03.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
0
PROF. İNALCIK, BARTHOLOMEOS'UN İDDİALARINI YANITLADI, YÖNETİCİLERİN DİKKATİNİ ÇEKTİ axgun032.jpg Patrikhanenin bir takım oldu bittilerle ekümeniklik iddiasını "fiilen gerçekleştirme yolunda olduğuna" dikkat çeken İnalcık, Milliyet'in sorularını şöyle yanıtladı: Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'in ziyaretinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ortodoks dünyasının iç işi" ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın "Tabu görmemek lazım" sözleriyle gündeme gelen Fener Rum Patrikhanesi'nin "ekümeniklik" statüsünün tanınması talebi konusunda tarihçi Prof. Halil İnalcık, "Onlar aralarında halledip gelse dahi biz Lozan'ı önlerine koymalıyız. Hükümetlerin görevi Lozan'daki statüyü deldirmemektir" dedi. 'Patrik bir memurdu' Patrik Bartholomeos'un "patrikhanenin Bizans döneminden beri kesintisiz devam ettiği ve Bizans döneminden gelen Ortodoks hakları üzerindeki evrensellik iddiasını hâlâ sürdürdüğü" iddiası tarihi verilere tamamıyla aykırıdır.Birincisi Osmanlı devrinde Patrikhane'nin sınırlar ötesindeki Ortodokslar üzerinde otoritesi yoktu. Balkanlar'da Sırp Patriği, Ohri'da başka patrik, Rusya'da bağımsız patrik vardı. İkincisi, Patrikhane Ortodoks dünyasını temsil eden makam değildi. Padişahın bir beratıyla tayin edilmiş bir din adamıydı ve devlet içinde memur durumundaydı. Sadece dini meselelerde, rahip atamala rı gibi gibi hususlarda otoritesi vardı. Rum halkı üzerinde idari, siyasi her türlü otorite Sultan'a aitti. Ekümeniklik iddialarını tarihsel olarak değerlendirir misiniz? Türk heyeti, patrikhanenin İstanbul'u terk etmesi için direndi, ancak kabul ettiremedi. Batı'nın ısrarıyla "İstanbul'daki Rumların dini işlerini temsil edecek bir dini otorite olarak kalması koşuluyla" patrikliğin kalmasına izin verildi. Metropolitler meclisinin seçtiği patriği İstanbul Valisi tasdik edecekti. Yani İstanbul'a mahsus bir müessesedir. Türkiye'nin kurucu anlaşması Lozan'daki statü nasıldı? Yunanlı uzmanların (Theodore Papadopoulos, "Orthodox Church and Civil Authority" ve Metropolit Konstantinides "The Ecumenical Patriarchate") yazılarında Patrikhane'nin bazı oldubittilerle Lozan'daki statüsünü nasıl değiştirdiği anlatılır. Türk hükümetlerinin de göz yumması sonucu Lozan'daki statüyü değiştirme yolunda şu oldubittileri gerçekleştirdiler: - Patriklerin Türk vatandaşı olma şartının, ABD vatandaşı Athenagoras'ın seçiminde aranmamasına DP hükümetince göz yumuldu. - Patriğin, siyasetçileri tebrik, ziyaret etme girişimlerine tavır konmadı. Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilişinde Patrik Bartholomeos'un tebriki ve görüşme girişiminde başarılı olması, bu oldu, bittilerin yerleşik hale geldiğini kanıtlıyor. - Türkiye'yi ziyaret eden yabancı liderlerin patriki ziyareti vazgeçilmez bir protokol haline döndü. - Patrik seçimini yapan metropolitlerin Türk vatandaşı olma zorunluluğu da ortadan kalktı. Dolayısıyla patrik bugün evrensel statüyü fiilen gerçekleştirme yolunda görünmekte. Ekümeniklik tezine uluslarası destek nereden geliyor? 'Lozan, Türkiye'nin temeli' Yunanlı konuk karşısında nezaketen diplomatik tavır takınıp talepleri somut söz yerine ileriye bıraktıklarını anlıyorum. Bu, kiliselerin kendi aralarındaki meseledir ama Türkiye açısından Patrikhane'nin statüsü Lozan'da belirlenmiştir. Aralarında halledip gelse dahi biz Lozan'ı önlerine koymak durumundayız. Lozan'da tespit edilen temel prensibe aykırı taleple gelirlerse tabii ki reddedilecektir. Başbakan Erdoğan'ın 'Hıristiyanların iç işi' değerlendirmesini nasıl yorumluyorsunuz? Türk hükümetleri Lozan'ın delinmesini amaçlayan her hareket karşısında olmalıdır. Patrik'in Yunan destekli iddialarını kabullenirsek Lozan delinmiş olur. Babacan da "Uzun vadede bunları tabu olarak görmemeliyiz" dedi? 'Hayallerinde İstanbul var' Yunanlılar, AB'nin de gücünü kullanarak İstanbul'da Ortodoks dünyasını temsil eden bir makam yaratmak istiyor. Patriklik ve Yunan hükümeti "Megali İdea"nın gerçekleşmesi için işbirliği yapıyor. 18. asırdan beri bütün Yunanlıların gönlünde yatan emel İstanbul'da Yunan hakimiyetini yeniden kurmak, Kıbrıs'ta, Pontus'ta Batı Anadolu'da Bizans'ı ihya etmektir. Her Yunan bu inançla yaşar. Yunanistan neden sahipleniyor bu meseleyi? Ekümeniklik kabul edilirse Türkiye'nin değil Yunanistan'ın gelecekteki planlarını en iyi temsil eden kişi olur. Türkiye'nin elçisi ise Kıbrıs ve Ege sorunlarında Yunanistan'a karşı neden Türkiye'ye destek olmuyor? Yunan makamları, patrikhane için "Türkiye'nin büyükelçisi" tanımını yapıyor?