GündemHer şey isimsiz ihbarla başladı

Her şey isimsiz ihbarla başladı

22.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

›› Ümraniye’de bir gecekonduda 12 Haziran 2007’de 27 el bombasının ele geçirilmesiyle başlayan Ergenekon davasında art arda yapılan operasyonlarda aralarında siyasetçiler, askerler, gazeteciler, öğretim üyeleri, sanatçılar, akademisyenlerin bulunduğu onlarca isim yıllarca hapis yattı...

Her şey isimsiz  ihbarla başladı

Türkiye’nin gündeminden yaklaşık 9 yıldır düşmeyen Ergenekon davasında, her şey Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na gelen bir ihbarla başladı. Kimliğini belirtmeyen ihbarcı, Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı’nın karşısındaki gecekondunun çatısında el bombaları ve C4 patlayıcı bulunduğunu söyledi. Adresi tespit eden polis, 12 Haziran 2007’de Ümraniye 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nden arama kararı alarak, belirlenen adrese gitti. Yapılan aramada çatıda ahşap bir sandık içerisinde 27 el bombası bulundu. Gecekondunun sahibi Mehmet Demirtaş ve bu gecekonduda daha önce kiracı olarak oturan yeğeni Ali Yiğit gözaltına alındı. Demirtaş, bombaların emekli astsubay Oktay Yıldırım’a ait olduğunu söyleyince, Yıldırım da gözaltına alındı. Yıldırım emniyetteki sorgusunda, bombaların kendisine ait olmadığını anlattı. Ali Yiğit ise Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk’ün de Mehmet Demirtaş’a ait manava sık sık geldiğini, bombaların bulunmasından önce Zafer olarak bildiği Muzaffer Tekin’in de manava geldiğini ifade etti. Polis bunun üzerine emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’le de görüştü. Şüpheli bulunan ifadeleri üzerine Tekin ve ortağı emekli astsubay Mahmut Öztürk gözaltına alındı. Tekin’in ev ve iş yerinde yapılan aramalarda “ERGENEKON-LOBİ” başlıklı belgeler bulundu. Ve operasyonlar arka arkaya gelmeye başladı. 14 dalga operasyonda aralarında siyasetçiler, askerler, gazeteciler, öğretim üyeleri, sanatçılar, akademisyenlerin bulunduğu onlarca isim gözaltına alındı.

Haberin Devamı

Her şey isimsiz  ihbarla başladı


‘Darbeye teşebbüs suçu’
Soruşturma dalgaları devam ederken ilk dava, 25 Temmuz 2008’de açıldı. Veli Küçük, Muzaffer Tekin, İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu gibi isimlerin sanık olarak yer aldığı dava, “1. Ergenekon davası” olarak bilindi. Diğer davalar da bu davalarla birleşince “Ana Ergenekon davası” olarak da adlandırıldı. 6 yıl 2 aylık dava sürecinde 23 iddianame hazırlandı ve davalar birleştirildi, birleşen davalarla sanık sayısı 275 oldu. Mahkeme savcıları 13 Aralık 2012’de mütalaa verdi. Mütalaada aralarında emekli ve muvazzaf generaller, gazeteciler ve akademisyenlerin de bulunduğu 64 sanık için “darbeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla “ağırlaştırılmış müebbet hapis” talep edildi. Diğer sanıklar hakkında ise “örgüt üyesi olmak” ve diğer suçlamalarla 7,5 yıldan 38 yıla kadar değişen hapis cezaları talep edildi.

Ağır müebbet cezaları
Kararını 5 Ağustos 2013’te açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ü 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis, Tuncay Özkan’ı “darbeye teşebbüs suçundan” ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 22 yıl 6 ay hapis, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u müebbet, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Emekli Orgeneral Hurşit Tolon müebbet, Danıştay saldırısının faili Alpaslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Mahkeme, Mehmet Haberal’ı 12 yıl 6 ay, Mustafa Balbay’ı 34 yıl 8 ay, Sinan Aygün’ü 13 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti, diğer sanıklara da çeşitli cezalar verdi.

AYM’den ihlali kararı
Bazı sanıklar, Ergenekon davasına bakan, kapatılan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı yazmasının 7 ay sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu, Yüksek Mahkeme sanıkların haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı üzerine, kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine başvuruları inceleyen nöbetçi mahkemeler sanıkları tahliye etti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararının taraflara tebliğ edilmesinin ardından dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Davanın sonunu göremediler
Her şey isimsiz  ihbarla başladı

Ergenekon soruşturması ve davası sürerken henüz ifade vermeden hayatını kaybedenler oldu. Soruşturma kapsamında hayatını kaybeden ilk isim Savcı Zekeriya Öz’ün “Ergenekon’un kasası” olmakla suçladığı Kuddusi Okkır oldu. Soruşturma kapsamında tutuklanan Okkır, cezaevindeyken kaldırıldığı hastanede kanser nedeniyle hayatını kaybetti. Soruşturma kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk ve Prof. Dr. Uçkun Geray çoklu organ yetmezliğinden hayatını kaybetti. Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Engin Aydın akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi. Ergenekon soruşturması kapsamında evi arandığı sırada kanser tedavisi süren Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan da dava sürecinde hayatını kaybetti. Araştırmacı Erhan Göksel ise kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti. Yine Ergenekon soruşturmaları kapsamında ‘Amirallere Suikast’ planladıkları iddiasıyla göz altına alındıktan sonra serbest bırakılan ancak hakkında ikinci kez yakalama kararı çıkarılan Deniz Yarbay Ali Tatar intihar etmişti. Ergenekon soruşturmaları kapsamındaki OdaTV davası sanıklarından Kaşif Kozinoğlu da cezaevinde kalp krizi geçirmişti.
Dava devam ederken yaşamını yitiren diğer sanıklar ise şöyle: Arif Doğan, Emcet Olcaytu, Fatih Derdiyok, Hüseyin Görüm, Mehmet Koralp, Muzaffer Tekin, Münir Kemal Yavuz, Salih Kurter, Ünal İnanç ve Sami Hoştan.

