04.09.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşegül Kahvecioğlu / ANKARA
Temmuz ayında yeni müfredatı açıklayan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Cihat bizim dinimizde bir unsur bu nedenle fıkıh dersinde ve temel dini bilgilerde cihat var. Bundan rahatsız olmaya gerek yok aksine vermesek talep gelmesi gerekirdi. Kırmak, dökmek, savaşmak cihadın içine girmez ama vatan koruması gerekiyorsa girer. Cihadın ne olduğu ve ne olmadığının öğretilmesi görevi de bizim” ifadelerini kullanmıştı.
Bakan Yılmaz’ın bu açıklamasının yankıları sürerken, “cihat”ın ders kitaplarında nasıl yer aldığı ortaya çıktı. Tüm liselerde seçmeli olarak okutulan “Temel Dini Bilgiler” dersi ile imam hatip okullarında okutulan zorunlu “Fıkıh” dersinin kitabında “cihat” konusuna 6’şar tam sayfa ayrıldı.
Temel Dini Bilgiler dersinin kitabında, cihadın İslam dinindeki en önemli ibadetlerden biri olduğu vurgulanarak, bu ibadetin de farz olduğu kaydedildi. Kitapta, “Günümüzde cihat kavramı İslam karşıtları tarafından kötü örneklerle özdeşleştirilerek uzak durulması gereken birşeymiş gibi gündeme getirilmektedir. Ancak hadislerde cihat edenler övülmekte, Allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla cihat edenler cennetle müjdelenmektedir. Hz. Peygamber, müminleri cihada teşvik etmiştir. Cihat ibadeti, hak ile batıl mücadelesi kıyamete kadar süreceği için her zaman var olması gereken bir ibadettir.”
Silahlı mücadele yöntemi
Fıkıh ders kitabında ise cihadın, “çaba sarf etmek, gayret göstermek, zahmet çekmek, ilahi mesajı insanlara duyurmak, Allah’ın dinini yüceltip yaymak için elden gelen çabayı göstermek, Allah için yaşamak ve fedakârlık” olduğu belirtilerek, “Cihad, Allah yolunda canla, malla, sözle, fiille mücadeleyi içermektedir. Cihad, hem ekonomik hem kültürlerarası hem de silahla yapılan mücadeleyi içermektedir. Dar manasıyla Allah yolunda savaşmayı ifade etmektedir” denildi. İslam dininin Müslümanlara dinin esaslarını insanlara ulaştırma sorumluluğu yüklediğinin vurgulandığı kitapta, “Cihad, ülkenin işgal altında olması sebebiyle seferberlik kararı alınması durumunda farz-ayn (her müslümanın bizzat kendisinin yapması zorunlu olan şey) olur” denildi. Cihadı meşru kılan sebeplerin de sıralandığı kitapta, şunlar kaydedildi:
15 Temmuz gerekçe gösterildi
“Ülkenin saldırıya uğrayıp din, can, mal, nesil ve aklın korunması amacıyla savaş yapılması meşrudur. Bazı ülke ve grupların bir bölge veya tüm dünyayı tehdit eden faaliyetleri karşısında savaş meşru olur. İnsanların mal ve can güvenliğini tehdit eden nükleer, kimyasal, terörist faaliyetlere üs olma gibi fitne ve zulme engel olup uluslararası güvenliğin sağlanması amacıyla savaş yapılması da meşrudur. Devlete karşı silahlı ayaklanma ve isyan suçu ‘bağy’ olarak isimlendirilmektedir. Bağy suçunu işleyenlere karşı savaş yöntemi dahil olmak üzere gerekli tüm tedbirleri almak devletin hakkıdır. Ülkemizde 15 Temmuz’da yaşanan devlete isyan hareketi ‘bağy’ suçuna bir örnektir. Devletin düzenini yıkmaya çalışanlara ve alternatif paralel yapılanma içine girenlere karşı gerekli tedbirleri alıp bu isyan hareketini bastırmak devletin hem hakkı hem vazifesidir. Müslümanların dinlerini yaşamalarına ve tebliğ etmelerine engel olanlara karşı Müslüman devletler muhtelif yöntemlerle mücadele edebilirler.”
‘Halk aydınlatılmalı’
Kitapta, cihadla ilişkili olarak, ganimet, haraç, savaş esirleri kavramlarına da detaylı olarak yer verildi. Kitapta, “silahlı cihad”ın devletin mücadele yöntemi olması gerektiği savunularak, şunlar ifade edildi:
“Günümüzde cihad kavramını kullanan şiddet hareketleri birçok açıdan meşru değildir. Terör gruplarının İslami söylemleri kullanması, Müslümanları kendi kavramlarını kullanmaktan uzaklaştırmamalı, aksine kavramların doğrusu alimler tarafından yazılıp anlatılarak halk aydınlatılmalıdır. Silah kullanma yetkisi sadece kamu otoritesine ve denetimine aittir. Kontrolsüz grupların silahlı yöntemleri toplumda terör ve kaosa sebep olup can ve mal güvenliğini ortadan kaldırır, Müslümanların dünya kamuoyundaki imajına ve kimliğine zarar verir. Sömürgeci devletler bu grupları yönlendirmekte, kullanmakta ve kendi çıkarlarına uygun olarak kullanmakta, İslam ülkelerinin maddi kaynaklarını sömürmektedir. Günümüzde İslam ülkelerinin tarumar edilmesinin şekli gerekçesi cihad kavramını istismar edenlerin davranışlarıdır.”