11.09.2021 - 12:53 | Son Güncellenme:
Eda Özdemir / Milliyet.com.tr - Boşanma, evli bir çiftin mahkeme kararıyla evliliklerine nokta koyması olarak düşünülse bile işin içerisinde çocuk olduğu zaman, onun için bir nokta değil. Bu nedenle boşanma kavramını çocuklar açısından değerlendirirken boşanmayı bir süreç olarak görmek gerekiyor. Uzmanlara göre, özellikle anne-babalara düşen rol çok önemli.
Çocuğun ruhunda bunun bir travmaya dönmemesi için atılacak adımların özenle seçilmesi gerekiyor. Bir de ev içindeki huzursuzluğa rağmen ortada sadece çocuk olduğu için sürdürülen evlilikler var. Oysa böyle bir ortamda büyüyen çocuk, ilişkilere karşı bakış açısını değiştirerek derinden sarsılabiliyor. Böyle durumlarda ise boşanma kararı, çocuk için daha sağlıklı olabiliyor.
Uzman Klinik Psikolog Ceren Gümüş Yaşa, boşanma sürecinin en az hasarla atlatılması için hem çocuklar hem de anne-babalar için tavsiyelerde bulundu.
'ARANIZDA CASUS OLARAK KULLANMAYIN'
Ebeveynlerin boşanması çocukları psikolojik anlamda nasıl etkiler?
Öncelikle boşanma kavramını boşanma öncesi, boşanma ve boşanma sonrası olarak değerlendirmek gerekiyor. Çocuğun boşanmadan nasıl etkileneceği, anne ve babanın bu süreci nasıl yöneteceği ile doğru orantılıdır. Çocuk boşanmayı, iki ebeveyne eşit şekilde erişememesi olarak yorumlayıp kaygı yaşayabilir. Elbette bazı çocuklar bu süreci diğerlerine göre daha zorlanarak yaşar ama süreci daha da zorlaştıran durumlar da vardır. Boşandıktan sonra ebeveynlerin çocuklarıyla kurduğu ilişkide değişiklik olması, boşanma sonrasında çocuğu anne-baba arasında casus olarak kullanmak, ebeveynlerin boşanma nedeni olarak çocuğa karşı suçlayıcı söylemlerde bulunması çocuğun kendisini suçlamasına, öfkelenmesine, ailesine ve kendisine karşı hırçınlaşmasına neden olabilir.
'KARARINIZDAN EMİN OLDUKTAN SONRA İNCİTMEDEN AÇIKLAYIN'
Çocuğa zarar vermeden evliliği bitirmek nasıl mümkün olur?
Çocuğun boşanmadan travmatik bir şekilde etkilenmemesi adına boşanma sürecinden önce bu durum çocuğa anlatılmalı. Tabii ki bu anlatım, çocuğun yaş ve gelişim seviyesine uygun olmalı. Ancak tüm bunlardan önemlisi, çocuğa bu süreci nasıl anlattığımızdır. Bu bilgilendirmeyi yaparken anne ve baba, çocuğun anlayabileceği ifadelerle ve çocuğun taşıyamayacağı yükleri omzuna yüklemeden konuşmalı çünkü çocuklar bir aldatılma ya da terk edilme karşısında daha çok öfkelenebilir, diğer ebeveyne karşı taraf tutmak isteyebilir, intikam almak gibi duygulara bürünebilir. Oysa bu çiftler arasında olan bir durumdur. Olması gereken çocuk ve ebeveynin boşanma sürecinden sonra da ilişkiye devam etmesidir.
Öncelikle boşanmayı çocuğu anlatmadan önce çiftlerin boşanma kararlarından emin olmaları gerekiyor. Bir de çocuğa boşanma kararı birlikte açıklanmalı, bunu yaparken de çiftler çocuk önünde birbirlerini suçlamamalı. Boşanma kararı açıklanırken çocukla “Eş olarak evliliğimiz boyunca güzel zamanlarımız olduğu kadar problemlerimiz de vardı. Bu problemlerimizi aşmak için çok çaba sarf ettik ve bir karar aldık. Buna da birlikte karar verdik. Biz ayrılsak bile seni sevmeye ve seninle anne-baba olarak ilgilenmeye devam edeceğiz. Sen bizim halen çocuğumuzsun. Evliliğimiz bitse bile anne-baba olmaya devam edeceğiz” şeklinde bir konuşma yapılabilir.
YAŞINA GÖRE ÇOCUKTA BU TEPKİLER ORTAYA ÇIKIYOR
Boşanma sürecinde çocuklarda hangi fiziksel ve duygusal tepkiler açığa çıkabilir?
Okul öncesi dönemdeki çocuklar; aile içinde yaşanan durumu tam olarak kavrayamadığı için ebeveynlerinden birini kaybettiğini düşünüp korku ve çaresizlik yaşayabilir. Okul öncesi ve okul çağı çocuklarında boşanmayla ilgili kendilerini suçlama daha çok gözlemlenir. Bu yaş grubunda anne veya babayı suçlama, suçladığı ebeveyne karşı ise olumsuz duygular besleme ve bunun sonucunda ilişkinin zarar görmesi yaşanabilir. Önceye oranla daha az oyun oynama, daha az sosyalleşme isteği, kendini yalnız ve çaresiz hissetme gözlemlenebilir.
6-8 yaş döneminde; birlikte yaşadığı ebeveyninden ayrılma kaygısı, boşanma sonrasında okula devam etmeye ve derslerine karşı isteksizlik görülebilir. Çocuk boşanmadan dolayı kendisini suçlama, boşanma sonrasında anne-babasına ve kendisine ne olacağı, nerede yaşayacakları, evden giden ebeveyniyle ne kadar görüşebileceği gibi konular hakkında kaygı yaşayabilir.
