25.08.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Nil Kural / İstanbul
Film Yapan Kadınlar (Fiyaka) kadın sinemacıların birbirlerine destek olmak için bir araya geldikleri, temelleri üç yıl önce atılan ancak çalışmalarını son 4-5 aydır hızlandıran yeni bir oluşum. Aralarında Banu Sıvacı, Çiğdem Vitrinel, Derya Durmaz, Emine Yıldırım ve Görkem Yeltan’ın da olduğu, şimdilik 67 üyeye sahip Fiyaka, kadın sinemacıların filmleri için fon oluşturulması projesinden, anlık ve pratik desteklere, festivallerle ilgili çalışmalardan senaryo gruplarına uzanan birçok çalışma gerçekleştiriyor.
Kurucu üyeleri Esra Saydam, Nisan Dağ ve Su Baloğlu olan Fiyaka’nın ilk dönemlerinden beri içinde yer alan yönetmen Sezen Kayhan, Fiyaka’nın temellerin ABD’deki kadın sinemacılar kolektifi Film Fatales’in Türkiye ayağı olarak atıldığınını anlatıyor: “6-7 ay önce bağlarımızı kopardık. ‘Dağılalım mı devam mı edelim’ diye konuştuk. Herkes gidişattan çok memnundu. Fiyaka - Film Yapan Kadınlar adıyla yeni bir oluşum olarak devam ettik.”
Aylık toplantılar
Film Fatales’in tersine sadece yönetmenlerden oluşmayan Fiyaka’nın üyeleri arasında yapımcılar ve senaristler de var ve kapsam gitgide genişliyor. Kayhan, “Şimdilerde kamera arkasındaki kadınları; mesela sanat yönetmenlerini, kostüm sorumlularını da dahil etmeye başladık” diyor.
Kayhan çalışmalarının üyelerden birinin evinde yapılan aylık pazartesi günü toplantılarıyla olduğunu paylaşıp toplantıların işleyişini şöyle aktarıyor: “Toplantının başında, yeni birileri varsa onlar tanıtılıyor. Sonra iyi kötü haberler paylaşılıyor: Birinin filminin bir festivale seçilmesi veya birinin fon olması gibi... Bu haber, herhangi iyi bir şey olabilir, moralleri yükseltecek. Ardından ev sahibi bir gündem belirliyor. Bu kendi projesiyle ilgili yardım isteği de konuşmak istediği herhangi bir şey de olabilir. Toplatıda ona ağırlık veriliyor. Son turda da herkes kendi projesinde neye ihtiyacı varsa ondan bahsediyor. Bu istekler, kamera veya ekipman ihtiyacı da olabilir, kast da... Mutlaka yardımcı veya destek olabilecek biri çıkıyor.”
Yeni film yapan bir yönetmenle tecrübeli bir yönetmenin bir paylaşımının filmin gösterime girebilmesiyle sonuçlandığını söyleyen Kayhan, aylık toplantılarla sınırlı kalmadıklarını sürekli haberleştiklerini söylüyor ve “En son Rusça İngilizce senaryo tercümesi yapabilecek biri var mı diye soruldu. Ona bile üç kişi cevap verdi” örneğini veriyor. Üyeleri arasındaki bu etkileşiminin pratik ve kısa sürede sonuç verebilen desteklerle sonuçlandığını ifade ediyor.
Gelecek projeler
Fiyaka’nın gelecekte yapmayı planladığı çok proje var. Bunlardan biri kadın sinemacılara verilmesi planlanan özel bir fon. Kayhan, “Kültür Bakanlığı’nın desteklerinin istatistiklerini çıkarıyoruz. Hakikaten kadınlar tarafından çıkmış projelerin destek alma oranı çok düşük. Kurmaca, belgesel ve kısa film için de bu böyle. Bu, bir dezavantaj olduğu için kadın filmlerini destekleyen bağımsız bir fon oluşturmak istiyoruz. Avrupa fonlarıyla iş birliği yapmayı da istiyoruz” diyor.
İki üç haftada bir toplanıp senaryo geliştirme atölyesi gibi çalışan alt gruplarını uluslararası bir hale getirmek istediklerini de ifade eden Kayhan, Avrupa Kadın Görsel Ağı’nın (EWA) en son Venedik Film Festivali’nin direktörü Alberto Barbera’ya cevaben yazdığı mektubu da hatırlatıyor.
Barbera’nın yarışmadaki kadın yönetmen azlığını iyi film kötü film kıstasıyla açıklaması üzerine EWA, direktöre iyi film kötü filmin kime göre olduğu sorusunu yöneltmişti. Kayhan da, bu örnek üzerinden festivallerin seçici kurullarının çoğunlukla erkeklerden oluştuğunu söylüyor ve “Yıllardır erkek beğenisi üzerinden bir okuma yapılıyor ve filmler ona göre değerlendiriliyor. Bu düzelmediği müddetçe sadece bir kadın yönetmen kotası koymak da bir şeyleri değiştirmeyecektir. Bu tamamen bir algının şekillenmesi” diyor. Türkiye’de bu konuda festivallerle çalışmalar yapmayı planladıklarını aktarıyor.
Sinema dünyasının gündemine oturan #metoo hareketi ve bu yılki Cannes Film Festivali’nde kadın sinemacıların temsilinin azlığına dikkat çeken toplu kırmızı halı fotoğrafı gibi kadın sinemacılara fırsat eşitliği mevzularının Fiyaka’ya etkisini “Genel bir hareketin devamı bizdeki de” diye anlatıyor Kayhan. “#metoo hareketi biraz daha tacizin afişe edilmesi üzerine. Tacizi biz de tartışıyoruz. Bu, erkek egemen bir sistemin bir uzantısı aslında. Doğal görmeleri, yapabiliyor olmaları, baskıcı bir sistem olmasından da kaynaklanıyor. Bunu değiştirmek, teknik ekiplerde kadınların artmasıyla ilgili. Kamera, ses, ışık gibi alanlarda hiç kadın teknisyen yok, çalışan yok. Üç kadın görüntü yönetmeni var Türkiye’de. Onlar yeni yeni birilerini yetiştiriyorlar. Bu konuda çalışacağız” diyor.