08.12.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Gökhan Karakaş
GÖKHAN KARAKAŞ- İstanbul’un coğrafi işaret alan tek ürününü Şile bezi. Küçük avlanması gibi nedenlerle 2009’da soyu tükendiği kanıtlanan Türk mutfağının ve deniz kültürünün vazgeçilmez balığı lüferin de coğrafi işaret alabilmesi için çabalar sürüyor. Genetik olarak analizleri yapılan, “denizin asi balığı”, “Boğaz’ın Prensi” diye de anılan lüferin İstanbul’un simgesi olması gerektiği belirtiliyor.
Uzunlukları 110 cm’ye, ağırlıkları 11.5 kg’a ulaşabilen, küçükten büyüğe doğru defneyaprağı, çinekop, sarıkanat, lüfer, kofana, sırtıkara olarak adlandırılan lüferlerin avlanma ve üreme boyu tartışmaları sürerken korunması için yeni bir hareket başlatıldı. Tezgâhlarda tanesi 400 TL’ye kadar çıkan 20 cm’den büyük lüferin coğrafi işaret alan ilk deniz ürünü olması için başlatılan sürece Tarım ve Orman Bakanlığı’nın onay vermesi bekleniyor.
24 CM ŞARTI
Lüferin 24 cm’den küçük boyuttakini satmadıklarını söyleyen Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng, Coğrafi İşaretli Ürünler projesiyle yerel değerleri korumak ve onları uluslararası arenada tanıtmayı istediklerini belirterek, “Yerelin İzinde’ projemizle Türkiye’nin farklı coğrafyalarında, yerel ürünlerin izini sürüyoruz. Coğrafi işaret adayı lüferin 24 cm’den küçüğünü satmıyoruz. Biliyoruz ki yerli ürün sürdürülebilir olmazsa,
Türk mutfağının sürdürülebilirliği söz konusu olamaz” dedi.
‘BU SAYEDE KORUNABİLİR’
“Lüfer: Boğaziçi Şehrayini” isimli kitabın yazarı Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Ruhi Güler de lüferin 19’üncü yüzyıldan itibaren Osmanlı İmparatorluğu’na kültür ögesi olarak girdiğine dikkat çekti. “İstanbul Boğazı’yla özdeşleşen lüferin coğrafi işarete kavuşması gerekli” diyen Güler, şunları dedi:
“Tüm denizlerimiz insanlığın kirletme kapasitesine karşı çaresiz. Lüferin küçük avlanması soyunun tükenmesine neden oluyor. Lüferin coğrafi işaret kazanmasıyla daha iyi korunacağını düşünüyorum. Lüfer İstanbul’da hep özel ilgi görmüştür. Ahmed Midhat Efendi lüferi İstanbul’un kadimden kalma bir değeri olarak tanımlar. Ahmed Rasim ise ‘Lüfer sözünü duyup da bir nebze olsun dönüp bakmayacak İstanbullu farz edemem’ der. Mehmed Rauf’un Eylül ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanında yer alır. Tanpınar ayrıca lüfer bayramından bahseder.”
İLK DENİZ ÜRÜNÜ
Türk mutfağının lüfer gibi yerel lezzetlerle gelişeceğini söyleyen Şef Şemsa Denizsel ise “Lüfer, Boğaz balıklarının en zorlu ve dişlisidir. Avlanmasının zorluğu onu makbul kılar ve lezzeti tartışılmaz. Soyu tükenen bu balığın sarıkanat ve çinekop gibi küçük boyutta avlamaması gerekli. Yumurtlama olgunluğuna 24 cm’e ulaştığını biliyoruz. Lüferin coğrafi işareti İstanbul’a kazandırılmalı” dedi.