12.12.2023 - 02:41 | Son Güncellenme:
Besti KARALAR / ANKARA (DHA)
TBMM Genel Kurulu’nda, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2022 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri başladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, siyasi parti temsilcilerinin konuşmalarının ardından milletvekillerinin bütçe üzerine eleştiri ve sorularını yanıtladı. Yılmaz, 2023 Yılı Bütçesi görüşmeleri sırasında muhalefet partilerinin eleştirilerini hatırlatarak, “Bir espri yapalım, geçen dönem Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanıydım ben, bütçe görüşmelerinde yine bulunuyordum. En çok duyduğumuz söz ‘Bu bütçe elveda bütçesi olacak. Bu bütçe son bütçenizdir. Elveda bütçesidir. Bu bütçeyi tartışmamıza gerek yok, zaten biz geleceğiz, yenisini yapacağız; ne gerek var tartışmaya?’ şeklinde değerlendirmeler olmuştu, hatırlıyorsunuz değil mi? Elveda bütçesi olmadı. Bu değerlendirmelere en güzel cevabı milletimiz sandıkta demokratik bir şekilde verdi. Elveda değil yeniden merhaba bütçesiyle karşınızdayız” dedi.
‘SİYASİ İSTİKRAR OLMADAN EKONOMİK İSTİKRAR VE SOSYAL REFAH OLMUYOR’
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, son sözü milletin söyleyeceğini ifade ederek, “Milletimiz son sözünü demokratik olgunluk içinde sandıkta söyledi ve bugün gurur duyuyoruz gerçekten, 22’nci bütçemizi kesintisiz bir şekilde Meclisimize getirmiş olduk. Bu bir siyasi harekete her zaman nasip olan bir hadise değil, dünyada da örneği çok az görülen bir hadise, siyasi istikrarın en güzel sembolü diye düşünüyorum ben dolayısıyla aziz milletimize bizlere yeni bütçe hazırlama yetkisini verdiği için tekrar şükranlarımı sunuyorum. Mayıs seçimleriyle birlikte siyasi belirsizlikler ortadan kalkmış ve ekonomimiz adına son derece olumlu bir ortam oluşmuştur. 20 yıllık tecrübeden şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar ve sosyal refah olmuyor, belirsizlikler ekonominin düşmanı özellikle uzun vadeli yatırımlar yapacaklar için siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması gerekiyor” diye konuştu.
‘POLİTİKA BELİRSİZLİKLERİNİ DE ORTADAN KALDIRDIK VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİ SAĞLADIK’
Yılmaz, muhalefet partilerinin, Hükümetin ekonomik politikalarına yönelik eleştiriyle ilgili, "Siyasi belirsizlikleri azalttığımız gibi hazırladığımız kalkınma planıyla, orta vadeli programla, hükûmet programıyla ve bütçeyle politika belirsizliklerini de ortadan kaldırdık ve öngörülebilirliği sağladık. Dolayısıyla siyasi belirsizliğin ve politika belirsizliklerinin ortadan kalktığı, öngörülebilirliğin sağlandığı bir ortamda yolumuza devam ediyoruz. Bütçemizi orta vadeli program çerçevesinde huzurunuza getirdik. Orta vadeli programı hazırlarken de bütün kesimlerle görüşmeler yaptık; finans kesiminden tarım kesimine, sendikalardan işveren örgütlerine toplumun bütün kesimleriyle görüştük, istişareler yaptık. ‘Bütçe katılımcı hazırlandı mı?’ diye sorular soruldu, ona cevaben söylüyorum. Bütçemize temel teşkil eden bütün bu dokümanlar kalkınma planında binlerce insanın katkısı alınarak özel ihtisas komisyonlarıyla çalışmalar yapıldı, bütçe bu politika dokümanlarının bir uzantısı olarak hazırlandı” dedi.
‘4 TEMEL AMAÇ BELİRLEDİK’
Bütçenin temelini teşkil eden orta vadeli programda 4 tane temel amaç belirlediklerini, üç tane de temel araçları olduğunu aktaran Yılmaz, şöyle dedi:
"Birincisi depremin yaralarını sarmak. Değerli arkadaşlar, depremin ilk aşamalarının yaraları hızla sarıldı; ihtiyaçlar giderildi, vatandaşımız sahipsiz bırakılmadı, geçici barınma imkanları sağlandı, destekler sağlandı ama asıl yük kalıcı hizmetlerin sunulmasında. Başlarken yaptığım konuşmada da söylemiştim, 104 milyar dolarlık bir yükten bahsediyoruz; bu yıl 762 milyar TL, gelecek yıl 1 trilyon 28 milyar TL, üç- dört yıllık süreçte 3 trilyon liranın üzerinde bir kaynağı depremin yaralarını sarmak ve yeni afetlere karşı riskleri azaltmak için kullanacağız. İşte bunun sonucudur ki bu yıl ve gelecek yıl bütçe açığımız normal seyrinden daha yüksek bir seviyededir.”
