06.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşegül Kahvecioğlu
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Milliyet’in gündeme getirdiği Van’da 2 ay içinde 13 kadının intihar etmesi olayı ile ilgili olarak, Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile birlikte araştırma yapmayı planladıklarını belirterek, “Daha önce benzer intihar vakalarının yaşandığı Batman’da bir çalışma yapmıştık. O çalışmanın sonuçları alındıktan sonra durum neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. Burada da aynı şekilde bir strateji uygulamayı planlıyoruz” dedi. İslam, hâkimlerin davalarda mağdurun lehine inisiyatif kullanılması gerektiğini düşündüğünü de kaydetti.
Milliyet gazetesi Ankara bürosunu ziyaret eden İslam, Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan, Temsilci Yardımcısı Tolga Şardan ve muhabirimiz Ayşegül Kahvecioğlu’nun sorularını yanıtladı. İslam’ın değerlendirmeleri şöyle:
VAN OLAYI: Bu olaylar bazen Van olayında olduğu gibi belli bir bölgede kümeleniyor. Van incelediğimiz bir bölge şu anda. İlk intiharlar başladığı sıralarda ailelerin tümüne ziyaretlerimiz yapıldı. Psikologlarımız gönderildi. Yaptığımız incelemelerden anladığımız kadarıyla çocuklar üzerinde muazzam bir aile baskısı var. Çocuklar serbest bırakılmıyor. Dışarı çıkmaları, çocukluklarını yaşamaları aile baskısı nedeniyle engelleniyor. Genç yaşta evlenmeye zorlanıyorlar. ‘Kız çocuğunun namusuna halel gelmesin diye erkenden başını bağlamak gerekiyor’ diye çok yanlış, insan haklarına aykırı bir inanış, gelenek var. Bu kadınların gerek evlendikleri ailenin baskısı, gerek içine doğdukları ailenin baskısı yüzünden bunalıma girmiş olmaları, bu bunalımdan bir çıkış yolu bulamamış olmaları, bizim edindiğimiz bilgiler.
BATMAN ÖRNEĞİ: Van İl Müdürlüğümüz ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ile birlikte bir araştırma planlıyor. Sivil toplum kuruluşları araştırmaya davet edildi. Daha önce Batman’da yapmıştık. Orada yapılan çalışmanın sonuçları alındıktan sonra olay neredeyse tamamen ortadan kalkmıştı. Burada da aynı şekilde bir strateji uygulamayı planlıyoruz. Önce durumun vahametini ailelere kabul ettirebilmek, onlarla görüşebilmek önemli. Bu çalışmanın içinde Diyanet görevlileri de yer alacak. Çok paydaşlı bir genel araştırma yapılacak. Ailelerin maddi sıkıntısı var mı, annesini kaybeden çocuk var mı, o çocuklara hangi destekler verilebilir? Bazı eşler de şu anda travma yaşıyor. Onlara da belki birtakım destekler vermek gerekir.
BİLDİRMELERİ GEREKİYOR: İntihara yönelen kadınların içinde psikolojik sorunları olan ve tedavi ihtiyacı gösteren ama bize haber verilmemiş olan kadınlar olduğunu da görüyoruz. Bu iş çok boyutlu bir iştir ve doğal paydaşlarımız var. Muhtarlar, okul müdürleri, emniyet görevlileri, jandarma, kaymakamlar, kanaat önderleri, sağlık görevlileri, din görevlileri. Bu tür kurumlarda çalışan arkadaşlarımızın bizi bilgilendirmeleri gerekir ki, biz bu vakalar cereyan etmeden önce tedbir alalım.
‘DOĞRU YOLA HOŞ GELDİNİZ’: (CHP, MHP VE HDP’nin sosyal yardımlar ile ilgili vaatlerine ilişkin) ‘Günaydın, doğru yola hoş geldiniz’ diyorum bütün partilere. CHP’nin açıkladığı sosyal politika vaatlerinin tümünü, diğerlerinin de pek çoğunu biz zaten 13 yıldır uyguluyoruz ve bu nedenle bu partiler bizi vatandaşa rüşvet vermekle, oy avcılığı yapmakla suçluyorlardı. Fakat her ne hikmetse, seçim arifesinde bu söylemden tamamen vazgeçtiler ve bizim zaten yapmakta olduğumuz sosyal destekleri yapacaklarını vaat etmeye başladılar.
