7 Ekim’de Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’nden İsrail’e yönelik “Aksa Tufanı Operasyonu” ile başlayan İsrail-Filistin çatışması daha da alevlendi.
Kuşatma altındaki Gazze'de siviller ise İsrail'in bombardımanından kaçmak için yollara düştü.
GAZZE SINIRINDA HAREKETLİLİK
Öte yandan İsrail, Gazze sınırına mühimmat ve silah yığmaya da devam ediyor.
İSRAİL SALDIRILARINDA 22 REHİNE HAYATINI KAYBETTİ
Ellerinde 200 ile 250 arasında esir olduğunu duyuran Kassam Tugayları'nın sözcüsü Ebu Ubeida yaptığı açıklamada, 'İsrail bombardımanında şu ana kadar 22 rehine hayatını kaybetti' ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'DEN DİPLOMASİ TRAFİĞİ
9 Ekim’den bu yana diplomasi trafiğini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanlığı ve MİT de arabuluculuk için devreye girdi.
BM GENEL SEKRETERİ: UÇURUMUN EŞİĞİNDEYİZ
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres yaptığı açıklamada, “Orta Doğu’da uçurumun eşiğindeyiz” diyerek, İsrail’e işgal altındaki Gazze’ye insani yardım erişimi sağlaması, Hamas’a da rehineleri serbest bırakması çağrısı yaptı.
400 BİNDEN FAZLA İNSAN SIĞINDI
BM tarafından yapılan açıklamada 400 binden fazla insanın Gazze Şeridi'ndeki BM okulları ve binalarına sığındığı kaydedildi. Açıklamada 'Yaşlılar, çocuklar, hamile kadınlar ve engelli insanlar temel insanlık onurlarından mahrum bırakılıyor. Bu tam bir rezalet' ifadeleri kullanıldı.
RUSYA'DAN ABD YORUMU: HERKES BU PİSLİĞİ TEMİZLEYECEK
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova ise ABD’nin Orta Doğu politikasını eleştirerek, “Beyaz Saray, ABD'nin 'çatışmaya katılmak için' askeri güçleri İsrail'e göndermek için niyetleri veya planları olmadığını söyledi. Deyim yerindeyse yapabileceklerini zaten yaptılar ve şimdi her zaman olduğu gibi herkes bu pisliği temizleyecek dedi.
NETANYAHU'DAN HİZBULLAH VE İRAN'A SERT UYARI
Dünyayı Hamas'ı yenmek için birleşmeye çağıran Netanyahu, Lübnan'daki Hizbullah’a ve İran'a sert uyarıda bulunarak, "Bizi denemeyin, büyük zarar görürsünüz” dedi.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Uğur Yasin Asal, milliyet.com.tr'den Sercan Dinç'e dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.
Savaşın ilk etapta dünya geneline yayılması olası gözükmüyor. Ancak bölgeye yayılması oldukça muhtemel. Burada İran, Suriye ve Lübnan'ın atacağı adımlar ve tutumlar belirleyici olacak.
İsrail, Gazze'de çok açık bir şekilde savaş suçu işliyor. Bunlar özellikle orantısız güç kullanımından tutun, kullanılan mühimmatın içeriğine kadar ve sivillere burada çok fazla dikkat edilmeden bizzat yaşam alanları içerisine yapılan harekatlar bunun bir göstergesi.
Sivillerin nasıl çıkarılacağı ile ilgili bir insani koridor oluşturulmuş değil. Bu da maalesef burada insani dramları artıran unsurların başında geliyor.
İsrail, Gazze'yi haritadan silmekten öte Gazze'yi tamamen kendine bağlayacak, orta ve uzun vadede özellikle burada ortaya çıkan, Gazze'den sürekli tehdit algısını ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Kara harekatında İsrail'i çok kolay şeyler beklemiyor. Çünkü Gazze'nin kendi içerisinde altında da bir Gazze var. Tüneller tümüyle Gazze'yi kaplamış durumda ve özellikle Kassam Tugayları'nın çok uzun zamandır böyle bir hazırlık yaptığını biliyoruz.
ABD'nin bölgeye savaş gemisi göndermesi İsrail'in güvenliğinin bizzat sağlayıcısı olduğu, İsrail'in bir tehlikeye uğradığı zaman özellikle yukarıda saydığım ülkelerden bahsediyorum; Böyle bir noktada doğrudan karşılık vereceği ve koruma altına alacağı anlamına geliyor. Bir diğer özellik de savaş farklı bir noktaya evrilirse 'Ben, ABD olarak burada İsrail'in açık bir şekilde yanındayım' anlamına geliyor.
Türkiye sadece bu konuda değil özellikle son jeopolitik krizlerde tam olarak da kendi üzerine düşen rolü oynuyor. Dengeleyen, düzenleyen ve arabuluculuğu kolaylaştırıcı bir rol. Türk dış politikası son yıllarda ve öncesinden gelen önemli bir tecrübesi. Bunu da bu krizde sürdürdüğünü ve yansıttığını görüyoruz.
Netanyahu'nun açıklamalarını sadece dış kamuoyuna değil özellikle içeride İsrail siyasetini güçlendirme, konsolite etme ve muhalefet üzerinde etki etme amacını da ortaya koyabiliriz. Çünkü İsrail'de özellikle son 4 yıldır kurulamayan bu koalisyon hükümetleri, istikrara kavuşamayan yapılar Netanyahu'nun da eleştirilere uğramasına neden oluyordu. Dolayısıyla bu sert söylemlerin altında hem dış siyasette İsrail imajının korunması ve güçlendirilmesi hem de iç siyasette yeniden güçlenen ve yeni İsrail mesajı içeriyor.
Guterres'in açıklamalarını da BM'nin burada ortaya çıkan tehdidi ne kadar yüksekten algıladığı olarak yorumlamak lazım ki bu önemli. Dünya barışını ve barışı sürdürecek misyonlara sahip BM dahi burada böyle bir riskten bahsediyorsa bu gerçekten dünyanın karşı karşıya kaldığı riski öne çıkarıyor. Ancak bir o kadar da bunun çözümünde BM'nin artırması gereken rolü de ortaya koyuyor. Dolayısıyla bu açıklamalardan ziyade BM'yi daha etkin bir şekliyle burada kolaylaştırıcı ve çözümün diplomasinin, barışın konuşulabilmesi için öncü olması gerektiğine inanıyorum.