03.09.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
Hasan Mert Kaya - Son devir hattatlarından Mustafa Halim Özyazıcı eserlerine imzasını bir dönem “Ketebehü Hâlim sâbıkan hattat hâlen bağıbân ” yazarak atardı. “Eski hattat, halen bostancı Halim yazdı” anlamına gelen bu imza aslında Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin hayatın içinden bir özeti niteliğindeydi.
Son devir hattatları eski alfabe ile yeni alfabe arasında
Cumhuriyet devrimleri arasında etkisi en bariz hissedilen devrimlerden birisi de kuşkusuz harf devrimiydi. Türklerin Müslüman oluşlarıyla birlikte kullandıkları Arap alfabesi, yüzlerce yıl içerisinde geliştirdiği kendine özgü imla kuralları ve Türk dilinde olup Arapça’da olmayan seslerin ifadesi için eklenen harflerle kendi kuralları olan bir alfabe olarak oluşmuştu. Örneğin Arapça’da “ke” sesini ifade eden Kef harfi, Osmanlı alfabesinde bazen “N” olarak okunurdu. P, J, Ç sesleri için Arap alfabesinde olmayan harfler türetilmişti. 1 Kasım 1928’de Latin Alfabesi, yeni Türk harfleri olarak kabul edilince, bundan aralarında Mustafa Halim Özyazıcı’nın da olduğu son devir hattatları etkilendi. Kimisi hattatlığı bıraktı, kimisi geçinebilmek için Latin Alfabesi’ni öğrenip sanatını devam ettirmeye çalıştı.
Silivrikapı’daki bostanına sığındı
Harf devriminin ilan edildiği tarihte devlet matbaası hattatlığı yapmakta olan Mustafa Halim Özyazıcı, devrimle birlikte işi bırakmak zorunda kaldı. Çünkü Latin Alfabesi hakkında bir uzmanlığı yoktu. Önceden Babıâli Caddesi’nde açmış olduğu küçük yazıhanesinde daha çok zaman geçirmeye başladı. Bir ara Mısır’a yerleşmeyi ve sanatını orada devam ettirmeyi düşündü fakat gitmesine izin verilmedi. Bir süre sonra yazıhaneyi de kapattı ve Silivrikapı civa rında bir arazi satın aldı. Kıraç ve taşlı bir arazi olmasına rağmen azimle çabalayarak orayı güzel bir bağa dönüştürdü. Gelen yazı taleplerini burada yazmaya ve çoğunlukla bağıyla ilgilenmeye başladı. İşte bu dönemdeki yazılarına “Ketebehü Hâlim sâbıkan hattat hâlen bağıbân” şeklinde imza (ketebe) attı. Bu aslında değersizleştirilmeye karşı inceden bir sitemiydi Özyazıcı’nın.
Celi Sülûs hatlı, ‘Halim’ imzalı ve üzerinde Kur’an-ı Kerim Hac Suresi Ayet 65 yazılı cami kubbe yazı kalıbı.
Yazıyla geçen bir ömür
Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, Rüştiye Mektebi’nden sonra devrin güzel sanatlar fakültesi olan Sanayi-i Nefise Mektebi’ne gitti. Hat derslerini büyük oranda Hattatlar Medresi’nde aldı. Büyük hattat Hamid Aytaç’la başladığı hat yolculuğunda ilk olarak rik’a hattını çalıştı. Tuğrakeş İsmai l Hakkı Altunbezer’den celî sülüs, Ferid Bey’den divani , Hasan Rıza ve Kâmil Akdik’ten tekrar sülüs ve ek olarak nesih, Hulûsi Efendi’den ise tâlik meşki aldı. Özyazıcı’nın en takdire şayan ustalıklarından biri; yazacağı ibareyi kendisine verilen ölçüye göre harflerin nispetlerini hesaplayıp, hiç sıkıştırmadan ve genellikle tek seferde yazabilmesiydi. Öğrencilerinden Prof. Dr. Uğur Derman bu husus için; “Bu ona verilen ilahi bir kabiliyetti” der.
Bir görüş...
Halûk Perk: “Koleksiyonumdaki Mustafa Halim Özyazıcı eserlerinin merkezde olduğu bir Son Devir Hattatları Müzesi projesini destekleyecek kurumlarla iş birliğine hazırım.”
Türkiye’nin önde gelen koleksiyonerlerinden ve Halûk Perk Özel Müzesi, Araştırma Merkezi ve Vakfı’nın da kurucusu olan Halûk Perk oldukça zengin bir Mustafa Halim Özyazıcı eserleri koleksiyonunun da sahibi. Yaptığı kırkı aşkın yayın ve sergilerle eserlerini kamuoyu ile paylaşmaya önem veren Perk, Halim Efendi’nin kuşak kalıpları, hat levhaları ve Latin Alfabesi ile yaptığı çalışmalarla alanında en zengin koleksiyonu oluşturmuş durumda. 2021 yılında oldukça yoğun ilgi gören bir Mustafa Halim Özyazıcı Sergisi de açan Perk’in koleksiyonunda Halim Efendi’ye ait binden fazla eser ve hattatın şahsi eşyaları bulunuyor. Halûk Perk şu sıralar Hattat Mustafa Halim Özyazıcı hakkında yeni bir yayın hazırlığında.
Atatürk için hazırladığı ve üzerinde “Münci-i Azam (Büyük Kurtarıcı) Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri” ibaresi olan çalışma.
Yazıları mimari eserleri süslüyor
Özyazıcı bol eser veren bir hattattı. Henüz 1918 yılında diploma almasının hemen ardından Divan-ı Hümayûn Kalemi’ne girmişti. Üslûbu ve farklı hatlara olan hâkimiyeti ile aranan ve yazı talep edilen bir sanatkârdı. Özellikle Latin Alfabesi’nin kabul edilişine kadar olan dönemde daha yoğun eser verdi. Ortalama bir kartvizitin 30-40 kuruşa yazıldığı bir dönemde 100-150 lira gelir elde ettiği zamanlar oldu. Ardında Süleymaniye Camii şadırvan kapıları yazıları, Ankara Maltepe Camii kubbe yazıları, Beyoğlu Ağa Camii kubbe yazıları, Sokullu Camii kubbe, yarım kubbe ve kuşak yazıları gibi çok önemli eserler bıraktı . Günümüzde önemli bazı özel hat koleksiyonlarında da levhaları bulunuyor. Talihsiz bir trafik kazası sonrasında 1964 yılında vefat eden son devir hattatlarından Mustafa Halim Özyazıcı, Sümbül Efendi Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Halim’in besmele ve istifleri
Mustafa Halim Özyazıcı yıllar içerisinde sülüs, nesih, muhakkak, rik’a, divani ve kûfi karakterlerinde birbirinden farklı ve çok güzel besmele levhaları yazdı. Aynı zamanda müthiş bir istif ustasıydı. Yazdığı levhaların yazı karakteri kadar istifi, yani ibarenin levhaya yerleşimi de çok dikkat çeker ve takdir toplardı.
Latin Alfabesi’yle yaptığı çalışmalar
Hat sanatı Mustafa Halim Özyazıcı için büyük bir tutkuydu ama aynı zamanda geçimini de sağladığı bir meslekti. Hızla Latin Alfabesi ile güzel istifler, farklı karakterlerde yazılar ortaya koymaya başladı. İstanbul Üniversitesi’nden mezun olanlara verilen diplomaları, tapu, berat ve resmi kurumların antetli kağıtları gibi çok sayıda belgesini
yazmaya başladı. Kara kalem büstler dahi çizdi. Eski/yeni alfabe panoları hazırladı, anıtlar için yazılar yazdı.