10.11.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Milli İstihbarat Akademisi (MIA), ABD başkanlık seçim süreci ve sonuçlarını, Trump’ın 2. başkanlık döneminde dış politika önceliklerinin Rusya, Çin ve Orta Doğu ile ilişkilerde yaratabileceği stratejik değişiklikler ve Türkiye ile ilişkilerinde yaşanabilecek gelişmeler açısından analiz etti. Analizde, “Trump’ın birçok alanda olduğu gibi dış politika alanında da söylemlerini keskin ve köşeli şekilde ifade eden bir lider olması, Türkiye- ABD ilişkilerinde kimi zaman olumlu kimi zaman da olumsuz etkiler doğurabilir. Bu öngörülemezliğin, Trump’ın hangi ekiple çalışacağıyla yakından ilgili olduğunun altını çizmek gerekmektedir” denilerek, Trump’ın yakın çalışma ekibi, ulusal güvenlik kadrosunda ve özellikle Dışişleri Bakanı olarak belirleyeceği ismin ikili ilişkilerin seyri açısından önemi vurgulandı.
Çalışmada bu çerçevede, Trump’ın ilk başkanlık döneminde Ulusal Güvenlik Konseyi’nde özel kalem olarak görev yapan Kellogg ve Fred Fleitz, daha önce ulusal güvenlik danışmanlığını yapan ve yine dış politika ekibinde olmasının beklendiği ifade edilen Robert O’Brien, yine yeni dönemde etkili olması beklenen eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Elbridge A. Colby ve ABD basınına yansıyan kulislerde Hazine Bakanlığı için adı geçen Robert Lighthizer’ın isimlerine dikkat çekildi.
Pozitif gündem olabilir
Yeni dönemin dinamiklerinin Türkiye açısından hem risk hem de fırsatlar içerdiği tespitine yer verilen çalışmada, bu risk ve fırsatlar özetle şöyle sıralandı:
F-35 Programı: Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasının ardından ABD’nin uygulamaya koyduğu savunma sanayisi kısıtlamalarının hafifletilmesi, Trump yönetimi ile ikili ilişkilerde önemli bir pozitif gündem maddesi olabilir. Ortak üretim ve teknoloji paylaşımı gibi konular, savunma iş birliğinin yeniden değerlendirilmesine olanak sağlayabilir.
PKK/YPG Desteği: Türkiye ile gerginlik yaratmaya devam edebilir. Ancak Trump’ın denizaşırı askerî varlıkları azaltma eğilimi, PYD’ye sağlanan desteğin sınırlandırılması potansiyelini taşımaktadır. Türkiye, terörle mücadelede ABD ile iş birliği yollarını aramaya devam edebilir.
Enerji İş Birliği: Türkiye’nin enerji merkezi olma vizyonu, ABD’nin enerji politikalarıyla uyumlu hâle getirilebilir. TürkAkımı ve LNG projeleri üzerinden geliştirilebilecek iş birliği, ekonomik ilişkilerin derinleşmesini sağlayabilir. Rusya’nın enerji piyasalarındaki etkinliğinin sınırlandırılması, Türkiye’nin bölgedeki rolünü güçlendirebilir.
Bölgesel Çatışmalar: Trump yönetiminin Ukrayna savaşını sona erdirme çabaları, Türkiye için ara buluculuk ve bölgesel güvenlik inisiyatifleri açısından fırsatlar sunmaktadır. Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de istikrarın sağlanması, Türkiye’nin diplomatik etkinliğini artırabilir.
Kurumsal Zayıflık: Lider odaklı politikaların dış politika süreçlerinde öngörülemezliği artırabilir, bu Türkiye-ABD ilişkilerinde kriz yönetimini zorlaştırabilir. Kurumsal işleyişin zayıflama ihtimali dikkate alınmalıdır.
NATO: Türkiye’nin NATO’ya sağladığı katkılar, ikili ilişkilerde stratejik avantaj yaratabilir.
Orta Doğu ve İran Politikası: İran’a yönelik maksimum baskı stratejisi, bölgesel çatışmaları tetikleme potansiyeline sahiptir. İran’ın sınırlandırılması süreci, Türkiye için stratejik fırsatlar yaratabileceği gibi PKK/PYD’nin hareket alanını genişletme riskini de barındırmaktadır.
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs: ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne desteğini sürdürmesi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını doğrudan etkileyebilir. Türkiye’nin, Mısır ve Yunanistan ile normalleşme sürecini derinleştirerek GKRY karşıtı denge stratejileri geliştirmesi önem taşımaktadır.