DEPREM HARCAMALARI
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili kapsayan deprem harcamalarına ilişkin eleştiri ve sorulara, “Depremle ilgili yaptığımız harcamalar yatırım niteliğinde harcamalardır. Sonuçta bütün bu harcamalar ülkemizin, şehirlerimizin direncini arttıran, geleceğe ülkemizi daha iyi hazırlamaya vesile olan harcamalardır, nitelikli harcamalardır, geçici olarak bütçemizde artış getiriyor olabilirler ama gelecekte çok daha büyük maliyetler ödememize engel olucu nitelikte harcamalardır; bütün bu yönleriyle deprem harcamalarının geçici etkisini değerlendirmek gerekir. Birincisi, depremin yaralarını sarmak ve Türkiye’yi risklere hazırlamak. İkinci amacımız fiyat istikrarını sağlamak. Türkiye ekonomide, reel ekonomide çok başarılı oldu, rakamlarla da bunu ortaya koyduk” değerlendirmesinde bulundu.
‘SON ÜÇ YILDA DÜNYA BİLEŞİK OLARAK YÜZDE 7 BÜYÜRKEN, TÜRKİYE YÜZDE 20 BÜYÜMÜŞ’
20 yıllık süreçte Türkiye’nin yıllık ortalama 5,4 büyüdüğünü aktaran Yılmaz, "Dünya 3,6 büyümüş; her yıl dünyanın 1,8 üzerinde bir büyüme performansımız olmuş. Özellikle son yıllarda bunu artırmışız, son 3 yılda dünya bileşik olarak yüzde 7 büyürken, Türkiye yüzde 20 büyümüş. Turizm gelirlerimiz bu yıl 55 milyar dolara çıkıyor, ihracatımız 255 milyar dolarlara gelmiş, sanayi üretimimiz artmış. Reel tarafta gerçekten güçlüyüz. Finansal tarafta, enflasyonda bir sorunumuz var, bunu da görüyoruz; vatandaşımızın da yaşadığını görüyoruz. İşte şimdi bunu önceliklendirmiş durumdayız. Reel ekonomideki bu başarılarımızla birlikte fiyat istikrarını da sağlamaya dönük ekonomik, makroekonomik politikalarımızda güncellemeler yaptık” dedi.
‘ENFLASYONU ÖNCELENDİRDİK’
Hükümetin makro politikalarından da bahseden Yılmaz, "Politikalarımızı güncelledik. Enflasyonu önceliklendirdik ve şu anda enflasyonla mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. ‘Niye bir anda enflasyonu düşürmüyorsunuz?’ gibi bir soru gelebilir akla; birçok dengeyi eş zamanlı olarak düşünmek zorundayız; enflasyonu düşürürken büyümeyi, istihdamı ihmal edemeyiz, sosyal dengeleri, ihtiyaç içinde olan geniş kitlelerin taleplerini göz ardı edemeyiz. Bütün bu dengeler çerçevesinde enflasyonla mücadele ediyoruz, ‘Bir anda enflasyonu düşürelim’ deseniz ne büyüme kalır ortada ne sosyal denge kalır ne çevresel denge kalır. Dolayısıyla, aşama aşama enflasyonu tek haneli rakamlara düşüreceğiz, gelecek senenin ortalarından itibaren belirgin bir şekilde enflasyondaki düşüşü göreceğiz hep birlikte” dedi.
‘İZLEDİĞİMİZ POLİTİKALARIN ETKİLERİNİ GÖRMEYE BAŞLADIK’
Geçen yaz aylarında yüksek enflasyonlarla karşılaştıklarına da dikkat çeken Yılmaz, “Normalde, yaz dönemi enflasyon düşük olur mevsimsel olarak, sonbahar döneminde biraz daha yükselir, bu sene tam tersini yaşıyoruz; yaz dönemi biraz daha yüksek oldu enflasyon, 9’lar civarında, bugün geldiğimiz noktada, sonbahar olduğu hâlde, mevsimsel koşullar aleyhte olduğu halde yüzde 3’leri biraz aşan enflasyon oranlarına geldik. Bu, izlediğimiz politikaların etkilerini görmeye başladığımızı gösteriyor” diye konuştu.
