Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr -Tarih boyunca insanların, yaşanan kıtlık, savaş gibi durumlar göç etmelerini gerektirdiğinde kıymetli eşyalarını belirli şifreleme yöntemlerini kullanarak gömdüklerine inanılıyor. Türkiye çeşitli tarihi ve kültürel sebeplerle kültür varlığı kaçakçılığının ve yasa dışı defineciliğin sık görüldüğü bir ülke. Neredeyse her köy ve kasabada karşımıza çıkan bir kültür varlığına sahip olması Türkiye’yi bu alanda hedef haline getiriyor. Halbuki bilinçsizce 'define' olarak adlandırılan buluntular aslında 'kültür varlığı' ve kanunlarla korunuyor.
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Eskiçağ Tarihi Ana Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Erkan Konyar, "Ülkemizde definecilik, toplumun büyük kesimi tarafından dolaylı veya doğrudan ilgilenilen bir konu" ifadelerini kullandı.
NEKROPOL ALANLAR TAHRİP EDİLİYOR
Doç. Dr. Erkan Konyar, teknik olarak yeraltında bulunan ve maddi değeri paraya dönüştürülebilen eski eser veya değerli maden, taş gibi objelerin define aramalarına dahil olduğunu söyledi. Doç. Dr. Konyar, daha çok yeraltına bilinçli olarak gömülmüş, altın ve bunun gibi değerli madenden sikke ve mücevherlerin define olduğunu ancak günümüzde toprak altında bulunan arkeolojik değeri olan objelerin de define mantığında algılanabildiğini ekledi.
Bu definelerin en çok hangi alanlarda bulunduğu da merak edilen sorular arasında. Define arayanlar özellikle nekropol alanlarda, höyüklerde, tümülüslerde, antik yerleşimlerde, kiliselerde, camilerde definelerin bulunduğunu iddia ediyor. Ancak bu iddiaların pek çoğunun insanları kültür varlığı kaçakçılığı suçuna ittiği veya dolandırmak maksadıyla ortaya atıldığı da adli kayıtlardan anlaşılıyor. Hem de kültürel mirasımıza büyük darbe vuruluyor. En sonunda elde yağmalanmış, yıkılmış ve hatta dinamitle patlatılmış kültür varlıkları kalıyor.
SUÇ SAYILIYOR!
Özellikle İzmir, Ankara, İstanbul, Adana, Gaziantep, Bursa gibi büyük şehirlerde dedektör satışları oldukça yüksek. Ancak izinsiz define aramak 2863 sayılı Kanunun 74. Maddesine göre yasak. Kültür varlığı bulmak amacıyla cihazlı ya da cihazsız herhangi bir izinsiz eylem iki yıldan beş yıla kadar suç sayılıyor.
İzinsiz define aramanın cezası ise üç aydan iki yıla kadar suç sayılıyor. Hatta aynı maddeye göre izinsiz olarak define araştıran kişinin, hakkında kovuşturma başlayıncaya kadar, kendisini bu fiili işlemeye gerekli cihazları temin etmek suretiyle sevk eden kişilerin kimliklerini açıklaması ve yakalanmasını sağlaması hâlinde, mahkeme verilecek cezada indirim yapabileceği gibi, ceza verilmesine yer olmadığına da karar verebilir. Böylelikle de suça teşvik edenin de ceza alması hukuken sağlanmaya çalışılıyor.
DEFİNE ARAMAK İSTİYORSAK NE YAPMALIYIZ?
Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. İhsan Erdoğan, "Define arama işlemleri izinli yapılır, dolayısıyla izinli bir kazı sonucunda define bulunursa tamamı müze müdürlüğüne götürülür. Eğer bulunan şey bir kültür varlığı niteliği taşıyorsa müze zaten buna el koyar. Onun dışında metal değeri olan bir define bulunduysa bununla ilgili bir paylaşma prosedürü var" diye konuştu.
Define arama kazıları, müze Müdürlüğü ve ilgili kolluk birimi gözetiminde yapılıyor. Verilen izin daha önce müze tarafından incelenmiş olan ve hiç bir kültür varlığının bulunmadığı bilinen alanlarda, o alanla ilgili diğer kurumların uygun görüşü ve ÇED Raporu gibi ciddi belgelerin arayıcı tarafından sağlanmasından sonra ve sadece 15 gün ve söz konusu tek bir alan için sağlanıyor.
Bir kültür varlığına rastlanması halinde kazı hemen durdurulur ve bilimsel çalışmalar başlar. Define bulunması halindeyse bulunduğu yer arayıcının kendi arazisiyse buluntunun geçer akçe üzerinden değerinin yüzde 50’si arayıcıya, başkasına ait bir araziyse yüzde 40’ı arayıcıya yüzde 10’u arazi sahibine verilir.
'DEĞERLERİMİZİ YOK ETMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL'
Son yıllarda toprağın altına bir takım objelerin gömülüp 'definecilik' adı altında aslında hiç bir değeri olmayan objeleri endoskopi kameralarıyla kayda alarak elden ele gezen videolarla vatandaşı kandırma yoluna gidildiği pek çok örnek var. İzinsiz definecilik veya izinsiz kazılar aslında ülkemizin değerlerini yok etmekten başka bir işe yaramıyor. Sonu her durumda ya hüsran oluyor dolandırılıyorsunuz, ya da bulduğunuz bir kültür varlığı varsa kanunlara aykırı hareket etmiş oluyorsunuz hapis cezası ve bunların yanında verilen adli para cezalarıysa geleceğinizi karartıyor.
TÜM YETKİ VE SORUMLULUK BAKANLIĞA AİT
Konu ile ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı da önemli uyarılarda bulundu. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 35. maddesinde "Bu kanunun hükümlerine tabi, taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını meydana çıkarmak üzere, araştırma, sondaj ve kazı yapma hakkı, sadece Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir" ifadesi bulunuyor. Bu ifadeden açıkça anlaşılacağı üzere taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının ortaya çıkarılmasına ilişkin tüm yetki ve sorumluluk tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı'na ait.
Bakanlık yetkilileri, toplum içinde var olan bazı sosyolojik olgularla ilgili olarak yaygın olan yanlış bilgi, beklenti, efsane ve söylentilerin vatandaşları yasa dışı yollara itmesini engellemek amacıyla, isteyen vatandaşlara yasalar çerçevesinde, gözetim ve denetim altında ruhsatlı kazılar yapmasının önünün açıldığını belirtiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanlığı, "Yönetmelik çerçevesinde pek çok vatandaşımız, sit alanları, korunması gerekli kültür varlığı bulunan alanlar ve mezarlıklar dışında, ilgili müze müdürlüğünün uygun görüşü ve denetiminde ruhsatlı define kazısı yapmıştır" açıklamasında bulundu. Yapılan kazılarda bugüne kadar define olarak tanımlanabilecek bir şey bulunmadığını vurgulayan yetkililer, bu kazılarda bazı hallerde kültür varlığının bulunabileceğini ve bu durumda da ilgili müze müdürlüğü tarafından kazıyı durdurarak bulunan kültür varlıkları koruma altına alınacağının altını çiziyor.