ÜLKELERİNİ TANIYORLAR MI?: Bu politikacılar gerçekten ülkelerini hiç tanımıyorlar mı? Bütün bunların yapıldığını gerçekten bilmiyorlar mı, yoksa bildikleri halde, ‘Bir laf da biz söylemiş olalım’ diye yapılan şeyleri tekrar tekrar vaade mi dönüştürüyorlar? Daha ilerisini söylemeye dilim varmıyor ama insanımızın zekası ile ilgili farklı bir algıları mı var acaba? Mesela bir tanesinin seçim bildirgesinde, ‘Yaşlılara, engellilere, süreğen hastalığı olanlara özel destekler sağlayacağız’ diye madde var. Bu desteklerin sağlandığını bilmeyen yok. ‘Ben bunu vereceğim’ dediği zaman, bunu zaten almakta olan insan ne düşünüyor acaba? Bunu hiç akıl etmiyorlar mı? Ama bu partiler bizim bulunduğumuz noktaya nihayet gelebildikleri için çok memnunuz. 2 ay önce kadınların yarı zamanlı çalışmasıyla ilgili TBMM’ye bir kanun gönderdik. CHP, MHP ve HDP bu kanunun çıkmasına mani oldu. Şimdi vaat olarak kendi programlarına koyuyorlar. Bu onların iki yüzlülüğünü gösteriyor.
İNSANIMIZ KIYMET BİLİR: Bizim insanımız, kıymetbilir, kadirşinas insanlardır. Kendisi için yapılanları görüyordur. Üstelik sanılanın aksine son derece zekidir ve neyin palavra, neyin gerçek olduğunu ayırabilecek bir sağduyuya sahiptir. Bu açıdan bizim hiçbir endişemiz yok.
KADINA ŞİDDETTE DÜŞÜŞ VAR: (“2014-Türkiye’de Aile İçi Şiddet Araştırması” sonuçlarının kamuoyuna duyurulmadığına ilişkin eleştirilere) Bu yersiz bir eleştiri. Özet rapor yayımlandı. Ana rapor geçen hafta çıktı. İnceleyip, seçimden sonra paylaşacağız. STK’lara rapor verildi ve istedikleri gibi kullanabilecekleri söylendi. Belki kullanılmamasının sebebi şu olabilir: Kadına yönelik şiddette düşüş var. 2008-2014 arasında kayda değer bir düşüş var. Rapora göre, ülke genelinde hayatının herhangi bir döneminde eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı yüzde 39’dan yüzde 36’ya düşmüş. Hayatının herhangi bir döneminde cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı yüzde 15’ten, yüzde 12’ye gerilemiş. Kentte fiziksel şiddet oranı yüzde 38’den, yüzde 35’e; kırda yüzde 43’ten, yüzde 38’e düşmüş. Ama bu kadar çok tedbir alınmışken bu nispi düşüş bizi tatmin etmiyor.
‘Davalarda mağdurun lehine inisiyatif kullanılması gerek’
HÂKİMLERİN İNİSİYATİFİ VAR: Şu anda mahkemenin inisiyatif kullanması ile ilgili durumlarda bir sıkıntı var. O da tamamen yargının işleyişi ile ilgili bir şey. Hâkimlerin inisiyatif alanları var; biz o alanlara müdahale edemiyoruz. Hakimin inisiyatifi ile oynadığınız zaman hukuk sistemini allak bullak etmeniz söz konusu oluyor. Davalarda mağdurun lehine inisiyatif kullanılması gerektiğini düşünüyorum.
SEÇİM ATMOSFERİ: (Arka arkaya ortaya çıkan özel bakım merkezleri, yetiştirme yurtları ile ilgili skandallara ilişkin) Tümü eski olaylar. Tümü müdahale edilmiş, tedbir alınmış, mahkemeye, savcılığa intikal etmiş, üzerinde soruşturma başlatılmış, idari cezalar verilmiş olaylar. Bu olayların son dönemde yoğun olarak gündeme gelmesinin seçim atmosferi ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Bakanlığın bir şekilde yıpratılması amacıyla çıkarılıyor. Hiçkimseye karşı bir suçlama yapmıyorum ama bilgi kirliliği olduğunu söyleyebilirim. Ben, ‘bu olaylar hiç yok ve yaşanmadı’ demiyorum. Hiçbir liyakatsiz kimse herhangi bir kurumun başında ya da içinde barındırılmaya devam edilmez.
İNŞALLAH TÜRBANLI BAKAN: (Türbanlı bakan) Seçimden sonra başörtülü bakan görebiliriz inşallah. Arzum, kabinede mümkün olduğu kadar çok kadın bakanın olması ve kadın bakanın sadece aileden ve sosyal politikalardan sorumlu olmaması. Kadın milletvekili sayısı arttıkça, Meclis’e daha yüksek bir nezaket geleceğini, saygının, görgünün daha çok artacağını düşünüyorum..
ACI SİZE GEÇİYOR: (Özgecan Aslan’ın ailesi ile ilgili) Mehmet Bey ile Songül Hanım ile zaman zaman telefonlaşıyoruz. Çok büyük bir acı. Gün geçtikçe, kalabalık değıldıkça, aile kendi haline kaldıkça acı daha fazla hissediliyor. Onlar çok olgun ve mükemmel bir aile. Gidip yanlarına oturduğunuzda, Songül Hanım’a sarıldığınızda acı somut bir şeymiş gibi sizin vücudunuza geçiyor.