30.03.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÇİĞDEM YILMAZ İstanbul
ÇİĞDEM YILMAZ İstanbul
Alo 170 istatistikleri, kamu sektöründe mobbinge en fazla maruz kalanların Milli Eğitim Bakanlığı çalışanları olduğunu gösteriyor. Özellikle sözleşmeli öğretmenler, okul idarecileri ve meslektaşları tarafından çok sık mobbinge uğradıklarını söylüyor.
İddiaya göre eğitim kurumlarında, kadro durumundan üye olduğu sendikaya kadar birçok konu bahane edilerek öğretmenler, okul idaresi tarafından sistematik bir şekilde mobbinge maruz bırakılıyor. Yıllardır atanmayı bekleyen ancak sözleşmeli ya da ücretli öğretmenlik yapmak zorunda kalan bazı öğretmenler ise, idareciden çaycıya kadar herkesin zamanla kendilerine karşı tavırlarının değişmesinden yakınıyor. Sistematik mobbing nedeniyle intiharların yaşandığı öne sürülen eğitim camiasında karşı karşıya kalınan sıkıntıları öğretmenlerin tanıklığından aktarıyoruz.
‘Duvarı tekmeliyor’
30 yıllık tarih öğretmeni olan Ö.T. : “8 yıl öğretmenlik yaptığım okulda, müdür yardımcısı, müdür ve bazı erkekler tarafından uzun süre sistematik mobbinge uğradım. Müdür yardımcı Eğitim-SEN’li olmamdan dolayı kafayı bana takmıştı. Okulda gezi düzenlediğimde öğrencilerime dönüp, ‘Bırakın şu teröristi’ diyordu. Okulda bir etkinlik yaptığımda sürekli, derse girmemek için böyle etkinlikler yaptığımı söylüyordu. Koridorda beni gördüğünde sağı yolu tekmeliyordu. Hasta olduğumda raporu eşim idare götürmüştü ona da, ‘Karına neden sahip çıkmıyorsun’ gibi laflar etmişler. Tüm bunları benim dışımda başka bir kadın arkadaşıma daha yapıyorlardı. Bir gün bu kadın arkadaşıma, başka bir öğretmen ağza alınmayacak şeyler söyleyince kavga çıktı ve okulda soruşturma başlatıldı. Ankara’dan müfettiş geldi 3 ay boyunca okulda müfettişler vardı. Tüm öğretmenler farklı okullara gönderildi. Sadece mobbingi başlatan müdür yardımcı okulda kaldı. Bu arada biz mobbing nedeniyle adli ve idari dava açtık. O dava, hakaret davasına dönüştü. Yargılama 5 yıl sürdü ve beraat ettiler. Yargılamanın uzun sürmesi üzerine ben ve arkadaşım devlete dava açtık ve dün ikimiz de 15 bin TL tazminat kazandık.”
‘Kadrolu musunuz sözleşmeli mi?’
Bitlis’te sözleşmeli edebiyat öğretmeni M.K.: “Bir okulda kadrolu değilseniz, idareciden, öğretmene, çay yapan personele kadar hepsinin size yaklaşımı farklı oluyor. Okul müdürü ‘Siz zaten sözleşmelisiniz, meslek hayatınız bizim iki dudağımız arasında’ diyerek mobbing uyguluyor. Kendi yapmaları gereken şeyleri sözleşmeli öğretmenlere yaptırıyorlar. Yapılmaması durumunda da tehdit ile karşı karşıya kalıyoruz. Öğretmenler odasına ilk girdiğinizde size, ‘Kadrolu musunuz sözleşmeli mi?’ diye soruyorlar. Yaptığımız iş aynı. Bize öteki muamelesi yapıyor.”
Sendika tavrı
Mardin’de öğretmenlik yapan D.K.: “Bulunduğum okuldaki iradeciler ve büyük bir çoğunluğu Eğitim Bir-Sen’liydi. Okula ilk gittiğimde benim de bu sendikaya üye olmamı söylediler. Ancak ben istemedim. Bunun üzerine tavırlarının değiştiğini fark ettim. Aynı branşta olan Eğitim Birsen’li öğretmen haftada 2 gün okula gelmiyordu çünkü ders programı buna göre ayarlanmıştı. Benim ders programım ise haftada 5 gündü ve cuma öğleden sonraya tek ders koymuşlardı. Yarım saatlik ders için Cuma günümü bilinçli doldurdular.”
‘Zorla imza’
İstanbul’da bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde öğretmenlik yapan A.K.: “Kurum yöneticileri tarafından ailelere yalan söylememiz söyleniyor. Başarısız öğrenciye başarılı demek zorunda bırakılıyor. Bunun yanlış olduğunu dile getirdiğimizde de işimizle tehdit ediliyoruz. Zorla yaptırılan şeylerden biri de, öğrenci gelmediği gün sanki kurumda ve dersteymiş gibi imza atmamız. Bunun sebebi de, kuruma öğrenci için devletten ödenek alınması. Bununla da kalmıyorlar, öğretmenlerin yerine de imza atıyorlar.
‘Mobbing suçtur’
Eğitim İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım: “Eğitimin kronikleşmiş sorunlarına eğilmeyip çoğunlukla makyaj niteliğinde düzenlemeler yapan MEB, öğretmenlerin ana sorunlarına ve onların çözümlerine odaklanmak yerine, etrafından dolanmaya devam ediyor. Öğretmeni itibarsızlaştıran, toplumdaki yerini, okuldaki işlevini her fırsatta küçültmeye çalışan politikalar, öğretmene şiddet ve mobbing vakalarının temelidir. Şiddet olaylarının faillerinin ceza almaması dolaylı teşvik niteliğinde oluşturuyor. Ücretli, sözleşmeli, kadrolu diye ayrı ayrı kategorilere ayrılarak sömürülen öğretmenler, çoğunluğu hiçbir liyakat kriterini karşılamadığı halde okul yöneticisi yapılan insanların sözlü ve psikolojik şiddetine yani mobbinge maruz kalıyor. Mobbing nedeniyle çok yakın bir zamanda gencecik bir meslektaşımızı canından oldu. Şimdi ise uzaktan eğitim, öğretmenler için adı konulmamış bir mobbing olarak sürdürüyor.”
Yarın: Akademide mobbing