02.11.2021 - 13:01 | Son Güncellenme:
Gülşah Karaman / Milliyet.com.tr - Yaşanan gıda skandalları, korkunç gerçekleri gözler önüne seriyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’deki bir kahve zinciri mağazasında yaşanan olay da gıda hilelerini yeniden gündeme getirdi. Mağaza müdürü donmuş haldeki sandviçleri ısıtmak için skandal bir yola başvurdu; sandviçleri fırın yerine bulaşık makinesinde ısıttı! Şirket durumun farkına varıp, hijyen kurallarına aykırı olduğu için 5 yıldır çalışan mağaza müdürünü işten çıkardı. "Mağazanın satışları artsın diyerek öyle yaptım" sözleriyle kendini savunan müdür için iş mahkemesi ise yasal haklarının ödenmesine karar verdi.
Günümüzde bu tip gıda hilelerine rastlamamak mümkün değil! Restoranda sipariş edilen yemekten, tarladan soframıza gelen pek çok gıdada tağşiş ve taklit ile karşı karşıya kalınabiliyor! Peki, bundan sağlığımız nasıl etkileniyor? Hileli bir ürünle karşı karşıya kaldığımızda nasıl bir yol izlememiz gerekiyor? Gıdada hileye hukuksal anlamda yaptırım uygulanması halk sağlığı bakımından nasıl bir öneme sahip? Gıda Mühendisi Ebru Akdağ ve Avukat Serpil Çınar sorularımızı yanıtladı.
DONDURMAK İŞE YARAMIYOR! 'TEHLİKELİ BÖLGE' OLARAK BİLİNİYOR
Çiğ hayvansal ürünler başta olmak üzere gıdalarda hastalığa neden olabilecek mikroplar bulunabilir. Bunlar dondurulduğunda etkisiz hale gelse de, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, "Bakteriler yaklaşık 5 ila 60 derece arasında hızla çoğalır. Bu aralığa 'tehlikeli bölge' deriz. Bu sıcaklıklarda gıdaların üzerindeki bakteriler 15-20 dakika gibi kısa bir sürede bile iki katına çıkabilir” yorumunda bulundu.
GIDALARI ÇÖZDÜRÜRKEN BU 3 TEMEL YÖNTEMDEN YARARLANIN
Donmuş gıdaların hem ne şekilde çözdürüldüğü hem de çözdürüldükten sonra hangi koşullarda ve ne kadar süre saklandığı büyük önem taşıyor. Akdağ, gıdaları çözdürürken yararlanılabilecek üç yöntemi aktardı.
BİR GECE ÖNCESİNDEN BUZDOLABINA KOYUN
İlk olarak gıdayı bir gece öncesinden buzdolabına koymanın daha sağlıklı bir işlem olduğunu söyleyen Ebru Akdağ, gıdalar çözünürken yayılan sıvıların başka gıdalarla temas etmemesine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Akdağ, “Gıdayı sızdırmayan bir kapta, mümkünse dolabın alt raflarında çözdürmek gerekir” diye belirtti.
SOĞUK SUDA ÇÖZDÜRÜN
İkincisinin ise buzlu/soğuk suda çözdürme yöntemi olduğunu söyleyen Akdağ, bu yöntemin buzdolabında çözdürmeye kıyasla daha hızlı olduğunu ancak daha fazla dikkat gerektirdiğini belirterek, “Gıdalar sızdırmaz bir paket veya plastik torba içinde olmalı. Paket sızdırırsa, etraftaki bakteriler gıdalara bulaşabilir. Ayrıca et dokusu, suyu emerek sulu hale gelebilir” ifadesini kullandı.
Ancak gıdayı soğuk suda çözdürürken, suyun soğuk olmasına dikkat edilmesi ve bunun için en az her 30 dakikada bir suyun değişmesi gerektiği noktasında uyaran Akdağ, "Gıdalar, büyüklüğüne ve çeşidine göre 1 saat ile birkaç saat içerisinde çözünür. Özellikle soğuk su yöntemiyle çözdürülen gıdalar hemen pişirilmeli" dedi.
MİKRODALGA FIRIN RİSK TAŞIMAZ ANCAK…
Üçüncü yöntem olarak "Çözdürme işleminde mikrodalga fırın kullanın" diyen Ebru Akdağ, şu açıklamayı yaptı: “Mikrodalga fırının kullanma talimatında hangi gıdayı hangi sıcaklık ve sürede çözdürebileceğiniz veya pişirebileceğiniz bilgisi yer alır. Mikrodalgada çözdürülen gıdaların bazı bölümleri daha çok ısınır. Bu da gıdayı bakteri gelişimine karşı savunmasız kılar. Mikrodalgada çözdürülmüş gıdaları hemen pişirin."
