, çünkü bunlar kendi canları dışında, kendi malları dışında hiçbir şeyi önemsemezler. Bu konuda da bizi yanıltmadılar ve yine vurdumduymazlıklarını ispatladılar. Beklediler ve toplumun kucağına büyük bir vicdan bombası attılar. Erdoğan'ın yeni kutuplaşma bombası; 'Çocuklar mı ölsün, köpekler mi ölsün?' Elbette soruları ölümle soracaklar, çünkü şairin de dediği gibi; 'Onlar ümidin düşmanıdır/Akar suyun/Meyve çağında ağacın/Serip gelişen hayatın düşmanı.' İşte o yüzden sordukları sorular da yaşamaya değil, ölüme dairdir. Çözümleri de toplumu her zaman ikiye bölmektir. 'Çocuklar mı, köpekler mi?' Bizi bölünmeye ve terazide eşdeğer olmayan hakları birbiriyle yarıştırmaya, sorgulatmaya, ikilemde bırakmaya mecbur kılan şey, 'Yanlış politikalardır' lafıyla geçiştirilemez. Her sorunu potansiyel bir fırsat, siyasal ya da ekonomik bir rant gören ve bu sorun her ne ise ölümler olmadan, milletin canı, malı zarar görmeden, toplumda bir infial, bir öfke patlaması yaşanmadan onu gündemine almayan, bir organize kötülük ve aymazlık şebekesiyle karşı karşıyayız" diye konuştu.
'HAYVAN HAKLARI YASASI ÇIKARTILMALIDIR'
Sokak hayvanları sorununa ilişkin çözüm önerilerinden bahseden Müsavat Dervişoğlu, "Hükümet ile yerel toplum arasında, sivil toplum ve gönüllüler arasında, koordinasyon ve iş bilirliği gereklidir. Sonra yapılacak şeyin formülü bellidir; topla, kısırlaştır, aşıla ve koru. Bu süreçte barınakların kapasitesi ve imkanları da arttırılmalıdır. Evcil hayvan ticareti tamamen yasaklanmalıdır. Hayvanlar takip edilmeli, onları sokağa terk edenlere yaptırım uygulanmalıdır. Yani hayvan hakları yasası çıkartılmalı ve bunlar hükme bağlanmalıdır. Eğer insanlara illa bir soru soracaksanız, 'Barınak mı, sahiplenme mi' dersiniz. İşte o zaman bu millet de emin olun vicdanıyla tercih yapar. 'Maliyet' diyecekseniz, hemen söyleyeyim. Bir hayvanı uyutmanın maliyeti, kısırlaştırma maliyetinin 3 katı kadardır. 'Veteriner yok mu' diyorsunuz? Çocuklarımızı tabela üniversitelerinde okutmak yerine veteriner yaparsınız. Bu bölümlere 2 sene ek kontenjan verirsiniz, o sorun da çözülür. Sonra ne mi olur? Sudan'dan, Brezilya'dan, Venezuella'dan hayvan ithal edeceğinize, burada sağlıklı hayvanlar üretebileceğimiz, bir veteriner hekim havuzumuz olur. Gençler de iş bulur. Yani asıl sorun, sadece başıboş köpekler değildir. Bağıra bağıra gelen sorunları görmezden gelen, sonra da konuyu milletin kucağına bırakan, devletteki başıbozukluktur esas olan ve çözülmesi gereken" ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, tasarruf tedbirleri kapsamında kamuda servislerin kaldırılmasını eleştirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 'vergi kaçakçılarını ihbar edenlere ikramiye verileceği' yönündeki açıklamasına da tepki gösteren Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Ekonomik krizi çözeceğinden o kadar emin olmuş olacak ki eşsiz uygulamalarına bir yenisini daha eklemeye karar verdi. Bu proje ile hem vergi gelirleri artacak hem de esnafın ve vatandaşın ek gelir ihtiyacı karşılanmış olacak. Biz adını, 'MUYAP' koyduk. Yani muhbirlik yap, para kazan projesi. Sen, garibanı gammazla da biz kalantoru kayıralım projesi. Buna göre vatandaşlar ve esnaf, birbirlerini ihbar ederek, kesilen cezadan yüzde 10 pay alabileceklermiş. Hayatın her alanında vatandaşı birbirine düşürerek siyasi rant sağlamaya çalıştıklarını biliyorduk; ama bunu iktisadi alana taşıyacaklarını daha da önemlisi istibdat dönemlerinden kalma, sayın muhbir vatandaş uygulamasını hayata geçireceklerini doğrusu düşünememiştik. Öncelikle bu açıklamalar, 'Biz, devlet olarak denetim görevini yapamıyoruz ve vergi kaybını önleyemiyoruz'un açık itirafıdır. İkinci olarak, ekonomik sorunları düzeltmek deyince her zaman ilk düzeltecekleri, emekliler, kamu çalışanları, dar, sabit ve orta gelirliler, işinde gücünde olup, ayakta kalmaya çalışan vatandaşlar olmalıdır."