09.04.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GENÇ GAZETE - Haber ve önerilerinizi gencgazete@milliyet.com.tr ve aguclu@milliyet.com.tr adreslerine bekliyoruz
ÜM dünyada eğitim anlayışı artık değişmeye başladı. Öğrencilerin tam anlamıyla bir dünya vatandaşı olarak yetişmesi ve yaratıcı özelliklerinin desteklenmesi eğitim sistemlerinde öne çıkıyor. İşte bu noktada Doğa Koleji ve Eğitimde Değişim Hareketi, ezberci anlayışı değiştirmek ve eğitimde yenilikçi yaklaşımları yaygınlaştırmak hedefiyle “5. Yeni Nesil Eğitim Konferansı” düzenledi. 2010’dan bu yana “Yeni Nesil Eğitim” anlayışını geliştirmek ve yaygınlaştırmak amacıyla başlatılan konferans, eğitimde ezbere, kalıplara ve geleneksel metotlara bağlı kalmadan, hayal gücünü sınırsızca kullanan tüm öğretmenlerin katılımına açıktı.
‘Projeler yarıştı’
Platform ve konferans kapsamında öğretmenler ve eğitim uzmanları, kalıplara ve geleneksel eğitim ortamlarına bağlı kalmadan, hayallerini sınırlandırmadan hazırladıkları projeleri paylaşabilme ve kendilerini ifade edebilme şansı yakaladılar. Ben de platformu takip ettim ve öne çıkan başlıkları sizler için derledim:
Konferansın açılış konuşmasını Eğitimde Değişim Hareketi Proje Yöneticisi Adem Durmuş yaptı. Ezberci eğitimi sonlandırabilmek adına 6 yıl önce “Bir mum ışığını başka bir mumla paylaştığında kendi ışığından bir şey kaybetmez, aksine daha aydınlık bir ortam oluşturur” düşüncesiyle başladıkları yolculukta binlerce öğretmene ulaştıklarını söyledi. Hareket’in paylaşma, eğitimde güzel, iyi ve pedagojik uygulamaları yaygınlaştırma, öğrencilere daha nitelikli eğitim verme felsefesi üzerine kurulduğunu kaydeden Durmuş, “Bizler daha iyiye ulaşmak için bu yıl konferanslarımızda eğitimde teknoloji kullanımını ele aldık” dedi.
‘Geleceği yetiştiriyoruz’
Konferansta konuşan Doğa Koleji Genel Müdürü Bünyamin Çelikten ise değişen dünyada eğitimin değişmemesinin mümkün olmadığını dile getirerek, yatırım yapılan sektörler arasında eğitimin olmadığını kaydetti. Teknolojilerin savaş, oyun, uzay, eğlence ve sinema için geliştirildiğini vurgulayan Çelikten, “Bizler de bu geliştirilen sistemleri nasıl uygularız diye kafa yoruyoruz. Hâlbuki dünyada en önemli şey insan kaynakları. Bizler geleceği yetiştiriyoruz. 20 yıl sonra geleceğin liderleri bu çoklukların arasından çıkacak. Eğitime en önemli çabayı harcayan değerli öğretmenlerimiz. ‘Öğretmen kutsaldır’ sözünü yalnızca bir metafor olarak kullanmak istemiyoruz. İşte bu yüzden Eğitimde Değişim Hareketi’ni düzenliyoruz. Bundan sonraki yolculuğumuz kalite yolculuğu olacak. Tüm yatırımlarımızı eğitim için yapacağız. Çünkü öncü olmak istiyoruz” diye konuştu.
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi İsmail Hakkı Polat ise “Teknoloji ve eğitimi birleştirmenin dinamiklerini ortaya çıkarmak ve öğrenmek için bu konferans benzersiz imkanlar sundu bize” dedi.
( DERİN AKYEL - Acarkent Doğa Koleji )
Okuma yazma ve okuryazar olma arasındaki farklar
Okuma yazma ve okuryazar olmak aynı şey mi? Farkları neler? Öğretmenlerimin de yardımıyla hazırladığım soruları, Doğa Koleji Yakacık Kampüsü Sınıf Öğretmenimiz Nilay Yüncü’ye sordum.
