22.01.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ceyda Ulukaya - İklim değişikliği artık bu yaşamı tehdit ediyor. Grönlend (Danimarka), Alaska (ABD), Çukotka (Rusya) ve Kanada’ya yayılan 180 bini aşkın nüfusuyla Kuzey Kutbu’nun yerlisi Inuit halkının tam da bu yüzden uluslararası toplumdan beklentileri var. Kanada’da yaşayan Inuit topluluğunu temsil eden ICC Başkanı Lisa Qiluqqi Koperqualuk’tan dinliyoruz.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli için İstanbul’dasınız. Gündeminizde neler var?
Buradaki rolüm, Inuit halkını temsil etmek çünkü bizler Kuzey Kutbu’nda 4 farklı ülkede yaşıyoruz ve kültürümüz tamamen buz ve kar kültürüne dayanıyor. Kuzey Kutbu’nda olan sadece Kuzey Kutbu’nda kalmıyor, dünyanın geri kalanını da etkiliyor. Bu yüzden, kendi bilgimiz olan yerli bilginin de iklim değişikliği politikalarına dahil edilmesini istiyoruz.
İklim değişikliği kutuptaki yaşamı nasıl etkiliyor?
Normalde buz oluşumunu ekimde görmeye başlarız, kasımda buz çok sağlam hale gelir, üzerinde güvenli seyahat edersiniz. Ekim ayında Kanada’da Nunavik yani anavatan dediğimiz Quebec’in kuzey bölgesine gittiğimde hiç buz oluşmadığını gördüm. Inuitler için buzda avlanmak önemli bir geçim kaynağı. Buz yoksa sadece su var. Günler kısa karanlıkta seyahat etmek zor ve tehlikeli. Grönland’daki bazı topluluklar avlanmaya çıkamadılar.
Turizmin Kuzey Kutbu’na nasıl bir etkisi oluyor?
Üzerinde çalıştığım konulardan biri Kuzey Kutbu sularında gemiciliğin artması. Turizmden ziyade bölgede madenlere yönelik ilgi artıyor. Grönlend’de petrol de var. Anavatanımızdaki madenlerin yanı sıra açık denizde de madencilik yapan uluslararası şirketler var. Inuit halkı madenciliğe karşı değil ancak kaynaklara etki ve
fayda açısından bakmak durumundayız. Deniz taşımacılığının artması kirliliği de beraberinde getiriyor. Gürültü kirliliği deniz memelilerini rahatsız ediyor.
Türkiye’yle ilişkileriniz nasıl?
Türkiye ile ilişkimiz muhtemelen devam edecek ve çok daha uzun vadeli bir ilişki olacak. Türkiye’nin kutup araştırmalarını desteklemek üzere Türkiye’nin çalışmalarımızı desteklediğini görmek isterim.”
Tarımsal kuraklık uyarısı
İklim değişikliği Türkiye’de de doğal dengeyi bozuyor. Bu ay Türkiye’nin batısında birçok badem ağacı çiçek açarken, tarımsal kuraklık gıda güvenliğini de tehdit eder hale geldi. CNN TÜRK Meteoroloji Danışmanı Prof. Dr. Orhan Şen, geçen yılın kurak bir yıl olduğunu belirterek şunları dedi: “Tarımda iki önemli unsur var; biri toprak nemi, diğeri derece-gün sayısı dediğimiz tohumun gelişim sürecinde ortalama sıcaklık derecesini muhafaza edebilmesi. Buğday için 30 gün toprağın
10 derecede kalması gerekir. Bu olmadığında ürün gelişemez, 5 ürün yerine 3 ürün alırsınız. 2021-22’de derece-gün sayısı tutturulamadı, tarımsal üretim kapasitesi düştü. Anadolu’da barajlardaki su seviyesi düştü, sulamada problem yaşandı. Ürün daha da azaldı. Suyu ve yağış azsa damlama sulama gibi teknikler geliştirmeliyiz. Türkiye bu sistemlere geçmedi, acilen çözüm bulmamız gerekiyor.
■ Tarım Bakanlığı’nın mücadele stratejisi
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve 2023-2027 dönemine yönelik Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı’nda, kuraklık risk tahminine dayalı kriz yönetimi, sürdürülebilir su arzının sağlanması, tarımsal su talebinin etkin yönetimi ve destekleyici AR-GE çalışmalarının yapılması gibi önlemler yer alıyor.