17.10.2023 - 11:39 | Son Güncellenme:
Doğa Başak ÖZTÜRK-Muhammet BAYRAM/ANKARA (DHA)
Başkanlığını Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı Şeref Malkoç'un yaptığı İİTOB, tüm dünya ombudsmanları ve insan hakları savunucularına, İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri operasyonunda yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin bildiri gönderdi.
Bildiride, "Hiçbir savaş sonsuza kadar sürmez ve hiçbir savaşın gerçek kazananı yoktur. İnsanlık için esas olan huzur, refah ve barıştır. Sebep ne olursa olsun hiçbir grup veya halk toplu halde cezalandırılamaz. Savaşların bile bir ahlakı, hukuku vardır. Uluslararası hukukta bu amaçla savaş suçları düzenlenmektedir" denildi.
'BARIŞ İÇİN İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM TEK ÇARE'
Bildiride sivil ölümlere dikkat çekilerek, "21'inci yüzyılda; kadın, çocuk, yaşlı, engelli demeden tüm sivillerin elektriğini kesmek, gıda, su ve yakıt erişimini engellemek insanlık suçudur. Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Avrupa Birliği’nin bu suçu desteklemesi ve adeta teşvik etmesi kabul edilemez bir durumdur ve şüphesiz ki tarihe en büyük insanlık ayıplarından biri olarak geçecektir. Barışın temin edilebilmesi için ise İsrail'in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararlarına riayet etmesi, uluslararası hukuk çerçevesinde haksız yere işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerekmektedir. Barış için iki devletli çözüm tek çaredir ve 1967 yılındaki sınırlarda olduğu gibi başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
'HAREKETE GEÇİN' ÇAĞRISI
Tüm insan hakları kurumları ve savunucuları, bölgedeki insan hakları ihlallerine karşı harekete geçmeye davet edilerek, "Uluslararası insancıl hukuka uyulması, daha fazla sivil kaybının önüne geçilmesi, insanların temel ihtiyaçlarına erişimlerinin sağlanması, bir an önce barış ortamının temin edilmesi ve bu süreçte uluslararası insani yardımın bölgeye ulaştırılması elzemdir. Bunlar için kaybedilecek vakit yoktur" denildi.
'SAVAŞIN DA HUKUKU, AHLAKI VAR'
DHA'ya konuşan Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) ve İİTOB Başkanı Şeref Malkoç, Türkiye Ombudsmanlığı olarak bir insan hakları kurumu olduklarını belirterek, 7 Ekim'den bu yana İsrail ve Filistin arasındaki savaşın devam ettiğini hatırlattı. Malkoç, "10 günde 10 bin bombayı bir avuç sayılabilecek bir kara parçasında, 2,5 milyon insanın üzerine bıraktılar. Okullar, mabetler, hastaneler, sivil yerleşim yerleri ayırt etmeksizin bombalanıyor. Televizyonda bu görüntüleri izlerken vicdanımız daralıyor. Masum bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar hepsi ayırt etmeksizin katlediliyor. Savaş istenmeyen bir şey; ama dünya tarihi boyunca olmuş. Ama savaşın da hukuku var, savaşın da bir ahlakı var. Burada olması gereken şey; dünyada vicdan sahibi, ahlak sahibi, insan haklarına, uluslararası hukuka değer veren insanların, kurum ve kuruluşların harekete geçmesi" diye konuştu.
'FOSFOR BOMBASININ GEREKÇESİ Mİ OLUR'
16 Eylül 1982'de İsrail yanlısı aşırı sağcı milislerin Batı Beyrut'ta Sabra ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basarak, çocuklar dahil yüzlerce kişiyi öldürdüğünü hatırlatan Malkoç, "Bunları unuttuk mu? Bunlar genellikle siyasilerin konularıdır; ama bunu da unutmamak gerekir. 1948'den sonra yaşananları unuttuk mu? İşin siyasi yönünü siyasilere bırakıyorum; ama fosfor bombası kullanmanın hiçbir gerekçesi olamaz. 750 çocuk katledilmiş, bunun gerekçesi mi olur? Hamas yokken de bu katliamlar vardı. Bu işin hiçbir bahanesi olamaz. Fosfor bombası, kullanmanın ahlakı ve hukuku olamaz. Çocukları katletmenin hiçbir gerekçesi ve bahanesi olamaz. Olaylara böyle yaklaşanlar, insan hakları açısından yaklaşmıyor, uluslararası hukuk açısından yaklaşmıyor. İsrail, Hamas ile savaşacaksa savaşsın; sıradan, milyonlarca insanı, hastaneleri bombalamak ne demek? Çocukları katletmek ne demek? Fosfor bombası kullanmak ne demek? Bunun bahanesi mi olur" diye konuştu.
'VİCDAN SAHİBİ İNSANLARI HAREKETE GEÇİRMEYE ÇALIŞTIK'
İİTOB olarak Ukrayna-Rusya savaşında da benzer bir bildirinin gönderildiğini söyleyen Malkoç, "Savaş insanları yorar, insanlığın geleceğini karartır. Bir an önce ateşkesin sağlanması ve barışın temin edilmesi için yapabileceğimiz çalışmayı herkesin yapması temennisinde bulunduk. Savaş keşke devam etmese ama ediyor; en azından uluslararası hukuka, savaş hukukuna göre savaş ahlakına göre bunlar sürdürülsün. İnsan hakları ihlalleri konusunda titiz davranılsın. Dünyadaki vicdan sahibi bütün insanları harekete geçirmek için böyle bir çalışma yaptık. Umut ediyorum ki faydası olur. Filistin'de yaşanan olaylar insanlığın ayıbıdır, insanlığın yüz karasıdır. Her ülkede insan haklarını savunan, vicdan sahibi olan, uluslararası hukuka saygılı olan insanlar var. Her ülkedeki bu insanların harekete geçirilmesi için elimizden gelen çabayı gösterdik. Umut ediyoruz ki adil bir barış sağlanır. BM'nin kararları çerçevesinde iki devletli çözüm bulunur, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen bir Filistin devleti kurulur" değerlendirmesinde bulundu.