Öncelikle okuma yazma ve okuryazar olmak arasındaki farkı anlatır mısınız?
Okuryazar olabilmek için dile ait kavramlara hakim olmak ve bu kavramlarla düşünebilmek, düşünceleri ifade edebilmek önemli. Gelişen çağda okuma yazma ve okuryazar olma kavramları arasındaki fark gün geçtikçe büyümekte. Okuma yazma bir kodu çözme süreci, okuryazarlık bir anlamlandırma süreci olarak tanımlanabilir. Süreçlere baktığımız zaman okuryazar olmayan bir bireyin kendisini ve çevresini doğru bir şekilde anlaması ve anladıklarını ifade etmesi zor olacaktır.
Okuryazar olmak için nasıl bir yöntem izlenmeli?
Okulumuzda, okuma kültürü oluşturma çalışmalarını anaokulu kademesinde başlatıyoruz. 1. sınıfta okuma yazma süreci tamamlanana dek öğrencilerimiz, her yeni güne, öğretmenlerinin okudukları bir masal ya da hikaye ile başlıyorlar. Sonra, öğrencilerimiz kendi hikaye kitaplarını okumaya başlıyorlar. Kitap okurken olayları dramatize ediyor, kitapta geçen kavramları tartışıyor, hikayeleri içerik ve olay örgüsü açısından analiz ediyorlar. Böylece, okuma yazma kültürünün oluşması yanında, okuryazarlık becerilerini de geliştirebiliyorlar. Analiz çalışmalarında hikaye görselleri incelenirken görsel okuryazarlık, içerik incelenirken Türkçe okuryazarlık becerilerini geliştiriyorlar. Ayrıca hikaye temalarına göre medya, bilgisayar, teknoloji, kültür okuryazarlığı gibi farklı okuryazarlık alanlarıyla tanışıyor ve bu alanları deneyimleme imkânı buluyorlar.
Analiz çalışmaları ilkokulda da devam ediyor mu?
İlkokulda temel derslerin her birinde okuryazar olmalarını hedefleyerek ders içeriklerimizi bu doğrultuda zenginleştiriyoruz. Dünyada OECD ülkelerinde uygulanan ve okuryazarlık becerilerini geliştirmeyi hedefleyen PISA sınavlarından referans alarak uyguladığımız Doğa Schools Student Assessment (DOSA) ile öğrencilerimizin her alanda okuryazar olmasını destekliyoruz. Kavramlarla düşünebilmeyi öğrenen ve öğrendiklerini deneyimleyen öğrenciler, kendi okuma kültürlerini oluşturarak ilgi alanlarını keşfediyorlar. Böylece çıktıkları yaşam boyu öğrenme yolcuğunda, karşılaştıkları süreçlerde oluşturdukları düşünme sistemleriyle farklı çözüm yolları arayan ve sonuç odaklı yaklaşan bireyler haline geliyorlar.
( AYŞE CEREN KAYMAK - Yakacık Doğa Koleji 3. sınıf )
Doğal bulaşık deterjanı yaptık
Bu hafta Ekoloji dersinde “Doğal bulaşık deterjanı yapımı”nı ele aldık. İçerisinde hiçbir kimyasal kullanmayarak yaptığımız doğal bulaşık deterjanlarımızla doğaya ve insan sağlığına katkıda bulunduk.
Malzemelerimiz, katkısız zeytinyağı sabunu, boraks, sıcak su, karbonat, portakal kabuğu yağı ve okaliptus yağıydı. Bir çoğunun ismini ilk defa duymuştum. Anneannelerimiz babaannelerimiz eskiden ev temizliğinde tüm işlerini arapsabunu, boraks, karbonat gibi maddeleri kullanırlarmış. Şimdilerde pratik olduğu için yerini kimyasallar almış. Mesela boraks; bakterilere karşı kullanılan doğal bir mineralmiş, karbonatın, bakterileri öldürücü bir etkisi varmış. Dişlerimizi fırçalarken diş macunu yerine karbonat kullanarak diş sağlığımızı sağlayabilirmişiz. Ayrıca boğaz sağlığı ve vücudumuzdaki asit-baz dengesini sağlamak içinde karbonat çok yararlıymış. Yavaş yavaş doğal deterjanımızı hazırlamaya başladık. Elimizdeki malzemeleri öğretmenimizin belirttiği ölçülerle karıştırdık.
