25.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Zeynep İŞMAN
Uzaktan eğitimde bir ayı geride bıraktık. Hem veliler, hem öğrenciler, hem de okullar çok ani gelen bu değişime alışmaya çalışıyor. Elbette eksikler, sıkıntılar, telafiler oluyor. Yolculuğu, yolda öğreniyoruz. Okulların ne zaman açılacağı ise halen net değil.
Tüm bu süreci, okul-öğrenci-veli üçgeninde neler yapılabileceği, sınav dönemi çocuklar için önerileri ve bundan sonrası için eğitimin geleceğini, Uğur Okulları Genel Müdürü Nevzat Kulaberoğlu ile konuştuk.
- Uzaktan eğitim sürecinde neler yapıyorsunuz?
Bu süreçte, 4 yıldır geliştirmekte olduğumuz ve 2 yıldır da okullarımızda aktif olarak kullandığımız internet tabanlı ve yapay zeka destekli öğrenme-öğretme platformumuz Metodbox uygulamasının kapsamını geliştirdik. Sistemimize ortalama her gün ortalama 74 bin aktif kullanıcı giriş yapıyor. Bu süreçte derslere yüzde 95 oranında katılım alıyoruz. Türkiye’nin 50 farklı ilindeki öğrencilerimize ulaşıyoruz. Her öğrencimiz, her dersin haftada belirli sayıdaki ders saatini canlı ve sınıfı ile birlikte olarak öğretmeninden alıyor.
Aslında Metodbox eğitimin üçlü ayağı olan öğrenci, öğretmen/okul ve veli kullanımı için tasarlandı. Öğrenciler; hedef belirleme, kişiye özgü çalışma planı, Türkiye geneli sıralama sınav raporları, konu anlatım ve soru çözüm videoları gibi olanaklardan yararlanıyor. Öğretmenlerimiz performans takibi, başarı grafiği, anlık bildirim sistemi, ödev ve etüt programlarını yönetebiliyor. Velilerimiz ise sisteminin kolay kullanımı ile duyuru ve bilgilendirmeleri takip edebiliyor, öğrencilerimizin hedef ve performanslarını görebiliyor. Ancak tüm bunların yanında, akademik kadromuz, evdeki zamanı verimli değerlendirebilmek adına kişisel gelişim, bilim, sanat ve spor alanlarından her hafta 200’den fazla öneriyi de öğrencilerimiz için derleyerek evlere ulaştırıyor. Metodbox’ı, 2020-2021 eğitim öğretim yılı için Uğur Okullarına yeni kaydolan tüm öğrencilerimizin de ücretsiz olarak kullanımına açtık.
‘CANLI DERS SÜREKLİ OLMAZ’
- Hem devlet, hem özel okullarda pek çok veli uzaktan eğitim sürecinden mutsuz. Bu noktada velilere neler önerebilirsiniz?
İlk etapta velilerimizin çocuğunu ekran başında öğretmene teslim edip zamanın çoğunu orada geçirmesi yönünde beklentileri oldu. Tıpkı okula gönderdiği gibi. Ancak zaman geçtikte bu algının değiştiğini gözlemliyoruz. Canlı dersler, her kademede ve sürekli ihtiyaç duyulan, yapılabilecek bir uzaktan öğretim yöntemi değildir. Pedagojik olarak okul öncesi ve ilkokul kademesinde öğrencinin konsantrasyonu ve ilgisi için ihtiyaç olabiliyor. Ancak diğer kademelerin öz düzenleme yetkinliklerinin gelişmesi ve öz disiplin ile kendi kendine öğrenme becerisi de kazanması için canlı olmayan derslerin takibi kritik önem taşıyor.
Öğrencilerimizin en az ekran önünde geçirdiği süre kadar süreyi de ailesiyle birlikte veya tek başına ders dışı kaliteli zaman olarak geçirmesi gerekiyor. Örneğin aile ile birlikte etkinlik, egzersiz, araştırmalar, kitap okuma, evde yapılabilecek deneyler, güncel veya diğer konularda tartışma gibi. Aile olarak birlikte kaliteli zaman geçirmenin yanında öğrencinin internet üzerinden okul arkadaşı veya diğer arkadaşları ile canlı olarak görüşmelerini ve pozitif etkileşime devam etmelerini sağlamak da gerekiyor. Tabii burada internet güvenliğine de dikkat edilmesi çok önemli.
- Sınav dönemindeki çocukların bu süreci kayıpsız ve verimli geçirmeleri için tavsiyeleriniz?
Öncelikle tüm öğrencilerin bu durumun fırsata çevrilebilecek bir durum olduğunu bilmelerini ve bu kararları iyi değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Bu süreçte hayallerindeki okulların farklı özelliklerini değerlendirmeye önem vermeliler. Okulun yabancı dil olanakları, ders içeriklerinin yeterliliği, sağladığı yan olanaklar önemli kriterlerdir. Araştırma yapmalılar, kendi hayalleri doğrultusunda ilerlemeliler. Öğrencilerin sınava sayılı günler kala bildiklerini unutmuş ya da gerektiği kadar çalışmamış gibi hissetmeleri olağan bir süreç. Özellikle şu an evde devam eden süreçte kendilerini bu anlamda tedirgin hissedebilirler, ancak rehavete kapılmamalarını öneriyorum. Konu tekrarı yapıp yoğun ve düzenli bir şekilde deneme sınavı yapmalı ve soru çözmeliler. Denemeler hangi konuda eksiğiniz olduğunu, hangi soru tipinde zorlandığınızı saptayan en iyi göstergedir. Deneme sınavları sonrası konu eksiği var ise tamamlanmalıdır. Eğer belli bir soru tipinde sürekli yanlış yapılıyorsa bu soru tipi ile ilgili öğretmenlerinizden ve farklı kaynaklardan destek alınmalıdır.
