05.02.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
KÜLTÜR SANAT SERVİSİ
Biletleri satışa çıkan 17. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali, 36 ülke ve 120 yönetmenden toplam 111 filmi izleyiciyle buluşturuyor. 15-25 Şubat tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek, 1 - 4 Mart tarihlerinde de Ankara ve İzmir’e de uğrayacak festival, bu yıl Hayat Var! temasıyla izleyici karşısına çıkacak. İstanbul durağında, Cinemaximum City’s Nişantaşı, Cinemaximum Kanyon, Cinemaximum Budak & CKM ve Cinemaximum Akasya; Ankara’da Cinemaximum Armada, İzmir’de de Cinemaximum Konak Pier’de düzenlenecek festivalin programından dikkat çeken filmlerden beş yapımlık bir seçki hazırladık.
Oscar tarihine geçti
‘Mudbound’: Hillary Jordan’ın romanından uyarlanan Dee Rees imzalı film, 2. Dünya Savaşı’ndan Mississippi’ye dönen biri siyahi biri beyaz iki askerin ABD’deki ırkçılıkla imtihanlarını konu alıyor. 90. Akademi Ödülleri’nde dört dalda aday olan film, Rachel Morrison’a En İyi Görüntü Yönetmeni dalında adaylık kazandırdı. Morrison bu dalda aday olan ilk kadın olarak tarihe geçti.
Beğenilen kara komedi
‘The Death of Stalin / Stalin’in Ölümü’: Armando Iannucci’nin imzasını taşıyan kara komedi türündeki film, yılın adını duyuran yapımlarından. Oyuncu kadrosunda Steve Buscemi ve Rupert Friend’in aralarında olduğu isimlerin yer aldığı film, Stalin’in hayatının son günlerine ve ölümünden sonra yaşanan kaosa odaklanıyor.
Venedik’te prömiyer
‘Sweet Country / Güzel Ülke’: Dünya prömiyerini geçen yılki Venedik Film Festivali’nin yarışma bölümünde yapan Avustralya yapımı ‘Sweet Country’, bu festivalde jüri özel ödülüyle döndü. Warwick Thornton’ın imzasını taşıyan yapım, 1920’ler Avustralyası’ndaki ırkçılık etrafında dönen bir adalet hikayesini konu alıyor.
Ses getiren belgesel
‘Jane’: Yılın ses getiren belgesellerinden birine dönüşen ‘Jane’, antropolog Jane Goodall’a odaklanıyor. Brett Morgen’ın imzasını taşıyan ve dünya prömiyerini geçen yıl Toronto Film Festivali’nde yapan film, Goodhall’ın erkek egemen bilim dünyasında doğaya dair algıları değiştiren çalışmalarını merkeze alıyor.
1950’ler moda dünyası
‘Phantom Thread’: Paul Thomas Anderson’ın yeni filmi, 1950’lerin moda dünyasında geçiyor ve başarılı bir terzinin hikayesini izleyicilerle buluşturuyor. Başrolündeki Daniel-Day Lewis’in emeklilik kararı öncesi son filmi olarak da adını duyuran film, Oscar adaylıklarında En İyi Film dahil altı dalda adaylık elde etti.