9-12 yaş ön ergenlik döneminde; artık çocuklar ergenlik dönemi öncesinde boşanmayı ve aile içinde olan durumları bir önceki yaş grubuna göre daha iyi anlayıp kavrayabilir.
12-18 yaş ergenlik döneminde; anne-babası boşanmış ergen bireyler boşanma sürecine ve ailesine karşı öfke ile karışık hayal kırıklığı yaşayabilir. Düşünce ve duygularını dışa vurma konusunda farklı yollar izleyebilir. Bu sürece dikkat etmek gerekir çünkü ergenlik dönemi zaten bireyin kendisini bulma süreci olarak adlandırılan sancılı bir süreçtir. Bu süreçte anne ve babanın boşanması, aile bütünlüğünün dağılması ergenin duygusal süreçlerini etkileyerek riskli ilişki, alkol ve madde kullanımını tetikleyebilir.
'ÇOCUK VAR' DİYE KÖTÜ GİDEN EVLİLİK SÜRDÜRÜLMEMELİ ÇÜNKÜ...
Sadece çocukları olduğu için evliliğini sürdüren binlerce mutsuz çift var. ‘Çocuk olduğu için boşanmamak’ yani evliliği sürdürmek doğru mu?
Evlilik, çiftlerin arasında gerçekleşir ve sonradan aileye çocuklar dahil olur. Ancak bir evlilik, çocuklar için devam etmemeli. İlişkide yaşanan problemleri çözümlemek çiftlerin sorumluluğundadır. İlişkilerde çatışmaların olması kaçınılmazdır, eğer sağlıklı bir şekilde bu çatışmalar çözülemiyorsa uzman bir kişiden destek alınabilir. Yapılan tüm müdahalelere rağmen evlilik iyileşemiyorsa nasıl bir çözüm bulunacağı çiftlerin vermesi gereken bir karardır.
İlişkide yaşanan problemlerin düzelmemesi, çatışmaların giderek devam etmesi, ev içinde seslerin yükselmesi çocukları da olumsuz etkileyen bir durumdur. Böyle bir ailede yetişen bir çocuk, normal bir ilişkinin bu olduğunu algılayabilir. Evde sürekli gerginliğin olması, çiftlerin birbirlerine şefkatli olmayan yaklaşımları çocuklarda öfke veya içe çekilme davranışlarının oluşmasına zemin hazırlayabilir.
İYİLEŞTİRMEK İÇİN PANSUMAN ŞART: ANLATMASINA FIRSAT VERİN
Çocuğun boşanma sürecini az hasarla atlatması için hangi adımlar atılabilir?
Her çocuğun boşanmadan etkilenme düzeyi farklıdır. Yani sanıldığı gibi boşanma, her çocuk üzerinde olumsuz etkiler yaratmaz. Yapılan çalışmalarda boşanmanın bazen çocuğun ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler yarattığı da görüldü. Anne ile baba arasındaki çatışmanın bitmesi, sağlıklı şekilde tek ebeveynli ailenin kurulması, anne ve babayla daha iyi ilişkilerin kurulması ya da sorunlu ebeveynle daha az temasa geçilmesi çocuğun iyi olma halini olumlu yöne etkiliyor.
Tüm çocukların en temel ve ortak ihtiyacı, güven duygusudur. Boşanma süreci boyunca çocuğun gelecekte neler yaşayacağını, anne ve babasına ne olacağını bilememesi, ön görememesi kaygı yaratıyor. Çocukların yetişkinlere göre kaygıyı yaşayış biçimleri ve kaygı düzeyleri daha farklı olduğundan bu süreçte en önemli nokta, boşanmayı anlatmak ve olabildiğince süreç boyunca destekleyici olmaktır.
Güven duygusunun devamlılığı için boşanma sonrasında ebeveyn tutarlılığı sağlanmalı. Evden ayrılan ebeveynin sorumluluklarına devam etmesi, görüşme günlerinde saatlerine özen göstermesi, sadece yüz yüze değil iletişim araçlarıyla da çocuğuna zaman ayırması ebeveyn tutarlığına örnektir. Bu durum, çocuğun boşanma sonrası kaygı ve belirsizlik duygusunu azaltır.
Çocuğunuzun yaşadığı bu süreçte duygularını ifade edebilmesine önem verin. Üzüntülü olan, ağlayan bir çocuğa “Ne ağlıyorsun; annen/baban bizi terk etti” gibi cümleler kurulmamalı. Kendisini ifade edemediğini düşünüyorsanız farklı ifade etme yöntemleri geliştirebilirsiniz. Resim yapılabilir, hikaye anlatımları yapılabilir. Konuştukça yaraları açılacağı için canı yanabilir ancak bir yarayı iyileştirmek içinde pansuman şarttır. Yani yarayı açmak, can yaksa da ona bakım yapmak iyileştirir. İnsanlar mutlaka ilişkide iyileşir. Bu yüzden özellikle çocukların kendilerini anlatmasına fırsat vermek çok kıymetli.
Çocukların kendilerini iyi hissetmesi aynı zamanda anne ve babalarının kendilerini nasıl hissettiğiyle de bağlantılıdır. Boşanma süreci anne-babaları da yoran, değersiz hissettiren, zaman zaman geren bir hâl alabilir. Dolayısıyla kendinizi nasıl hissettiğinizi göz ardı etmeyin.