05.07.2021 - 20:29 | Son Güncellenme:
Erdoğan, salgınla uğraşırken yatırımları, ekonomiyi, reformları, dış politikayı ihmal etmedikleri gibi ülkenin ve milletin bekasını tehdit eden güvenlik sorunlarıyla da mücadelelerini kesintisiz sürdürdüklerini söyledi. Özellikle terör örgütlerine karşı tarihin en başarılı mücadelelerini vererek, önemli neticeler elde ettikleri bir dönemden geçtiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu vesileyle öncelikle 28 yıl önce bugün Başbağlar'da teröristler tarafından alçakça katledilen kardeşlerimizi rahmetle yad ediyorum. Başbağlar'daki vatandaşlarımız başta olmak üzere tüm şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmadık, bırakmıyoruz ve bırakmayacağız. PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerine devletimizin tüm imkanlarını kullanarak adeta göz açtırmıyoruz. 'Tehdidi kaynağında yok etme' ilkesiyle milli güvenliğimizi tehdit eden yapıların tepesine sınırlarımız içinde olduğu gibi faaliyet gösterdikleri coğrafyalarda da biniyoruz. Milli Savunma Bakanlığımız ile İçişleri Bakanlığımız ile Milli İstihbarat Teşkilatımız ile bu mücadeleyi azim ve kararlılıkla yürütüyoruz."
Erdoğan, genişleyen istihbarat imkanlarıyla terör eylemlerini engellerken, bu yapıları besleyen ana omurgaların yönetim kademelerini, mali ve lojistik damarlarını da felç ettiklerini vurgulayarak, Suriye'deki Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı operasyonları ile Kuzey Irak bölgesindeki Pençe Harekatlarının 'Terörü kaynağında bertaraf etme' stratejisinin ürünleri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yurt içinde de polisimizle jandarmamızla askerlerimizle güvenlik korucularımızla istihbaratımızla terör örgütlerini her geçen gün biraz daha geriletiyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatımız, terör örgütleriyle mücadeleyi sınırlarımızın ötesine de taşımıştır. Yapılan operasyonlar neticesinde, PKK'nın üst kadrosu tarihinde ilk kez Kuzey Irak'ta hareket edemez, toplanamaz ve örgütü yönetemez hale gelmiştir. Teşkilatımızın, ordumuzla birlikte gerçekleştirdiği operasyonlar, PKK için sınır ötesinde hiçbir yerin artık güvenli olmadığını göstermiştir.
Daha önce İsmail Özden, Filiz Duman, Diyar Garip Muhammet, Hacı Kurhan, İsmail Nazlıkul, Eser Irmak, Saliha Kaytar gibi örgütün önemli yöneticileri etkisiz hale getirilmişti. Son 6 ayda ise PKK'nın en üst kademesindeki isimler birer birer aynı akıbete düçar olmuştur. Suriye genel sorumlusu olan ve terörist Murat Karayılan ile birlikte örgüt karargahının 5'li yürütmesinde yer alan 'Sofi Nurettin' kod adlı Halef El Muhammed bunlardan biridir. Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan KCK yürütme konseyi üyesi 'Sinan Mirhan' kod adlı Dalokay Şanlı da etkisiz hale getirilmiştir. Örgütün en önemli eleman kaynağı olan Mahmur Kampı genel sorumlusu 'Doktor Hüseyin' kod adlı Selman Bozkır ve Mahmur Kampı KCK sorumlusu 'Salih Cizre' kod adlı Hasan Adır da aynı akıbeti paylaşmışlardır."
Erdoğan, MİT Başkanlığının DEAŞ ile mücadelede de örgüte ait gizli ve hassas dokümanlara ulaşarak çok sayıda örgüt mensubunun yakalanmasını sağladığını vurguladı. Erdoğan yakalananlar arasında 2016'da Sultanahmet'te gerçekleştirilen saldırısıyla bağlantılı DEAŞ mensubu Azzo Halaf, DEAŞ'ın sözde Irak istihbarat divanı üyesi Üsame Recep Hamid, sözde Tarım Emiri Muvaffak Mustafa ve sözde Türkiye sorumlusu Kasım Güler'in de yer aldığını ifade etti.
İstihbaratın ve güvenlik güçlerinin yoğun çalışmaları sayesinde yurt içinde saklanan kripto FETÖ'cülerin önemli bir kısmını belirleyerek kamudan ve toplum bünyesinden temizlediklerini ifade eden Erdoğan, "Örgütün stratejik kurumlardaki tüm mahrem yapılanmalarını ve arşivlerini tek tek ortaya çıkardık. Bu mücadelenin uzun soluklu olduğunun bilinciyle FETÖ'yü çözme ve ortadan kaldırma çalışmalarına devam edeceğiz." diye konuştu.
Erdoğan, FETÖ'nün yurt dışındaki faaliyetlerinin akamete uğratılması için de yoğun gayret içinde olduklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bu operasyonlardan alınan neticelerin çoğunu işin tabiatı gereği kamuoyu ile paylaşamıyoruz ancak yurt dışındaki örgüt mensuplarına yönelik çalışmalar kapsamında bugüne kadar pek çok ülkeden 100'ün üzerinde kişinin Türkiye'ye getirildiğini söyleyebiliriz. Sadece bu yıl içerisinde örgüt elebaşısının yeğeni Selahattin Gülen, örgütün emniyet personelinden sorumlu mahrem imamlarından Ahmet Yiğit, Türk Silahlı Kuvvetleri mahrem yapılanmasından İsmail Okkalı, FETÖ'nün PKK ile ilişkisini sağlayan Gürbüz Sevilay ülkemize getirilen isimlerden bazılarıdır.
Milli İstihbarat Teşkilatımız son olarak yürüttüğü özgün ve sabırlı çalışmalar neticesinde FETÖ'nün Orta Asya genel sorumlusu Orhan İnandı'yı ülkemize getirerek adalete teslim etmiştir. Bu kişi, Türkiye'de bulunduğu dönemde örgütün gizli yapılanması içerisinde yer almıştır. Daha sonra örgütün en üst düzey yöneticileri arasına katılan bu şahıs, yürüttüğü faaliyetlerle FETÖ'nün kirli parasını Orta Asya'da işletmiş, zehirlediği beyinleri örgütün karanlık ajandasına alet etmiştir.
Son dönemde üst üste yakalanan isimler, FETÖ'ye dünyada hiçbir yerin kendisi için güvenli olmadığı gerçeğini bir kez daha göstermiştir. Örgüt, mensupları arasındaki panik havasını yatıştırmak için yurt dışındaki destek arayışlarını ve ülkemiz aleyhtarı kampanyaları artırmıştır. Diğer tüm terör örgütleri gibi FETÖ ile mücadelemiz de kesintisiz sürecektir. Bu devlete ve bu millete ihanet eden, pusu kuran, kan döken, maddi manevi herhangi bir zarar veren hiçbir yapının varlığını sürdürmesine izin vermeyeceğiz."