ÇÖZDÜRÜLEN BİR GIDAYI ASLA DONDURMAYIN
Gıdaları güvenli bir şekilde çözdürürken unutulmaması gereken noktalara değinen Akdağ, “Çözdürülen bir gıdayı asla tekrar dondurmayın. Aynı gıda ancak pişirildikten sonra dondurulabilir. Gıda, oda sıcaklığında en fazla 2 saat süre tutulmalı, sonrasında gıda güvenliği riski oluşur” diye belirtti.
ÇÖZDÜRMEK İÇİN BULAŞIK MAKİNESİNE KONULMAZ
Gıdaları daha hızlı çözdürebilmek için birçok yönteme başvuruluyor, hatta internette bu konuda araştırma yaptığınızda karşınıza birbirinden ilginç çözdürme yöntemleri çıkıyor. Özellikle bulaşık makinesi gibi aletlerde gıdaları çözdürmenin tartışmasız bir güven ihlâli yarattığını belirten Ebru Akdağ, "Gıdalar asla tezgahta, ortalıkta bırakılarak veya bulaşık makinesinde çözdürülmemeli. Bulaşık makinesi içerisindeki sıcaklık, gıdalarda bakterilerin hızla çoğalacağı uygun şartları sağlar. Bu da her türlü zehirlenmeye neden olabilir. Ürünün paketli olması kurtarıcı değildir. Çünkü gıdanın kendisinde olan düşük miktardaki mikrop yükü, bu sıcaklıklarda bizi hasta edebilecek seviyelere gelebilir” dedi.
BU YÖNTEM BÜYÜK İŞLETMELER İÇİN UYGUN DEĞİL!
Büyük işletmelerde gıda çözdürme sürecini de açıklayan Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, özellikle son yıllarda artan hijyen problemiyle ilgili de konuştu. Akdağ, “Büyük işletmeler gıdanın tüketileceği zamana göre doğru planlama yapmalı. Muhtemelen soğuk suda çözdürme büyük gıda işletmesi için pratik bir yöntem olmayacak. Önceki geceden buzdolabında çözdürme de uygulamada zorluklar yaratabilir. En pratiği, mikrodalga fırınların kullanılması olabilir. Her durumda ürünün sonrasındaki saklama koşullarına özen gösterilmeli ve gıdalar asla tekrar dondurulmamalı” ifadelerini kullandı.
MEYVE ŞURUBU ÜZÜM PEKMEZİ, BEZELYE ANTEP FISTIĞI TOZU YERİNE…
Gıdada taklit; ürünlerin, şekil, bileşim ve nitelikleri itibarıyla yapısında bulunmayan özelliklere sahip gibi veya başka bir ürünün aynısıymış gibi gösterilmesi olarak tanımlanıyor. Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, Türkiye’de gıdalarda en çok yapılan taklit ve tağşişi de açıkladı. Akdağ, ülkemizde en çok başvurulan gıda taklidine örnek olarak meyve şurubunun üzüm pekmezi şeklinde pazarlanmasını ve Antep fıstığı tozu yerine bezelye kullanılmasını gösterdi.
Gıdalara temel özelliğini veren öğelerin ve besin değerlerinin tamamının veya bir bölümünün mevzuata aykırı olarak çıkarılmasını veya miktarının değiştirilmesini ve aynı değeri taşımayan başka bir maddenin, o madde yerine aynı maddeymiş gibi katılması ise tağşiş olarak ifade ediliyor. Ebru Akdağ, “Zeytinyağına diğer yağların, bala glikoz ve fruktoz şurubunun, kırmızı ete kanatlı etinin katılması buna en iyi örnek" dedi.
TAKLİT VE TAĞŞİŞ YAPAN FİRMALARA UYGULANAN PARA CEZASI…
Ülkemizde gıdalara yönelik kontrollerin sayısı her geçen yıl hızla artıyor. 2000’lerin başında yüz binler civarında olan kontroller, 2020 yılına gelindiğinde 1 milyon 350 binin üzerine çıkmış durumda. Bunun bütün gıda tedarik sisteminin kontrol edildiği anlamına gelmese de olumlu bir gelişme olduğunu söyleyen Ebru Akdağ, taklit ve tağşiş yapan firmalara uygulanan para cezasını yeniden dile getirdi.
