12.04.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
GÖKHAN KARAKAŞ İstanbul - TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Yumuşak zeminli topraklar üzerinde yapılaşma, yaşanan felaketin boyutunu artırmıştır. Yaşadığımız felaket, arazi kullanımlarında, bilimsel kriterlerin dikkate alınmamasıyla yakından ilişkilidir” değerlendirmesini yaptı.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat’ta meydana gelen yıkıcı depremin ardından çevre düzeni planlarına ilişkin 10 dava açan TEMA Vakfı, benzer felaketlerin yaşanmaması için bilimsel gerçeklerin ve planlama esaslarının asla göz ardı edilmemesi gerektiğini hatırlattı. TEMA Vakfı’nın tüm çevre düzeni planlarının kamu yararına ve şehircilik ilkelerine uygun biçimde yapılmasını sağlamak için çalıştığını bir kez daha hatırlatan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, depremin büyük etki yapmasının sebeplerinden birinin tarım alanlarının ve yapılaşmaya uygun olmayan alanların inşaat projelerine açılması olduğunu vurguladı.
Amik Gölü’ne dava
Ataç, “Yapıları yerle bir ederek bir felakete dönüşen depremlerin acı sonuçlarında müteahhit kusuru, mühendislik hatası, eksik veya kötü malzeme seçimi elbette etkilidir. Tüm bu etkilerin yanında, planlama esaslarına uygun olmayan kentsel gelişme alanlarının yerle bir olması, hatalı arazi kullanım kararlarıyla depremin ilişkisini diğer nedenlerden daha açık biçimde ortaya koymuştur. Yapılaşmaya açılmaması konusunda uyarılan toprağın niteliklerinin depremle olan ilişkisi de çok acı bir biçimde ortaya çıkmıştır. Kurutulan Amik Gölü’nün üzerine yapılmak istenen havalimanı projesine ilişkin olumlu yöndeki Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun iptali için 2001 yılında TEMA Vakfı dava açmıştı.
Raporlara göre 1’inci derece deprem kuşağında olan havalimanına yönelik depremsellik etkisi çalışmaları yaptırılmadığı ve gereken önlemlerin raporda belirtilmediği ifade edilmişti. Maalesef doğal olaylar insan hatalarıyla felaketlere dönüşüyor” diye konuştu.