Bu esnada hem oran-orantı, hem de karışım problemleriyle ilgili birkaç ip ucu öğrendik. Dersin sonunda hazırladığımız sıvı deterjanımızı cam kaplara koyarak evlerimize götürdük. Öğretmenim, içerisinde kimyasal olmayan maddelerin daha az köpürdüğünü ama bunun temizlemiyor anlamına gelmediğini söyledi.
İlk uygulamamda gerçekten de köpürmediğini fark ettim. Ama temizlik konusunda çok etkiliydi.
(SAHRA ÜNER - Çamlıca Doğa Koleji 3. sınıf)
Antalya Doğa Koleji öğrencilerinin TÜBİTAK başarısı
TÜBİTAK tarafından bu yıl 46.’sı düzenlenen Ortaöğretim Öğrencileri Araştırma Projeleri Bölge Yarışmaları sonuçlandı. 12 bölgede yapılan yarışmaların Konya Bölgesi finalinde Özel Antalya Doğa Fen Lisesi 11. sınıf öğrencileri Tuğçe Ünal ve Sude İpek Gözeten Biyoloji dalında birinci oldular. “Zebra Çiklitlerinde Farklı İçerikli Yemlerle Beslenmenin Yavru Büyümesine Etkileri” isimli projeyle birinci olan ekip Türkiye Finaline katılmaya hak kazandı. Ünal ve Gözeten’in finale kalan projesi şöyle:
Protein ana besin
Balık kasının kuru ağırlığının yaklaşık yüzde 70’i proteindir. Bakım ve büyüme için hayat boyunca proteinin sürekli tedarik edilmesi gerekir. Bu çalışmada, zenginleştirilmiş ve zenginleştirilmemiş canlı yemlerin zebra çiklit pire larvalarının; protein hammadde içerikleri ve rasyonları farklı yemlerinde yavru zebra çiklitlerin büyüme ve gelişmesine olan etkileri araştırıldı.
Denemede canlı yem olarak Artemia salina ve kuru yem olarak üç farklı karma yem kullanıldı. Yemlerde protein hammaddesi olarak da balık unu ve soya unu belli oranlarda ilave edilerek deneme yemleri oluşturuldu. Akuakültür uygulamalarında ekonomik üretimin yapılabilmesi için ucuz hammaddelerle hazırlanan verimli yemlerin kullanılması bir gereklilikti. Bu nedenle, üretimi yapılacak türlerin çeşitli protein kaynaklarından yararlanma derecelerinin belirlenmesi konusundaki denemeler büyük önem taşımakta. Bu çalışmalar, değerli olan balık unu yerine geçebilecek protein kaynaklarının araştırılmasını teşvik etmekte. Zebra çiklit yavruları protein kaynakları farklı olan yemlerle 10 hafta beslendi ve incelemelerde en iyi gelişmenin gözlendiği grubun balık unuyla beslenen çiklitler olduğu saptandı. Eşit oranda balık unu ve soya unu içeren yemlerin kullanıldığı balıklardaki gelişmenin yalnızca soya unu kullanılana oranla daha fazla olduğu ortaya kondu.
Down Sendromu için farkındalık yarattık
Birleşmiş Milletler 21 Mart tarihini ‘Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’ olarak tanıdı. Bu kapsamda Down sendromuna farkındalık yaratmak amacıyla dünya genelinde 21 Mart haftasında çok sayıda etkinlik düzenlendi.
Bizler de bu önemli gün ve haftada kardeşlerimizi yalnız bırakmadık ve farkındalık yaratmak için çabaladık. Okulumuz, Türkiye Down Sendromlu Çocuklar Derneği ve Deichmann mağazası işbirliğiyle anlamlı bir projeye imza attık.
Levent Özdilek AVM’deki Deichmann mağazasında İtalya ile skype bağlantısı kurarak eş zamanlı gerçekleştirdiğimiz projede ortaokul meclis öğrencileri ve down sendromlu kardeşlerimizle birlikte satış yaptık. Keyifli geçen günün ardından mağazanın günlük cirosu Down Sendromlular Derneği’ne bağışlandı.