Gündem'Cennette gibi mutluyduk ta ki yılan gelene kadar'

'Cennette gibi mutluyduk ta ki yılan gelene kadar'

15.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Latife ayrıldıktan sonra bir kez yabancı basına konuştu ve durumunu, Napolyon'un eşi Josephine'e benzetti. "Mutluyduk. Ta ki yılan çıkıp gelene kadar" demişti. Ama yılanın kimliğini söylememişti

Cennette gibi mutluyduk ta ki yılan gelene kadar

Dünya basınındaki yorumların bir kısmı, boşanmanın biçimi ile ilgiliydi. Mustafa Kemal'in karısını bir hükümet kararnamesiyle boşaması tuhaf karşılanıyor ve yeni Türkiye'nin imajına uygun görülmüyordu. Yabancı basın ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın karısı olarak Latife Hanım'ın politik kimliğini öne çıkarıyordu. Dünyanın gözü yeniden Türkiye'ye, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası olan evlilik ve boşanma kurumlarına odaklanmıştı. Mustafa Kemal'in Latife'den boşanması, Türk basınında Anadolu Ajansı'nın kısacık bir haberiyle duyurulurken, dünya basını konuya ilişkin çok sayıda haber ve yorum yayımlamıştı. Yabancı basın, Mustafa Kemal'in "ultra-modern karısı"ndan boşanma nedenlerini uzun uzun irdeliyor, Latife üzerine yorumlar yapıyordu. 1925 yılı Ağustos'unda çıkan yorumlu haberlerden biri de Amerika'da yayımlanan Time dergisinde yer almıştı. Haber özetle şöyleydi:"Mustafa Kemal, hararetli bir feminist olan karısını bir kararname ile boşadı. Latife kendisini Napolyon'un karısı Josephine'e benzetiyor. 'Dünya şunu bilsin ki, kocam geleceği ile karısı arasında bir seçim yapmasının gerekli olduğuna inandı ve seçimini yaptı'" diyor.Latife Hanım boşandıktan sonra hiç kimseyle konuşmadı diye biliyorduk. Halbuki boşanmasının ardından İzmir'e taşındıktan sonra babasının evinde bir Amerikalı muhabir onu bulmuş ve konuşturmuştu. O da gelen gazeteciye büyük bir ustalıkla boşanmasının nedenini anlatmış, kaderini Napolyon'un karısı Josephine'inkine benzetmişti. New York Times ve Time dergisi arşivlerinde yer alan bu görüşmeyi ilk kez yayımlıyoruz. Sözünü ettiğimiz Amerikan gazeteleri, 23 ve 24 Ağustos 1925 tarihli sayılarında Latife'nin duygularını bütün çıplaklığıyla aktarmışlardı. Boşanma ABD basınında Ateşli feminist Time dergisinin yorumlu haberinde şöyle deniliyordu:"Gazi Mustafa Kemal Paşa, karısından boşandığını ilan etti. Bunu yaparken bir belge imzalamak dışında herhangi bir formaliteye gerek görmedi. Evliliklerindeki çatlağın nedenlerine ilişkin değerlendirmeler birbiriyle çelişiyor. Kimileri hararetli ateşli bir feminist olan Madam Kemal'in kendisini ilgilendirmeyen meselelere karıştığını ve kocasına karşı adeta hükmedici bir tavır içinde olduğunu söylüyor. Kimileri de, Latife'nin artık onunla birlikte yaşamak istemediğini, bu yüzden de boşanma isteğinin kadından geldiğini iddia ediyor. Resmi açıklamalarda ise hiçbir bilgi yer almıyor. Kesin olarak bilinen şu ki, üç hafta önce Madam Kemal, ansızın Ankara'dan ayrıldı. Hükümet üyeleri kendisini geçirmek üzere oradaydı ama Cumhurbaşkanı'nın geçirenler arasında yer almayışı dikkat çekiyordu..." Dünya basınında çıkan haberleri o günlerde herhalde Türkiye'den de okuyanlar olmuştu. Ancak bunlar Türkiye'ye ve daha sonra Latife'yi anlatan kitaplara yansımamıştı. Sanırım yıllardır da bu değerlendirmelerle ilgilenen olmadı. Latife'nin sözlerini aktaran dergi, hükümet yetkililerinin sessizliğini koruduğunu vurguluyor. New York Times gazetesi haberi, "Kemal'in boşanmasına politika karıştı" başlığıyla sunmuştu. İki yayın organı da Latife'nin kendisini Josephine'e benzeten konuşmasına yer vermişti. Time dergisine göre Latife, İzmir'de babasının evinde kabul ettiği gazeteciye şunları söylemişti:"Napolyon ile Josephine'in hikâyesi yeniden yaşanıyor. Kocama çok âşıktım ve bütün gücümle onun ülkesi ve kendisi için amaçladığı her şeyi gerçekleştirmesi uğruna elimden geleni yaptım. Bizim birlikteliğimiz onun daha fazla ilerlemesinin önünü kesiyordu. Aynen Josephine olayındaki gibi kadın kurban edilmeliydi. Hiçbir şikâyetim yok. Eğer ayrılmamız onun mutluluğunu sağlayacaksa, ben bununla iftihar edeceğim. Ancak yaşadığım güzel günleri hatırladıkça yüreğim birazcık sızlayacak. Allah'ın, mutlu olsunlar diye bir araya getirdiği bu iki kişi ayrıldı. Çok yazık oldu.Bizimki, sizin Batı'da anladığınız şekilde tam anlamıyla bir aşk evliliğiydi. Kocamla ben cennet bahçesinde bir kadınla bir erkeğin olabileceği