‘İşler emir komuta zinciriyle yürütülür’

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, avukatı Ali Rıza Dizdar aracılığıyla mahkemeye 7 sayfalık bir dilekçe göndererek, ek klasörde yer alan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu’nun, “Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü, Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’dur” iddialarına cevap verdi.
Jandarma İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü’nün, Plan ve Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesinde kurulan resmi bir şube olduğunu vurgulayan Ersöz, Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG) adı altında faaliyet gösteren bir birim olmadığını söyledi.
Karargâhlarda Çalışma Esası başlıklı dilekçede askerlik mesleğinde dikey bir hiyerarşik yapının bulunduğunu belirten Levent Ersöz, Jandarma Genel Komutanı’nın her şeyden sorumlu, Kurmay Başkanı’nın ise Jandarma Genel Komutanlığı Karargâh Amiri olduğunu ve karargâhtaki başkanların amiri olduğunu ifade etti. Levent Ersöz, daire başkanlarının da görev ve sorumluluk alanlarına giren konularda başkanlara karşı sorumlu olduğunu söyledi.

Dikey hiyerarşik yapı
İkinci Ergenekon davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sonradan ulaşan 29 klasör içinde yer alan, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mutlu Ekizoğlu’nun yazdığı raporda, “Jandarma Genel Komutanlığı (JGK) bünyesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG) adlı bir yapılanma kurulduğu, bu yapılanmanın yasadışı olduğu” belirtildi.
Bu rapor üzerine davanın sanıklarından olan ancak hastalığı nedeniyle tedavi altında bulunduğu için duruşmalara katılmayan Levent Ersöz, 7 sayfalık bir dilekçe hazırlayarak avukatı aracılığıyla mahkemeye sundu.
Eski İstihbarat Daire Başkanı olan Ersöz, karargâhtaki yapılandırmayı hiyerarşik olarak şemalandırdığı dilekçesinde, tepede Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Şener Eruygur (sanık), onun altında JGK Kurmay Başkanı emekli Korgeneral Hakkı Kılınç, onun altında ise Personel (Tuğgeneral Celal Çıtak), İstihbarat (Tuğgeneral Levent Ersöz), Harekât (Tümgeneral Mustafa Bıyık), Lojistik (Tümgeneral Osman Eker), Genel Plan Prensip (emekli Tuğgeneral Ali Esenler) başkanlıklarının yer aldığını belirtti.
Kurmay Başkanı’nın, komutana karşı sorumlu olduğunu, başkanların çalışmalarından sorumlu olduğunu ve başkanların faaliyetlerini koordine ettiğini ifade etti. Ersöz, “Başkanlar kendi başlarına hiçbir faaliyet icra edemezler” dedi.

‘Tutuklananlar neye göre ayrıldı?’
İstihbarat Daire Başkanlığı görevi sırasında kendisine bağlı başkanları ikinci bir şemayla anlatan Ersöz, dilekçesinde şu tespitlere yer verdi:
“1. İddianameyi hazırlayanlar, hiyerarşik yapıyı dikkate almamışlardır.
a. Karargâhın çalışmasından doğrudan sorumlu ve başkanların her türlü faaliyetini bilen kişi Kurmay Başkanı’nın (emekli Korgeneral Hakkı Kılınç) hiç adı geçmemektedir. Eğer bir çalışma grubu kurulduysa bu kişinin emriyle olur, eğer bir plan yapıldıysa, sorumlu olan kişi Kurmay Başkanı’dır. Ama esamesi okunmuyor...
b. Şube Müdürü’nün çalışmasından, faaliyetlerinden sorumlu olan Plan ve Güvenlik Daire Başkanı (Kurmay Albay Cihandar Hasanhanoğlu, Şube Müdürü’yle (İstihbarat Yönetim Şube Müdürü Kurmay Albay Mustafa Koç) aynı suçlamayla karşı karşıya olmasına rağmen tutuksuzdur. Şube Müdürü tutuklanmıştır. Hatta Daire Başkanı için ‘ülke çapında darbe çalışmasını yapan ekibin başındaki kişi’ ibaresi emniyet tarafından yazılmıştır.
c. Çalışma Grubu iddiasının içinde yer alan kişilerden tutuklanan ve tutuklanmayanlar neye göre ayrılmıştır, bu da bilinmiyor.”
“Emniyet ile TSK karşı karşıya”
Ersöz’ün avukatı Dizdar, suç varsa dönemin Genelkurmay Başkanı’nın sorumlu olacağını söyleyerek, “Emniyet TSK’nın içinde kurulmuş bu yapıya illegal diyor. Emniyet ile TSK karşı karşıya gelmiş durumda” dedi.

Hilmi Özkök’ü eleştirdi
İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü’nün legal olarak kurulduğunu, bunun da soruşturma sırasında Genelkurmay tarafından 14 Ağustos 2008 tarihinde gönderdiği yazıyla ortaya konduğunu söyleyen Ersöz, “Darbe planları yapacak, çalışma gruplarını oluşturacak ve çalışacak bir teşkilatın gizli olması gerekirken gizliliği olmayan herkesin bilgisi dahilinde kurulmuş bir şubedir” dedi.
Ersöz, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün 9 Ocak 2009 tarihinde hazırladığı rapora göre “Tuğgeneral Levent Ersöz’ün başkanlığında” ibaresinin yer aldığını hatırlattı ve “Ne kuruluşu ne de görevlendirilen personel ile ne de benim başkan olduğuma ilişkin hiçbir bilgi, ifade ve belge yoktur” dedi. “CÇG denilen sözde grup için verilmiş hiçbir emir (yazılı, şifahi) yoktur” diyen Ersöz, sözlerine şöyle devam etti:
“Dönemin Genelkurmay Başkanı (Hilmi Özkök’ü kastediyor), savcılar ifadesine çok güvenmişlerdi, CÇG’yi duymadığını daha sonra basından duyduğunu ifade etmiştir. İşin ilginç yanı bu grupla ilgili haberler 2005’ten sonradır ve ilk Nuh Gönültaş yazmıştır. Savcılar bu bilgiyi basından hangi tarihte öğrendiğini sormamışlardır. Sorsalar da alacakları cevap ya ‘Hatırlamıyorum’ ya da ‘2005’ten sonra’ olacaktı. Şayet doğru konuşmak cesaretini gösterseydi.”