04.07.2020 - 09:03 | Son Güncellenme:
ALİ EYÜBOĞLU
Olay mahalline gittiğimde saat 17:00’ye geliyordu. Üç bakanın yanı sıra çevre illerden de gelen yardım ekipleri, polis, jandarma ve yerel yetkililerle doluydu olay mahalli. Mısır tarlalarıyla çevrili yolun etrafındaki itfaiye ve ilkyardım ekiplerinden bir kısmı buldukları gölgede dağıtılan yiyecek ve içecekleri paylaşıyordu. Bir yanı ormanla çevrili tepelik çok geniş bir alandaki fabrikanın dış kapısına kadar gittim. Uzman Çavuş, “Olay Yeri Girilmez” şeridinin çekildiği noktadan içeri basının alınmadığını söyledi.
Endişeli bekleyiş
Tam o noktada yerde duran uyarı tabelaları dikkatimi çekti. Hepsinde de “Ateşle yaklaşma”, “Önce iş güvenliği. İş güvenliği bu noktadan itibaren başlar” gibi uyarılar yazıyordu. Fabrika giriş kapısı önündeki çimlerde duran bu tabelalar, yanı başlarındaki metal parçası gibi belli ki yukarılardan uçtu buralara…
Jandarma geçit vermeyince giriş kapısının önündeki fındıklıkta bekleyenlerle sohbet ettim. “Başka bir birimdeydim, ilk patlamadan sonra kendimi dışarı attım. Benimle birlikte 20-30 kişi kaçıyordu. Eve gidip, tulumumu bile çıkarmadım, burada bekliyorum. Çünkü akıbetini merak ettiğim akrabalarım, mesai arkadaşlarım var içeride.
“Kardeşim kayıp, babam az önce içeri girdi, ölüsünü ya da dirisini bulamadı.”
Savaş alanı gibi
Endişeli bekleyişi süren insanların yanından ayrılıp, aradan geçen onca saate rağmen zaman zaman havai fişeklerin patladığı fabrikayı yakından görebilmek umuduyla fundalık ve ormanlık arazinin içine daldım. Çalılar ve dikenler arasında bir müddet yürüdükten sonra devasa beton bloğu kaldırıp, altında canlı olup olmadığını öğrenmeye çalışan AKUT ekibinin yanına kadar gittim.
Fabrikadan yüzlerce metre uzaktaki koca ağaçlar arasında patlamanın etkisiyle kökten kopanlar da vardı, parçalananlar da… Kimi ağaçların dallarında patlamanın etkisiyle havaya savrulan parçalar vardı.
Hala duman kokularının yükseldiği alandan biraz daha yukarı çıktım. Karşımdaki fabrikanın ayakta kalan bölümlerinde patlayan havai fişeklere rağmen çalışan yardım ekipleri… Önümde depodaki patlamadan sonra oluşan kocaman çukur, sağ tarafımda hala duman çıkan yıkık bir bina ve önünde yangın vanası ve hortumu. Oraya doğru giderken patlamanın etkisiyle etrafa savrulanlar arasında bir şey dikkatimi çekti.
Molozlar arasında KPSS Soru Bankası
“KPSS Genel Yetenek Türkçe Soru Bankası” kitabı vardı molozlar arasında. Kitabı alıp, inceledim, isim göremedim, ama sahibinin bayağı soru çözdüğünü söyleyeyim. Kamu personeli olabilmek için sınava hazırlanan fabrika çalışanının durumunu merak ettim, ama öğrenemedim. Kim bilir ne hayalleri vardı, hepsi yarım kaldı?
Yardım görevlilerinden birine, önündeki bu yangın söndürme istasyonuna rağmen bu binanın nasıl yanmış olabileceğini sordum, dediği şuydu:
“Öylesine şiddetli patlamalar oldu ki, metrelerce uzaktaki ağaçlar koptu. Patlamayla birlikte etrafa yayılan alev topu, ulaştığı her yer gibi burayı da yaktı.”
18.30 sularında ayrılırken hala havai fişekler patlıyordu olay mahallinde.