04.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
DIŞ HABERLER SERVİSİ
İnsan Hakları Konseyi’nin raporunda, İsrail’in tutumunun güvenliğe ya da herhangi bir nedene dayandırılamayacak bir vahşet içerdiği belirtilmişti. Konsey, İsrailli asklerin, gemi mürettabatına ‘orantısız’ ve ‘kabul edilemez gaddarlık düzeyinde’ bir şiddet uyguladığını ifade ereken, olay da ‘kasti adam öldürme’ olarak tanımlanmıştı.
Palmer raporunda ise İsrail askerlerinin gemide karşılaştıkları direnişe cevaben kendilerini korumak için güç kullandıkları, ancak kullanılan gücün ‘aşırı ve mantıksızca’ olduğu sonucuna varıldı. Konsey’in raporunda İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukanın da ‘yasadışı’ olduğunun altını çizmişti.
Palmer raporunda ise İsrail’in Gazze’den gelebilecek bir tehlike ile karşı karşıya olduğu, silah akışının önlenmesi ve denizden yapılacak saldırılara karşı kendini savunmak için abluka uyguladığı ve bunun yasalara uygun olduğu vurgulandı. Konsey’in raporunda Mavi Marmara gemi mürettabatının Gazze halkı için derin ve samimi bir yardım arzusu taşıdıkları vurgularken, Palmer raporu filonun ‘insani amacı’ndan da şüphe duyarak, asıl amacın ‘farkındalık yaratmak’ olduğu sonucuna vardı.
Konsey’in raporu İsrail tarafından Türkiye yanlısı, Palmer raporu ise Türkiye tarafından İsrail yanlısı olarak nitelendi.