02.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seyfettin Ersöz / Namık Durukan - ANKARA
İdlib’de 27 Şubat’ta 34 askerin şehit olduğu hava saldırısının ardından Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) başlattığı operasyona Bahar Kalkanı Harekâtı adı verildi. Böylece Suriye topraklarında Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı’nın ardından dördüncü askeri harekât başlamış oldu. SİHA, top ve füzelerle İdlib ve Halep’in kırsalı ile Lazkiye’de kilit önemdeki hedefler ateş altına alındı. Aynı saatlerde, İdlib’in güneyindeki stratejik Maaret el Numan, Vadi el Deyf, Tel Merdih, Mar Debse bölgelerindeki noktalar çok namlulu roket sistemleri ve füzelerle hedef alındı. Terör örgütü YPG’nin kontrolündeki Tel Rıfat yakınlarındaki Minnag Askeri Hava Üssü, Afrin’in Şereva ilçesi çevresindeki mevzileri ile rejimin Neyrab bölgesindeki hava üssü de ateş altına alındı; Neyrab askeri havalimanı kullanılmaz hale geldi.
Harekâta ilişkin açıklama yapan Milli Savunma Bakanlığı, “Bir SİHA’mızı düşüren hava savunma sistemi ile diğer iki hava savunma sistemi imha edilmiş, uçaklarımıza taaruz eden rejime ait iki adet Su-24 tipi uçak düşürülmüştür” bilgisini paylaştı. Düşürülen iki rejim uçağının TSK’ya ait F-16 tarafından vurulduğu belirtildi. Suriye rejiminin haber ajansı SANA da “Türkiye, iki Suriye savaş uçağını düşürdü. Pilotlar paraşütle yere indi” açıklaması yaptı.
Hizbullah liderleri öldürüldü
TSK tarafından Halep ve İdlib bölgesinde gerçekleştirilen hava ve kara operasyonlarında son 24 saat içinde rejim ordusu ve müttefiklerinden 48 milis öldü. Bunlar arasında 11 rejim subayının yanı sıra Lübnan Hizbullahı örgütünden çoğu lider kadrosundan 14 üyesinin de yer aldığı öğrenildi.
Muhalifler 9 köyü aldı
TSK’nın faaliyetlerinin ardından muhalif unsurlar da birçok cepheden saldırı başlattı. Muhalif grupların rejime büyük kayıp verdirdiği belirtiliyor. Muhalifler, rejim kontrolünde bulunan Hama kırsalındaki Ankavi, Kahira, Manara ve Tel zecren ile Idlib güneyindeki Hallube, Kukfin, Kefer avid, Sfuhen ve Fattere köylerini ele geçirdi.
Rejim, haberi muhaliflerden aldı
TSK’nın, iki Su-24 uçağı vurduğu anlarda pilotlara ulaşmak isteyen rejim telsizcisine yanıtı, muhaliflerin telsizcisi verdi. AA’nın ulaştığı telsiz konuşması kayıtlarına göre, ilk olarak rejimin kontrol kulesi görevlisi, düştüğü yönünde bilgiler olan uçaklarla bağlantı kurmak için art arda anonslar yaptı. Zehebi, Fıddı ve Riyah kodlarıyla seslenerek 3 uçağın havada olduğunu zanneden rejim görevlisinin anonslarının arasına muhaliflere ait uçak gözlemevinin telsizcisi girdi. Muhalif telsizci, “Vuruldu. Vuruldu. Vuruldu.” anonsu yaptı.
KORAL KÖR ETTİ F-16 VE SİHA VURDU
Rejim radarında görünmemek için kendi radarını kapatan F-16 pilotu, HİK uçağından gelen görüntüyü kullanarak iki Su-24 uçağını düşürdü. ASELSAN’ın ürettiği elektronik harp sistemi Koral’ın kör ettiği rejim hava savunma sistemleri, F-16 ve SİHA’lar tarafından imha edildi.