‘TÜRKİYE KALKINMAKTA OLAN BİR ÜLKE’
Yılmaz, aylık bazda enflasyonun etkilerini gördüklerini kaydederek, şunları söyledi:
"Yıllık bazda etkilerini de 2024’ün ortasından itibaren göreceğiz. Bunda da ‘baz etkisi’ dediğimiz bir şey var; bu yaz yaşadığımız o yüksek enflasyonu bir yıl boyunca enflasyon hesaplarında taşımak durumundayız ama gelecek yılın yaz döneminden itibaren o hesaplardan çıkmış olacak, yeni politikalarımızın etkisi daha net bir şekilde görülmüş olacak. 2024’ün ikinci yarısından itibaren başlayacağız, 2025’te çok daha düşük seviyelere, yüzde 15’ler civarına düşen bir enflasyon göreceğiz, 2026’da da yeniden tek haneli rakamlara ulaşacağız. Bu süreçte, az önce bahsettiğim gibi, temel ilkelerimiz, doğrultumuz değişmez. Nasıl ki 2023’te enflasyonu yüzde 6’lara, faizleri yüzde 4 küsurlara düşürmeyi başardıysak orta vadede enflasyonu da faizleri de inşallah tek haneli rakamlara düşüreceğiz. Ama bu bir süreç, bu sürecin her aşamasının kendine göre ihtiyaçları var, o ihtiyaçlar çerçevesinde yolumuza devam ediyoruz. Üçüncü amacımız, büyüme ve istihdam. Türkiye kalkınmakta olan bir ülke. Gelişmiş ülkeler ile kalkınmış ülkeleri aynı kefeye koyamazsınız. Gelişmiş ülkeler sadece istikrara bakarlar ama kalkınan bir ülkeyseniz istikrarla birlikte büyüme, istihdam, üretim, bunlara da bakmak durumundasınız.”
BÜYÜME RAKAMLARI
Büyüme rakamlarından da bahseden Yılmaz, "İlk 9 ayda yüzde 4,7 büyümeyi başardık, gelecek yıl biraz daha ılımlı, yüzde 4 bir büyüme, sonra ivmesini artırarak 4,5; 5 şeklinde giden bir büyüme perspektifimiz var. Bunu da başaracağımıza inanıyoruz, gelen göstergeler bunu teyit eder nitelikte. ‘Büyüme ile enflasyonla mücadele aynı anda nasıl olur?’ diye soran arkadaşlarımız da var; dünyanın da sorusu bu, resesyona düşmeden enflasyonla mücadele etmek, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın meselesi. Burada da biz şuna inanıyoruz: Birincisi, bizim büyüme hızımız zaten 5,4 gibi bir ortalamaya sahip, bir miktar bunun altında büyüyeceğiz, istikrar adına bu fedakârlığı yapacağız ama bir taraftan da büyümenin kompozisyonunu değiştiriyoruz; tüketim ağırlıklı bir büyümeden yatırım, üretim, ihracat ağırlıklı bir büyümeye doğru yöneliyoruz” dedi.
‘KALICI SOSYAL REFAHIN ZEMİNİ İSTİKRARDIR’
Dördüncü amaçlarının ise sosyal refah ve kalıcı sosyal refahı sağlamak olduğuna işaret eden Yılmaz, "Enflasyonu düşürmeden, büyümeyi sürdürülebilir kılmadan kalıcı sosyal refahı da sağlayamazsınız. Kalıcı sosyal refahın zemini istikrardır; siyasi istikrardır, ekonomik istikrardır. Bununla birlikte, büyüyen ekonomi, büyüyen bütçe ve oradan da sosyal kesimlere sosyal adalet ilkesi çerçevesinde sağlanan destekler. İşte, bunu nihai olarak başarmak üzere bütün politikalarımızı kurgulamış durumdayız. Bütün bu amaçlara ulaşmak için 3 tane politika alanımız var: Para politikaları, maliye politikaları ve yapısal reformlar. Her üçünde de detaylı bir şekilde izleyeceğimiz yol haritasını paylaşmış durumdayız ve onları birer birer hayata geçireceğiz” diye konuştu.
‘BİZİM DÖNEMİMİZDE 608 MİLYAR DOLAR KAMU YATIRIMI YAPILMIŞ’
Yılmaz, son 20 yılda kamu olarak yapılan yatırımlarla ilgili bilgileri de paylaşarak, “608 milyar doları bulmuş durumda, 2002- 2022 dönemini söylüyorum. Kamu olarak devlet yatırımlarında 608 milyar dolarlık yatırım yapmışız. Bir önceki 20 yılda ne kadar yapılmış diye baktığınızda yine dolar bazında 194 milyar dolar yapılmış yani bizden önceki 20 yılda 194 milyar dolar kamu yatırımı yapılmış, bizim dönemimizde 608 milyar dolar kamu yatırımı yapılmış. İstikrarlı, kapsayıcı, insan odaklı bir büyüme anlayışıyla buna devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
SİSTEME YÖNELİK ELEŞTİRİLERE YANIT
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili itirazlara da yanıt veren Yılmaz, "Bu kadar seçimden sonra, milletin bu kadar onayından sonra herhalde muhalefet artık bunu dile getirmez. Milletimiz referandumla bu sisteme ‘evet’ dedi. Yapılan mükerrer seçimlerde muhalefet çok açık bir şekilde olayı bir referanduma dönüştürmeye çalıştığı halde, bu sisteme ‘evet’ dedi milletimiz ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu.