19.04.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
HABER MERKEZİ
Oğlu Hadi Üruğ, “Babamı 23 Mart’ta rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırdık. Başka şikayeti vardı ama korona teşhisi konuldu. Benim de konavirüs pozitif olduğum belirlendi. Yoğun bakıma aldılar. Tedavisi tamamlandı. Korona sürecini atlattı, temiz alana çıktı. Ancak çoklu organ yetmezliği yaşandı. Dün gece de hayatını kaybetti” dedi.
1921 yılında İstanbul’da doğan Üruğ, 12 Eylül döneminde 1. Ordu Komutanı’ydı. 12 Eylül darbesi sonrası yapılan Yüksek Askerî Şûra sonrası 1 Temmuz 1983 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, 6 Aralık 1983 tarihinde de Genelkurmay Başkanlığı’na atandı. Necdet Üruğ, 2 Temmuz 1987 yılında da kendi isteği ile emekli olmuştu.
‘Necdetler operasyonu’
Üruğ’un görev süresi dolmadan emekliliği, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Necdet Öztorun’un önünü açmak için planlanmıştı. Genelkurmay Başkanlığı’ndan zamanında ayrılması durumunda Öztorun da emekli olacağından Genelkurmay Başkanı olma imkanı kalmıyordu. Siyasi tarihe “Necdetler Operasyonu” olarak geçen bu olay, dönemin Başbakanı Turgut Özal’a takıldı. Özal’ın, Cumhurbaşkanı Kenan Evren’i de ikna etmesi sonucu, Öztorun’un Genelkurmay Başkanı olması engellendi. Üruğ’dan boşalan makama Orgeneral Necip Torumtay getirildi.
Güneş’le yaşadığı polemik
Necdet Üruğ’un ismi, Abdi İpekçi cinayeti soruşturmasında dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş ile yaşadığı polemikle de gündeme gelmişti. Üruğ, dönemin sıkıyönetim komutanıydı. Güneş, özetle şunları söylemişti:
“Sorgulama sürecini tamamlamamıza izin verilmedi. O dönemde sorgulama süresini uzatmak için Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan izin alınması gerekiyordu. Sıkıyönetim bize Mehmet Ali Ağca’yı sorgulamaya devam etmemiz için ek süre iznini vermedi. Daha sonra da zaten cezaevinden kaçırıldı.”
Güneş’i eleştirilerini ispata davet edeceğini belirten Üruğ ise şu açıklamayı yapmıştı: “Güneş’in vaktiyle yüklendiği bu sorumluluğun gereklerini unutarak, sadece kendisinin hayal hanesindeki senaryoya dayalı olarak ulu orta suçlamalarda bulunmasına, 50 yıl bu ülkeye şeref ve sadakatle hizmet vermiş eski bir komutanın onur ve haysiyetini tahribe yeltenmesine bir anlam verememekteyim. Sayın Güneş, beni nerede ise Ağca’nın yakın çevresi fotoğrafı içinde gösterme gayretindedir. Bu itham normal aklın kabul edebileceği bir ihtimal dahi olamaz.”