kadar mutluyduk. Ta ki yılan çıkıp gelene kadar... Yılan kim diyeceksiniz. Sorunun kafanızda şekillendiğini görebiliyorum. Ancak bu soruya cevap veremem. Bu benim sırrım ve benimle birlikte mezara gidecek. Dünya şu kadarını bilsin yeterli: Kocam geleceği ile karısı arasında bir seçim yapmasının gerekli olduğuna inandırıldı. O da seçimini yaptı." Boşanmanın ardından Latife için acılı bir süreç başlamıştı. Mustafa Kemal'den ayrılmak herhangi bir kocadan ayrılmaya benzemiyordu. Latife, bir anda zirvedeki örnek kadın iken, "evine gönderilen" kadın durumuna düşmüştü. Bütün hayalleri boşanma kararı eline verildiği gün buharlaşmıştı. İzmir'e döndükten sonra onları barıştırmak isteyenler olmuştu. Babasının serveti Latife'ye bir ömür boyu varlıklı yaşam sürdürecek kadar büyüktü. Mustafa Kemal'in maddi yardım talebini "İhtiyacım yok" diyerek reddetmişti. Kız kardeşi Vecihe İlmen, ayrılık sonrası için şöyle diyor: "Etrafı ikiye ayrılmıştı. Biri tekrar Latife Hanım'la Atatürk'ü buluşturmak için... Biri de ayırmak için... Kulağımla duydum kaç kere, Nuri Conker, 'Aman Paşam kadın lakırdısı dinlenir mi? Gelin içelim...' demiştir." Latife, İzmir'e baba evine gönderilen boşanma evrakını teslim aldıktan sonra büyük bir yalnızlığın içine yuvarlandı.Vecihe İlmen, ablası Latife'nin kendi kafasına denk bir insan bulup onu kaybetmenin acısını yaşadığını söylüyor. Kocam seçimini yaptı Napolyon, Josephine'den neden ayrılmak istemişti? Latife acaba yeni bir Napolyon - Josephine vakası derken ne demek istemişti? Bu büyük aşka kısaca göz atalım: Napolyon ile Josephine birlikteliğinin en belirleyici yanı birbirlerine olan aşkları ve dramatik ayrılıklarıydı. Evlendiklerinde Napolyon generaldi, Josephine de Paris sosyetesinin pırıltılı kadını. Evlilikleri 13 sene sürmüş, 1804'te Napolyon imparator olurken, Josephine de imparatoriçe koltuğuna oturmuştu. Napolyon çapkınlıklarını sürdürürken Josephine'e hep âşıktı. Josephine tarihçiler tarafından karizması ve cazibesi olan bir kadın olarak tanımlanıyor. Çekici bir yürüyüşü ve bununla uyum içinde bir ses tonu vardı. Josephine'in bir önceki evliliğinden iki çocuğu olmuş, ama Napolyon'la birlikte iken hamile kalamamıştı. Napolyon hanedandan gelme bir kadınla evlenip tahtını daha da sağlamlaştırmak istiyordu. Öyle de yaptı. Boşanma kararını bir gece yemek yerken söyledi sevgili karısına. En mutlu günlerini onun yanında geçirdiğini ama Fransa'nın menfaatlerının ayrılmalarını gerektirdiğini bildirdi.Josephine, ayrılacaklarını öğrendiğinde çok ağlamış ve bu acıya dayanamayacağını, öleceğini düşünüp bayılmıştı. Ertesi gün boşanma seremonisi için kendisini toparladı. Oldukça dokunaklı geçen tören sırasında Josephine, yazdığı bir açıklamayı okudu. Bir varis dünyaya getiremediğini, Fransa'nın yüce çıkarları için, Napolyon'a olan büyük bağlılığını boşanmaya rıza göstererek kanıtlamak istediğini söyledi. Napolyon ise, Avusturya ile imzalanan barış anlaşmasının ardından 1910 yılında Avusturyalı arşidüşes Marie-Louise ile evlendi. Gerekçesi Fransa'ydı Napolyon, Josephine'e yaşamını değerli kılan bu 13 yılın kalbinden hiç silinmeyeceğini söylemişti. Josephine'i gerçekten de unutamadı. Tarih yazanlara göre, Napolyon Josephine'i hiç unutmadı. Kalbi, ülkesi Fransa, ve eski karısı Josephine için çarpmaya devam etti. Tarih kitaplarına geçen son sözleri, "Fransa, ordu ve Josephine" olmuştu. Son sözü, Josephine'di "İri, parlak siyah gözleri ve insanın içine işleyen bakışlarıyla güzel, balıketinde, kısa boylu, zarif Latife Hanım bir dönem New York Borsası'nda oynamış olan İzmirli zengin tüccar Muammer Bey'in kızıdır. Başarılı, zeki, canlı ve parlak Latife, dönemin Türk kadınlarından çok farklıydı. Kendi dili Türkçeye çok iyi hâkim olduğu gibi İngilizce, Fransızca, Almanca da biliyor ve kendi cinsinin aydınlanmasına inanıyordu. Hedefi, Türk kadınının toplumsal ve kültürel düzeyini Batılı kadının düzeyine çıkarmak ve kadını yüzyıllardır erkeğin kölesi konumuna düşüren ve pek çoğu Kuran'da yeri olmayan gelenekleri yıkmaktı. Üstelik zengin bir ailenin kızıydı. Bütün bunlar Mustafa Kemal'in kalbini çeldi." Time: Hedefi kadının köleliği geleneğini yıkmaktı Atatürk, Latife Hanım'ın soyadını nasıl verdi?Mustafa Kemal, boşanmayı nasıl karşıladı?Küçük "k" harfini neden kullanmazlardı?Latife Hanım, Mustafa Kemal'e telefonda böyle sordu mu? "Paşam benden suikast mı bekleniyor ki!" YARIN