İdlib’de rejime ait iki Su-24 savaş uçağının nasıl düşürüldüğü ortaya çıktı. Bölgede görev yapan Türk Hava Kuvvetleri’ne ait Havadan İhbar ve Kontrol Uçağı (HİK), rejime ait Su-24 savaş uçaklarının üslerinden kalktığını ve taarruzda olduğunu tespit etti. HİK uçağı bu bilgiyi, harekât merkezi ve bölgede devriye görevinde olan F-16 savaş uçaklarına anında bildirdi. Bölgeye yönlendirilen F-16 savaş uçaklarından biri, düşman uçakları ve radarları tarafından tespit edilmemek için, kendi radarını kapattı. HİK uçağı, bu F-16’nın bilgisayarına, kendi işlediği radar görüntüsünü aktardı. F-16 pilotu, ekranına düşen bu radar verisini kullanarak, orta menzilli havadan havaya atılan füzeyi (AMRAAM) ateşledi. “Savunmasanayist.com’un verdiği ve Milliyet’in teyit ettiği bilgiye göre, bu sayede F-16 pilotu SU-24 savaş uçaklarına fark edilmeden, iki uçağı da vurdu.”
Sinyalleri kesti
TSK, operasyon öncesi ve sırasında da bölgedeki elektronik sinyalleri kesmek için ASELSAN yapımı KORAL’ı kullandı. Elektronik harp sistemi Koral, iletişim sinyallerini baskılayarak, İdlib’de rejim güçlerinin iletişim ve radar sistemlerini kör etti. Rejimin İdlib’deki hava savunma sistemleri ve elektronik silah sistemleri sinyalleri bu yolla karıştırıldı. Sistemlerin işlevsiz hale getirilmesinin ardından F-16 ve SİHA’lar, rejiminin hava savunma sistemlerini hassas güdümlü füzelerle vurdu. Karada konuşlu Fırtına Obüsleri ve 120 km menzilli Kaplan füzeleri de operasyona destek verdi. - SEYFETTİN ERSÖZ Ankara
ADI BAHAR KALKANI
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, sınırın sıfır noktasında operasyonu yönetti. Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Ümit Dündar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Hasan Küçükakyüz ile önceki gece Hatay’da sınırın sıfır noktasındaki Taktik Komuta Yeri’ne gitti. Geceyi burada geçiren Akar ve komutanlar, sabahın ilk ışıklarına kadar rejim hedeflerine yönelik operasyonu yönetti. Akar, dün burada yaptığı açıklamada, “Kalıcı ateşkes ve istikrarın sağlanması, asıl amacımızdır. Ancak birliklerimize, gözlem noktalarımıza ve mevzilerimize yapılacak saldırılara karşı meşru müdafaa kapsamında en şiddetli karşılık verileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Meşru müdafaa kapsamında hedefimiz sadece birliklerimize saldıran rejim askerleri ve unsurları olacaktır” dedi.
Rusya’ya mesaj
27 Şubat’taki saldırının ardından başlatılan harekâtın adını “Bahar Kalkanı Harekâtı” olarak açıklayan Akar, şunları söyledi: “Bahar Kalkanı Harekâtı başarıyla sürüyor. Bugüne kadar 1 İHA, 8 helikopter, 103 tank, 19 zırhlı personel taşıyıcı, 72 top/obüs/ÇNRA, 3 hava savunma sistemi, 15 tanksavar/havan, 56 zırhlı araç, 9 mühimmat deposu ve 2 bin 212 rejim askeri ve unsuru etkisiz hale getirilmiştir. Gelinen aşamada Rusya’dan beklentimiz, garantör ülke olarak taahhütlerini yerine getirmesi ve bu kapsamda rejimin saldırılarını durdurması ve Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için rejim üzerindeki etkilerini kullanmalarıdır. Rusya’yla karşı karşıya gelmek gibi ne niyetimiz ne maksadımız var. Bizim oradaki tek niyetimiz, rejimin katliama son vermesi ve böylelikle radikalleşmenin ve göçün önlenmesi, durdurulmasıdır. Garantör ülke olarak ‘rejimin yapacağı saldırılardan sorumlu değiliz’ gibi bir açıklamayı kabul edilebilir bulmuyoruz.”