19.09.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:
ALEYNA SEVİM-İSTANBUL
ALEYNA SEVİM/İSTANBUL- Türkiye’de sanayileşme, çarpık kentleşme, hızlı nüfus artışı aşırı kimyasal gübre kullanımı ve zirai mücadele ilaçları su kirliliğini oluşturan temel unsurlar olarak öne çıkarken Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın “Türkiye Çevre Sorunları Ve Öncelikleri Değerlendirme Raporu’na göre, su kirliliği dikkat çekici oranda arttı. Su kirliliği 2019’da 27 ilde birinci öncelikli çevre sorunu iken aradan geçen 3 yılda il sayısı 33’e çıktı. Su Politikaları Derneği Başkanı Dr. Dursun Yıldız, bakanlık raporunu Milliyet için yorumladı. Kirlenen su havzalarının aynı zamanda tarımsal üretim için de hayati derecede önemli olduğunu vurgulayan Yıldız, şunları dedi:
“Raporda, 66 İl Müdürlüğü kendi sınırları içerisindeki toplam 425 adet yer üstü suyu veya izleme noktası için muhtemel kirlenme nedenleri işaretlemiş. Rapora göre yerüstü sularını kirleten başlıca etkenler oransal olarak yüzde 86 evsel atık sular, yüzde 55 zirai ilaç-gübre kullanımı, yüzde 41 evsel katı atıklar ve yüzde 33 sanayi atık suları diye dağılıyor. Yeraltı sularının kirleten temel etkenler ise sırasıyla zirai ilaç-gübre kullanımı, evsel atık sular, hayvan yetiştiriciliği ve sanayi atık suları olarak belirlenmiş. Su kirliliğinin birinci öncelikli sorun olduğu illerin yer aldığı havzalar ise Meriç-Ergene, Marmara, Susurluk, Gediz, Kızılırmak-Yeşilırmak, Doğu Karadeniz, Çoruh ve Van Gölü.”
Nasıl önlem alınmalı?
Raporda tüm havzaların yarısının su kalitesinin yeterli olmadığının belirtildiğini aktaran Yıldız, alınması gereken önlemleri sıraladı: “Arıtılmadan alıcı ortamlara deşarj edilen evsel ve sanayi kaynaklı atık sular entegre çözümlerle kontrol altına alınmalı, teknolojileri kullanılarak çevreye zararsız hale getirilmeli. İlçe belediyelerinde yaygın olan atık su altyapısında finansman ve mevzuat sorunlarının önüne geçilmeli. Zirai ilaç ve gübrelerin doğru zaman ve miktarda kullanılması sağlanmalı, kullanılmış tarımsal ilaç ambalajlarının doğaya yayılması önlenmeli. Tarımda uygun sulama teknikleriyle ilaç ve gübrelerin drenaj sularıyla su kaynaklarına bulaşmasının önüne geçilmeli. Evsel katı atıkların düzensiz döküm sahalarına atılmasının önüne geçilerek, geri kazanım ve bertarafı sağlanmalı. Atıkların, mali kaynaklar sağlanarak, geri dönüşüm artırılmalı.”
İstanbul’un barajları kuraklığa koşuyor
Sıcak ve yağışsız günler İstanbul’a su sağlayan barajlardaki su seviyesinde düşüşü daha da derinleştirdi. İSKİ verilerine göre barajlardaki su seviyesi yüzde 25.28 oldu. Büyükçekmece, Kazandere ve Pabuçdere barajlarının yüzde 5’in altına düştüğü görüldü. İstanbul’daki barajların doluluk oranları ise şöyle:
“* Alibey Barajı yüzde 17.4
* Büyükçekmece Barajı yüzde 4.94
* Darlık Barajı yüzde 38.93
* Istrancalar Barajı yüzde 18.55
* Kazandere Barajı yüzde 4.7
* Elmalı Barajı yüzde 16.44
* Ömerli Barajı yüzde 55.15
* Pabuçdere Barajı yüzde 2.92
* Sazlıdere Barajı yüzde 10.11
* Terkos Barajı yüzde 12.61.”