‘DAHA YOĞUN KULLANILACAK’’
- Korona virüs bittikten sonra eğitimin geleceği nasıl olacak?
Eğitimde dijitalleşme aslında uzun yıllardır konuşulan bir kavram. Yaşadığımız bu durum fiili bir durum, ideal olan değil aslında. İdeal olan yüz yüze eğitim ve öğretimdir. Korona pandemisi bittikten sonra okulun ve öğretmenlerin kıymetinin daha da artacağını düşünüyorum. Teknoloji amaç değil eğitim öğretim sürecinde destekleyici, tamamlayıcı ve geliştirici araç olarak daha yoğun kullanılacak. Ders içeriklerinde teknoloji kullanılarak soyuttan somuta geçiş hızlanacak. Yapay zeka ve artırılmış gerçeklik teknolojileri ile soyut içerikler somutlaştırılıp öğretimde kullanılacak. Örneğin nükleer reaktöre gitmeden reaktörlerdeki nükleer reaksiyonları, reaktörlerdeki süreçleri içindeymiş gibi hissedebilecek ve öğrenebilecek. Atom altı parçacıklardan, uzayın derinliklerine, hücrelerden virüslerin içerine kadar gidip görerek, duyarak ve hissederek öğrenmek mümkün olacak.
Diğer bir konu da öğrenme şekli ve hızı ile ilgili. Teknoloji ve yapay zeka ile öğrencinin öğrenme potansiyelleri ve şekilleri, başarılı ve başarısız olabileceği alan konu ve yöntemler gibi teşhisler yapılıp öğrenme içerik ve süreçleri bu bulgulara göre tasarlanabilecek.
‘TEKNOLOJİ HEPİMİZİN HAYATININ BİR PARÇASI’
- Dijitalleşmenin avantajları/dezavantajları neler?
Bilgiye hızlı erişiyoruz, neredeyse her sorumuza yanıt, görüş bulabiliyoruz. Bir tıkla ihtiyaçlarımızı gidebiliyoruz, dünyanın her yerindeki sevdiklerimizle anlık iletişim kurabiliyoruz. Sağlığımız, eğitimimiz için faydalanıyoruz. Hatta ileride etkinlikler bile uzaktan ve dijital platformlarda yapılabilecek. Okullarımızda 3D yazıcılarımızla sağlık çalışanlarımız için siperlik üretiyoruz. Öğrencilerimiz güvenlik amaçlı robot kol yapıyor, işitme engelliler için kodlama ile sesi yazıya çeviren gözlük tasarlıyor. Bunlar bilimin, teknolojinin hayatımız içindeki güncel örneklerinden ve faydalarından. Ancak teknolojiden faydalanırken iyi bir dijital okuryazarlık da gerekiyor.
Verilerin doğruluğunun analizi, dijitale ayrılan zaman özellikle de çocuklarımızın ayırdığı zaman- çok iyi yönetilmeli. Onları “teknolojiden korumak” olarak sürece bakmamalıyız, artık teknoloji hepimizin hayatının parçası. Ancak zamanı doğru yönetmelerini, bundan doğru faydalanmalarını, siber zorbalığın ne olduğunu iyi anlatmalıyız. Elimizin altında her an teknolojiye erişim imkanı olması düşünmemizi de belki azaltıyor. Artık hesap yapmıyoruz telefonlarımız var. Hafızamızı kullanmıyoruz, telefonumuzda takvim ve not defteri var. Telefonumuz yanımızda değilse akıllı saatimiz hatırlatıyor. Bunların farkında olmalı, olumsuz olabilecek yönlerin kendi bilincimizle önüne geçmeliyiz. Beyin gücümüzü her daim kullanmaya devam etmeliyiz.
‘BİLGİ ÖĞRENCİNİN ELİNİN ALTINDA’
- Bundan sonraki süreçte, öğretmenin ve öğrenmenin rolü ne olacak?
Okullarımızda geleceğin mesleklerinden bahsediyoruz, Veri Madenciliği, Robot Psikologluğu gibi mesleklerden söz edilirken öğretmenliğin aynı kalmasını beklemek doğru olmaz. Önümüzdeki yıllarda aslında öğretmen merkezli eğitimden çıkarak öğrenci odaklı eğitime yöneleceğimizi dile getirebiliriz.
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Başkanımız ve kurucumuz Enver Yücel’in dediği gibi, artık öğretmenlerin tahtada ders anlattığı ve bilgilerini öğrenciye aktardığı, transfer ettiği devri geride bıraktık. Artık her bilgi öğrencilerin elinin altında; telefonlarda, bilgisayarlarda. Öğretmenler ve okullar olarak öğrencilere daha derin bilgiler ve yetenekler kazandırmalıyız. 21. yüzyıl becerilerini edindirmeliyiz, teknolojiyi hayatımıza entegre etmeli, üretmeli ve bundan faydalanmalıyız. Öğretmenlerin artık yalnızca öğretmen yani öğretici değil mentör, koç, yol gösteren, izleyen ve yönlendiren mekanizmalar olacağını öngörebiliriz.