GündemDink davası, üzüm salkımının sapı gibi

Dink davası, üzüm salkımının sapı gibi

11.11.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 35 kişinin yargılandığı Hrant Dink davasının dünkü duruşmasında çapraz sorgusu yapılan Sabri Uzun, ‘Bu davanın altına diğerlerini de ekleyeceklerdi’ dedi

Dink davası, üzüm salkımının sapı gibi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşkun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ile Yargıtay’ın bozduğu ana davanın 8 sanığının da aralarında bulunduğu 35 kişinin yargılandığı davaya dün devam edildi. Duruşmada çapraz sorgusu yapılan eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, “Cemaat, Rahip Santoro cinayeti, Malatya Zirve Yayınevi cinayeti ve Dink cinayeti ile batı ülkelerinin kamu vicdanlarını da yanına çekti. Bu cinayetlerin arkasında Kemalist ve milliyetçi yapı olduğu intibası için çalıştı. Dink cinayeti davası, üzüm salkımın sapı gibidir. Bu davanın altına diğerlerini de ekleyeceklerdi” dedi.
Çapraz sorgusu yapılan Sabri Uzun, davanın sanıklarından İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Coşkun Çakar’ın, cemaatin emniyet imamı olarak öğrendiği “Kozanlı Ömer” lakaplı Osman Hilmi Özdil ile irtibatı olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
“Çakar, cemaatin emniyet istihbarattaki şurasının başındaki kişidir. Hilmi Özdil’in kayınbiraderi de vali İbrahim Özçimen’dir. Çakar’ın kayınbiraderi de eksi emniyet müdürü Ramazan Emekli’dir. Emekli, Gezi olaylarında zabıtalara çadırı yakma talimatı verdiği gerekçesiyle yargılanmaktadır. Bununla ilgili bir yetkili müdür beni çağırarak, Gezi olaylarını sordu. ‘Gezi, cemaatin bir kumpasıdır, beyefendiyi yanıltmayın’ dedim. O da bana ‘Bir şey bilmiyorsun’ cevabını verdi.”
‘Şemayı Güven getirdi’
“Ergenekon şemasını kimin getirdiği ve Ergenekon benzeri davaların altyapısının C5 bürosunda oluşturulduğu” iddiasına yönelik soru üzerine Sabri Uzun şunları söyledi:
“Bu şemayı (dönemin İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı) Recep Güven getirdi. Cemaatten olacağını tahmin etmemiştim. Coşkun Çakar, Güven’in evinde yapılan toplantıda Ahmet İlhan Güler’e, ‘İstanbul’u terk et’ diyen kişidir. İstihbarat Dairesi İmamların Şurası’nın başındaki kişi Coşkun Çakar’dır.”
‘C5 bürosu çete işi’
Sabri Uzun, hakkındaki ihbar yazısının 17 Şubat 2006’de gönderildiğini, Dink’in öldürüleceği bilgisinin olduğu F4 raporunun da 17 Şubat 2006’da daireye geldiğini belirtti. Uzun, “Dink ile ilgili raporu hazırlayan müfettiş Mehmet Ali Özkılınç aynı zamanda benim hakkımdaki raporu da hazırlayan müfettiş. Bunlar bir bütündü. FETÖ’nün yaşaması için daireyi ele geçirmesi gerekiyordu” diye konuştu. 22 Şubat 2006’da görevinden ayrıldığını da belirten Uzun, “Benim olduğum yerde çete olmaz. C5 bürosu ise 2006 Haziran ya da Temmuz gibi kuruldu. C5 bürosu çete işi” dedi.
‘Bir kumpas olarak işlendi’
“O dönem Agos gazetesi ve Dink ile ilgili tehditler, açılan davalar var. Siz İDB başkanıyken Dink’e yönelik tehditleri fark etmiş miydiniz?” sorusunu yanıtlayan Uzun, “Bana göre Hrant Dink cinayeti bir kumpas olarak işlendi. Adli bir vaka gibi bakılamaz. Verilmek istenen mesaj için öldürüldü Hrant Dink” dedi. Sabri Uzun, bir eylem yapılacaksa İDB’de eylemin planlı izlemesinin yapıldığını ve bu planın İDB tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü’nün onayına sunulduğunu aktararak, şöyle devam etti: “Hrant Dink cinayetiyle ilgili planlı istihbarat operasyonu yapılmaması beni ileri derecede kuşkulandırıyor. Alınan haber ve bazı bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sunulmuyor. Yapılması gerekenler yapılmamış, bir gizlilik var. Nisan 2006’da F4 raporları geldikten sonra planlı istihbarat çalışması yapılmalıydı.”