Sicili kabarık gizli tanıklar
Her şey isimsiz  ihbarla başladı

Davadaki bir diğer tartışma konusu da gizli tanıklardı. Duruşmalar sırasında bazı gizli tanıklar deşifre oldu. Bunlardan bir tanesi PKK’lı Şemdin Sakık’tı. Gizli tanık “Deniz” olarak dava dosyasında yer alan Sakık, duruşmada kimliğini kendisi açıkladı. Bir diğer tartışmalı isim ise Osman Yıldırım’dı. Ergenekon savcıları ve polislerin kendisine ‘Osmanım’ diye hitap ettiği Yıldırım’ın suç dosyası da kabarıktı. 17 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen Danıştay saldırısıyla ilgili davada Osman Yıldırım Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada müebbet hapis cezasına çaptırıldı. Cezaevinden mahkemeye dilekçeler gönderen Yıldırım, daha önceki ifadelerini reddederek Danıştay saldırısını ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanma olaylarını Ergenekon’un talimatıyla yaptıklarını söyledi. 2008’de Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, Yıldırım’ın tanık olarak ifadesini aldı. Bu ifadeyle Danıştay saldırısı Ergenekon davasıyla birleştirildi. Yıldırım tanığı olduğu davanın sanıklarından biri oldu. Dava sürecinde, “Gizli tanık 9”un da Osman Yıldırım olduğu anlaşıldı. ‘Terör örgütü üyeliği’nden 15 yıl ve “tehlikeli madde bulundurmak”tan 5 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. İndirimlerle 9 yıla mahkum olan Yıldırım, tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak 5 Ağustos 2013’te tahliye edildi ve sırra kadem bastı.


150 yıllık yargılama yapıldı

Ergenekon davasında yargılanan sanıkların avukatlarının Kasım 2012’de yayımladığı raporda soruşturmaya ilişkin şu rakamlar verilmişti:
- 100 binden fazla telefon izlendi.
- 60 bin telefon dinlendi.
- 3 bin kişi hakkında takip yapıldı.
- Bin 360 kişi ifade verdi.
- 588 kişi tutuklandı.
- İddianamelerin toplam sayfa sayısı 17 bini aştı.
- Davanın ek klasör arşivi 5 terabayt büyüklüğüne ulaştı. Bu ise toplam 9 milyon sayfa doküman demek.
- Davada 44 gizli tanık yer aldı.
- 5 Ağustos 2013’te karara bağlanan davada Kasım 2012 itibariyle 23 iddianame ile ilgili 600’ü aşkın duruşma yapıldı. Bu, Türk yargı sisteminde yaklaşık 150 yıllık ağır ceza yargılamasına denk geliyor.

Zırhlı araçtan meslekten ihraca giden süreç:

Haberin Devamı
Her şey isimsiz  ihbarla başladı

Bir firari savcı: Zekeriya Öz!

Soruşturmayı yürüten savcılar ve Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti de sürekli tartışma konusu oldu. En çok tartışılan isim ise Ergenekon soruşturmasını başlatan ve yürüten özel yetkili savcı Zekeriya Öz’dü. Öz, bu dava nedeniyle yıllarca kamuoyunun gündeminden düşmeyen bir isim oldu. Soruşturma kapsamında operasyonlar gerçekleştirilirken dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı zırhlı Mercedes marka araç, Öz’e tahsis edildi. En son Odatv soruşturmasında gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmasının ardından eleştiri oklarının hedefi olan Öz, bu operasyondan kısa bir süre sonra 30 Mart 2011’de özel yetkileri elinden alınarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili olarak atandı. 17 Aralık operasyonu ile bir kez daha gündeme gelen Öz, bu soruşturmanın hemen ardından 7 Ocak 2014’te başsavcıvekilliği görevinden alarak Bakırköy Başsavcıvekilliği’ne atandı. HSYK, hakkında soruşturma başlattığı Öz’ü 12 Mayıs 2015’te meslekten ihraç etti. Ağustos 2015’te ise Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, talebi üzerine Zekeriya Öz hakkında “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlarından tutuklanması için “yakalama kararı” çıkardı. Ancak kısa bir süre sonra Öz’ün Savcı Celal Kara’yla birlikte Artvin Sarp Sınır Kapısı’ndan Gürcistan’a kaçtığı tespit edildi.

‘Haksız mal edinme davası’
Meslekten ihraç edilen ve yurt dışına çıkış yaptığı tespit edilen eski savcı Zekeriya Öz hakkında 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan “Haksız mal edinme” davasının görülmesine başlandı.
Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına sanık Zekeriya Öz katılmadı. Öz’ün katılmadığı duruşmaya, Öz’ü temsilen herhangi bir avukat da katılmadı. Mahkeme, kimsenin gelmediği duruşmayı, “sanığın yurtdışına çıkış yaptığı ve hakkında başka mahkemelerce yakalama emirlerinin çıkartıldığı görülmekle sanığın yakalanmasının ve iadesinin beklenmesine” kararını vererek duruşmayı erteledi.