"16 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan yeni düzenleme öncesinde, taklit ve tağşiş yapan firmalara sadece para cezası uygulanmaktaydı ve cezanın miktarı da düşüktü. Bu da kazancı cezasından büyük olan firmalar açısından caydırıcı değildi" diyen Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeni düzenlemeyle beraber para cezalarının miktarı oldukça yükseltildiği gibi hapis cezası da getirildi. Hatta tekrarlanan durumlarda bu cezaların şiddeti arttırılmakla beraber işletmenin gıda sektöründeki faaliyetinden 5 yıldan 10 yıla kadar men edilebileceği hükmü de getirildi. Dolayısıyla yeni düzenlemeyle beraber hem tüketiciler hem de işini doğru yapan işletmeler daha iyi korunur hale geldi."
ASIL TEHLİKE MERDİVEN ALTI ÜRÜNLERDE!
Resmi rakamlara göre 2012 – 2020 döneminde toplam bin 551 firmanın 3 bin 492 ürünü bakanlık ifşa listesinde yer aldığını söyleyen Ebru Akdağ, bu dönemde toplam denetim sayısının 7 milyon 800 binin üzerinde olduğunu belirtti. Akdağ, “Yapılan kontroller kapsamında ifşanın binde birin altında (0.45) olduğunu gösteriyor. Yani asıl tehlike kontrol mekanizması içinde olan gıdalardan öte açıkta satılan, ambalajsız, merdiven altı gıda ürünlerinde. Gıda hileleri bizi korkutarak dikkatimizin asıl riskten uzaklaşmasına neden olmamalı. Aksine farkındalığımızı artırmalı ve açıkta satılan gıdalardan uzak durmayı öğretmeli” diye konuştu.
Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, Türkiye, AB ve ABD’de gıda hilelerinin en çok rastlandığı 10 ürün grubunu da açıkladı:
2 YILDAN 15 YILA KADAR HAPİS CEZASI VAR
Avukat Serpil Çınar, gıdada taklit ve tağşişe hukuksal anlamda yaptırım uygulanmasının halk sağlığı bakımından önemine değindi. Çınar, 16.04.2021 tarihinde yeni bir düzenlemenin yürürlüğe girdiğini belirtti. Çınar, "Düzenlemeye göre tağşiş ve taklit olması halinde yüksek idari para cezası kesilecek ve ceza; yıllık gayrisafi gelir üzerinden hesaplanacak. İşletmecinin fiilinden bir önceki mali yıl sonunda oluşmuşsa veya hesaplanması mümkün değil ise fiil tarihine en yakın mali yıl sonunda kaydedilen yıllık gayrisafi gelirleri üzerinden ceza belirlenecek. İlk ihlalde 54.555,00 TL’den az ve 545.550,00 TL’den çok olmamak kaydıyla yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde 1 oranında idari para cezası uygulanacak. Üstelik ürün piyasadan kaldırılacak ve el konulacak" dedi.
Bunun cezai sorumluluğu olduğunu da ifade eden Serpil Çınar, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilebileceğini söyledi.
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR
Hukuki sorumluluk olarak ise maddi ve manevi tazminat talep edilebileceğini aktaran Çınar, "Müşteri yanıltılarak daha az maliyet ile benzer ürün satışa konuluyor. Bu nedenle haksız rekabet oluşturduğundan Türk Ticaret Kanunu gereği dava açılabilir. Ek olarak bu ürün nedeniyle zarara uğrayan müşteri de maddi ve manevi tazminat davası açabilir" dedi.
GIDA HİLESİYLE KARŞILAŞANLARIN İLK YAPMASI GEREKEN ŞEY...
Hileli bir ürünle karşı karşıya kalındığında neler yapılması gerektiğini söyleyen Avukat Çınar, "Mevzuata aykırı olan bir ürün adına Tarım Orman Bakanlığı'nın şikayet hattı ve WhatsApp hattına öncelikle şikayette bulunulmalı. Bunun yanında işletmeci ve ürünü üreten kişiler hakkında soruşturma başlatılması talebiyle savcılığa ya da polise şikayette bulunulabilir, bulunulması halinde bakanlık da gerekli incelemeyi yapacaktır. Ayrıca tağşiş ve taklit olan ürün nedeniyle zarara uğrayan, sağlığı tehlikeye giren kişi kendisinin zararını tazmin etmek maksadıyla maddi-manevi tazminat davası açarak hakkını arayabilir" bilgisini paylaştı.