19.09.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
DÜNYADA İKİNCİYİZ: Türkiye’nin en güçlü olduğu alanların başında müteahhitlik sektörü geliyor. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhitlik listesinde ülkemiz 43 firmayla temsil ediliyor. Firma sayısı itibarıyla Çin’den sonra ikinci sıradayız. Gelir sıralamasına göre ise ilk sekiz ülkeden biriyiz.
TÜRK ŞİRKETLERİ İVMEYİ KORUYOR: Koronavirüs salgınıyla beraber, global ekonomide bozulan dengelerin hala yerli yerine oturmadığını görüyoruz. Son 70 yılın zirvelerini gören enflasyonun sorun olmaktan çıkmasının biraz daha zaman alacağı anlaşılıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarında hemen her gün yeni bir krizle yeni bir siyasi istikrarsızlıkla veya çatışmayla karşılaşıyoruz. Tüm bunların ülkeleri korumacılığa ve yeni yatırımlar noktasında aşırı ihtiyatlı davranmaya ittiğinin farkındayız. Karşılaştıkları tüm zorluklara rağmen Türk şirketlerinin yakaladıkları ivmeyi korumasını kıymetli buluyoruz.
HAKSIZ ELEŞTİRİLER: İnşaat sektörümüz maalesef ülkemizdeki ideolojik çevrelerin haksız eleştirilerine maruz kaldı, kalıyor. Neredeyse düşmanlığa varan bir zihniyetle karşı karşıyayız. İnşaat sektörünün büyümesine yönelik her adımımız israf yaftası vurularak itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Oysa biraz ekonomi bilseler, biraz dünyayı tanısalar inşaat sektörünün ne derece kritik bir konuma sahip olduğunu anlayabilirlerdi. İnşaat alanındaki her hamle 250’den fazla alt sektörü etkiliyor. Ülkemizde 6 milyon insan doğrudan ve dolaylı olarak bu sektörden geçimini sağlıyor.
DEVRİM GİBİ ADIMLAR: Son 22 yılda ekonomiden dış politikaya geniş yelpazede devrim niteliğinde adımlar attık, atıyoruz. Türk dış politikası uzun yıllar içe dönük bir karaktere sahipti. “Risk almayalım, kimseyi ürkütmeyelim, belli aktörlerle karşı karşıya gelmeyelim” anlayışı kendi yakın coğrafyasını ilgilendiren meselelerde dahi Türkiye’yi uzun yıllar tribünlere mahkum etti. Bu dışa kapanıklığın faturasını ekonomi, dış ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere birçok başlıkta ödedik, hala da ödüyoruz. 2002’den itibaren dış politikamızda köklü bir paradigma değişimine gittik.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI: Türkiye’nin ekonomide, demokraside, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedeflerine ulaşabilmesi için yeni anayasa ihtiyacını sık sık dile getiriyoruz. Tamamen sivil iradenin ürünü bir anayasa, 15 Temmuz gecesi göğsünü tanklara siper eden kahraman milletimize karşı borcumuzdur. Şiddeti teşvik etmediği, terörü övmediği sürece katılmasak dahi farklı fikirlere müsamaha ile yaklaşmak zorundayız. Ancak maksimalist söylemlerin anayasa tartışmalarına katkı sunmak yerine ket vuracağını düşünüyoruz. Altını çizerek söylüyorum Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Cumhur İttifakı’nın böyle bir sıkıntısı, derdi de yoktur. Biz mümkün olan en geniş toplumsal mutabakatla yeni anayasa sürecini yönetmek ve başarıyla neticelendirmek arzusundayız. Siyaset kurumunun da yeni anayasa sürecine yapıcı ve mutedil bir anayasa anlayışıyla yaklaşması gerektiğine inanıyoruz.
‘Yüzümüz Batı’ya dönük ancak Doğu’ya da sırtımızı dönmüyoruz’
BRICS VE ASEAN: “Dış politikada açılım yaparken çok sık eleştirilere maruz kaldık. ‘Eksen kayması’ tartışması, ‘Türkiye, Batı’dan uzaklaşıyor’ iftirası bunlardan biriydi” diyen Erdoğan, “2024 Türkiyesini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek ülkemize yapılacak çok büyük haksızlıktır” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Türkiye’yi bölgesel ve küresel ağırlık merkezi haline getirmek için her imkanı değerlendirdiklerini, uluslararası sistemde çeşitlenen ve artan bölgesel bloklar karşısında her yapı ve aktörle fırsat pencerelerini açık tutmaya çalıştıklarını kaydetti.
Erdoğan, Şanghay İşbirliği Teşkilatı, BRICS ve ASEAN ile diyalog zeminini genişletme iradesinin arkasında bu yaklaşımın olduğunu belirterek, “Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin ve en büyük 5 ekonomisinden 3’ünün bulunduğu Asya Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğimizi güçlendirmemizden daha doğal hiçbir şey olamaz” dedi.
Erdoğan, “Her zaman söylüyorum. Türkiye olarak yüzümüz elbette Batı’ya dönüktür. Ancak bu Doğu’ya sırtımızı döneceğimiz, Doğu’yu ihmal edeceğimiz, Doğu ile ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına kesinlikle gelmez” diye konuştu.
Lübnan Başbakanı’na taziye telefonu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan Başbakanı Necib Mikati ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, görüşmede Erdoğan, Lübnan’da düzenlenen saldırıyla ilgili üzüntülerini ifade etti, saldırıda yaşamını yitirenlere rahmet, yaralananlara acil şifa dileğinde bulundu. Erdoğan ayrıca, İsrail’in çatışmaları bölgeye yayma çabalarının son derece tehlikeli olduğunu, İsrail saldırganlığını durdurmak için gayretlerin devam edeceğini söyledi.
Pastanede vatandaşlarla sohbet etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’daki Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni’nin ardından bir pastaneye girdi. Burada pastane çalışanları ve vatandaşlarla sohbet eden Erdoğan, bir vatandaşın yakınıyla telefonda konuştu. Çocuklara oyuncak dağıtan Cumhurbaşkanı, vatandaşlarla fotoğraf çektirdi.