13.07.2021 - 17:05 | Son Güncellenme:
DHA
Antalya'da geçen yıl 19 Ekim'de arkadaşıyla buluşacağını söyleyerek, evden ayrıldıktan sonra uzun süre haber alınamayan, 1 çocuk annesi Mervenur Polat ile ilgili yürütülen soruşturmada takip ve dinleme sonucu polis, 7 Mart'ta Cüneyt Akyol'u gözaltına aldı.
Akyol, sorgusunda Polat'ın cesedinin yerini söyledi. Akyol'un yer göstermesiyle Muratpaşa ilçesinde kendi ailesinin oturduğu apartmanın çatı katında Polat'ın folyoya sarılı cansız bedeni bulundu. Polat'ın cesedi, incelemenin ardından otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
KARDEŞİ, DÖVMEDEN TESPİT ETTİ
Mervenur Polat'ın çürüyen cesedini, erkek kardeşi parmağındaki kurdele ile kolunun iç kısmında adının yazılı olduğu, çürüme nedeniyle 'Merve'si silinmiş sadece 'Nur'u kalan dövmeden teşhis etti. Polis olayla ilgili Ferdi Tanrısevdi, İbrahim H.Ş., Aziz Kaya, Gökhan Hamurcu, S.G. ve Z.U.'yu gözaltına aldı. Cüneyt Akyol ile diğer 6 şüpheli, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Şüphelilerden Z.U., savcılıktan serbest kalırken, Cüneyt Akyol ile birlikte Gökhan Hamurcu, S.G., İbrahim H.Ş., Ferdi Tanrısevdi ve Aziz Kaya tutuklanma talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.
Cüneyt Akyol 'canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme', 'nitelikli cinsel saldırı' suçlarından Ferdi Tanrısevdi, Gökhan Hamurcu ve İbrahim H.Ş., 'suç delillerini yok etme ve suçu gizleme' suçundan Aziz Kaya ise 'suç delillerini yok etme ve suçu gizleme', 'uyuşturucu madde sağlamak ve ticaretini yapmak' suçundan tutuklandı. Olayda cesedi bilmeden taşıdığı iddiasıyla hakimliğe çıkarılan S.G. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı. İbrahim H.Ş. de geçen ay itiraz üzerine hakimlik tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı.
CİNAYETİ İŞLEDİĞİNİ KABUL ETTİ
Sanıklar, Antalya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu sanıklar Cüneyt Akyol, Ferdi Tanrısevdi, Gökhan Hamurcu ve Aziz Kaya, cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katılırken, tutuksuz sanıklar S.G. ile İbrahim H.Ş., Mervenur Polat'ın anne ve babası ile taraf avukatları ise salonda hazır bulundu.
Sanık Cüneyt Akyol, savunmasında cinayeti işlediğini kabul ederek, "Bunun cezasını ölene kadar çekeceğim. Cinsel istismar suçunu ise kabul etmiyorum. Ben yıllardır uyuşturucu ile mücadele ettim ama işin içine düşen de ben oldum. Mervenur sabah evime geldiğinde ağlıyordu. Burada herkes günahını kabul etmek yerine, suçu birbirine atıyor. Gökhan, Mervenur ile ilişkiye girdikten sonra onunla tartıştım ve o aşağı indi. Bu sırada, Mervenur da bana ağza alınmayacak sözler sarf etti. İki kez de yanağımdan makas aldı ve hakaretlerini sürdürdü. O an şartelim attı. İple boğazını sıktım. Hareketsiz kaldı sonra da Mervenur'un cesedini önce mutfak lavabosunun altına koydum. Ardından evde bulunan çarşaf, bezler, çuval, halı ve naylon streçle sardım. Ceset zayıf yapıdaydı, yaklaşık 50 kiloydu. Mervenur'u iyice sardım. Ardından arkadaşım S.G.'yi arayarak, motosikletini istedim ancak vermedi. Kendisi geldi. Beni annemin evinden alıp olayın olduğu evime götürdü. Mervenur'un cesedini sıkı sıkı sararak paket haline getirip, motosikletin önüne koydum. Ben de cesedi apartmanın çatı katına bıraktım" dedi.
İfade veren diğer sanıklar ise suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlerini istedi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.
'CİĞERİMİ KOPARDILAR'
Duruşma sonunda gazetecilere konuşan anne Güler Polat, adalete güvendiğini belirterek, "İnşallah hepsi ceza alacak. Bundan eminim. Çocuğumun kanı yerde kalmayacak inşallah. Adalete güveniyorum. Mahkemede hepsi birbirini suçluyor. Hepsinin bu işte parmağı var. Kızım o gün saat 09.00-10.00 gibi aradı. Ağzından kan geldiğini söyledi. 'Devrim'i ara beni senin yanına getirsin, başka bir şey istemiyorum' dedi. 'Kızım ağlamadan konuş, kimi arayayım' dedim ama telefonu kapandı. Ben de Devrim'i aradım. Ama kendisine ulaşamadım. Benim kızı evden çıkarıp götüren Devrim'di. Onu defalarca aramama rağmen telefonu açmadı. Kızım beni Ferdi'nin telefonundan aramıştı. O numaraya geri döndüm. Kızımın ağzından kan gelip gelmediğini sordum. O da kan gelmediğini ancak çok ağladığını söyledi. Yanında olmadığını söyledi. Meğerse bana yalan söylemiş. O gün kızım onların evindeymiş. Tüm sanıkların bu olaydan haberi var. Sanıklar en ağır cezayı alsa dahi benim içim soğumaz. 6 yaşındaki yavrumu annesiz bıraktılar. Ciğerimi koparttılar, aldılar benim. Hepsinin en ağır şekilde ceza almasını istiyorum. Başka bir şey istemiyorum" diye konuştu.
'ADALETE GÜVENİYORUZ'
Avukat Buğra Kağan Oğuz da annenin gerekenleri söylediğini belirterek, "10'uncu ayda kayıp olan kızımız 4,5 ay sonra bulundu. Bu süre içerisinde sanıklar birbirleriyle konuştu. Ne diyecekleri yönünde fikir alışverişinde bulundular çünkü hepsi işin içerisinde. Bugün geldiğimiz noktada hepsi suçu birbirinin üzerine atıyor. Dedikleri birbirini tutmuyor. Biz böyle davalarda erken tahliyelere alışığız. Adaletin tecelli etmemesine alışığız ama bugün çok şükür ki güzel bir duruşma geçti. Tutukluluk halleri hepsinin devam ediyor. Samimiyetle biz adalete güveniyoruz. Bu sanıkların hepsi işin içerisinde. Herkes saat 10.00 sıralarında evde ve tam da o saatte Mervenur annesini arayıp ağzından, burnundan kan geldiğini söylüyor. Burada demek ki Mervenur'a bir saldırı olmuş. Son noktayı kim koydu, kim öldürdü; bilmiyoruz ama herkes bu suça iştirak etti. Biz mahkemenin delilleri ile birlikte bunu ortaya çıkaracağına eminiz. Dosyada yeterli delil var. Adaletli bir karar çıkıp güzel bir ceza alırlarsa, hem ailenin yüreği hem de Türkiye'de katledilen kadınların yakınlarının yüreğine su serpilmiş olacak. Tek isteğimiz bu. Yoksa idam bile alsalar ailenin acısı dinmez" dedi.