06.05.2016 - 20:18 | Son Güncellenme:
AA
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün yargılandığı davaya ilişkin kararını açıklayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, "Sanıkların siyasal ve askeri casusluk maksadıyla hareket ederek üzerlerine atılı fiili, özel kastla işlediklerinin ve yargısal içtihatlara nazaran, atılı fiil yönünden varlığı zorunlu olan, 'başka bir devletle veya terör örgütü ile anlaşma olgusu'nun dosya kapsamı itibariyle hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilemediğini" bildirdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kapalı yapılan duruşmada, savcı Evliya Çalışkan'ın mütalaası okundu.
Mütalaa okunmasının ardından söz alan müdahil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hatice Özay, mütalaaya katıldığını ancak sanıkların iddianamedeki gibi casusluk suçundan da cezalandırılması gerektiğini söyledi.
Müdahil MİT Müsteşarlığı avukatı Ümit Ulvi Canik ise sanıkların cezalandırılmasını ve savcının talebi doğrultusunda "örgüte yardım" yönünden dosyanın ayrılmasını talep etti.
Duruşmada savunma yapan sanıklar Dündar ve Gül, savunmalarına idam edilmelerinin 44. yıl dönümü nedeniyle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anarak başladı.
Savunmaların ve sanık avukatlarının beyanlarının ardından duruşmaya, karar açıklanacağı belirtilerek 2 saat ara verildi. Daha sonra tekrar başlayan duruşma, hüküm açıklanacağı için yasa gereği kapalılık kararı kaldırılarak bütün izleyicilere açıldı. Hükmün okunacağı duruşma salonuna, adliyenin koridorlarında bekleyen CHP milletvekilleri Gürsel Tekin, Enis Berberoğlu, Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş ve Muharrem Erkek ile gazeteciler de giriş yaptı.
Duruşma arasında saldırı haberini duyan mahkeme heyetince, sanık Can Dündar'a geçmiş olsun dileği iletildi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Canel Rüzgar, "Bu alçakça saldırıyı kınıyoruz. Heyet olarak hayretle karşıladık, şiddetle ve lanetle kınıyoruz" dedi. Mahkeme Savcısı Evliya Çalışkan da geçmiş olsun dileklerini iletti.
Mahkemenin hükmünü üye hakim okudu.
"FETÖ/PDY ile ilgili kesin bir yargı hükmü yok"
Mahkeme heyeti, sanıklar Dündar ve Gül'ün, hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın amaç ve maksadını bilerek ve isteyerek yardım ettikleri iddia edilen ve 'FETÖ/PDY' olarak adlandırılan silahlı terör örgütünün varlığı yönünde kesin bir yargı hükmü mevcut olmadığı, söz konusu yapılanmanın silahlı bir terör örgütü niteliğini haiz olduğu iddiası ile ilgili olarak Türkiye genelinde yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturmaların halen devam ettiği, ayrıca bu örgütün iddianamede, MİT tırlarının durdurulması eylemi ile 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma veya kısmen veya tamamen işlemez hale getirme' şeklinde açıklanan suçtan, bu aşamada herhangi bir suretten hüküm kurulamayacağını belirtti.
Heyet, davaların makul sürede sonuçlandırılması gerekliliği, diğer suçlardan açılan davalar yönünden hüküm verilmesi dışında yapılacak bir muhakeme işleminin bulunmaması hususlarına göre, sanıklar hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan açılan kamu davalarının eldeki dava dosyasından ayrılmasına ve başka bir esas numarasına kaydedilerek bu suç üzerinden yargılanmalarının devamına hükmetti.
Dündar ve Gül'ün, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan cezalandırılmalarının talep edildiğini hatırlatan heyet, bu hususta dayanak olarak gösterilen MİT tırlarının darp, cebir ve şiddet uygulanarak ve silah kullanılarak aranması eyleminin gerçekleştirildiği 19 Ocak 2014 tarihi ile sanıklara yüklenen suçlamaya esas fiil ve yayın tarihlerinin dikkate aldığını belirtti.
"MİT tırlarını durduranlarla ilişkileri yok"
Sanıkların, ayrıca amaç araç suç ilişkisine nazaran, silahlı bir terör örgütünün yöneticisi veya üyesi sıfatıyla örgütün nihai amacı doğrultusunda hareket ettiklerine dair, örgütle organik ilişkilerinin varlığı gösteren ve suçun yasal unsuru niteliğindeki cebir ve şiddeti kullanmadıklarını da belirten heyet, darbeye teşebbüs suçunun işlenemeyeceğinin açık olduğuna dikkati çekti.
Heyet, sanıkların, MİT tırlarını durduran ve yargılanmakta olan sanıklarla önceye dayalı veya eylem sırasında herhangi bir irtibat ve ilişkilerinin bulunmadığını da kaydederek, atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı ve sanıkların eyleminin kanundaki yasal suç tarifine uymadığı vicdani sonuç ve kanısına varıldığını ifade etti.
Mahkeme heyeti, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan sanıkların ayrı ayrı beraatlerine hükmetti.
"Başka bir devletle veya terör örgütüyle anlaşma olgusu yok"
Mahkeme heyeti, Can Dündar ve Erdem Gül'ün, "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken nitelikteki bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" suçlarıyla ilgili ise, "Sanıkların siyasal ve askeri casusluk maksadıyla hareket ederek üzerlerine atılı fiili özel kastla işlediklerinin ve yargısal içtihatlara nazaran atılı fiil yönünden varlığı zorunlu olan, 'başka bir devletle veya terör örgütü ile anlaşma olgusu'nun dosya kapsamı itibariyle hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilemediği, sanıkların eyleminin oluş ve kabule göre bir bütün halinde, 'devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak' suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır" değerlendirmesini yaptı.
Sanıkların işledikleri bir fiille TCK'nın 327. ve 329. maddelerinde düzenlenen birden fazla suçun oluşumuna sebebiyet verdiklerini aktaran heyet, TCK'nın "fikri içtima" başlıklı 44/1. maddesine göre daha ağır cezayı gerektiren 329/1 maddesi gereğince hüküm kurulduğunu ve sanıklara bu maddeden ceza verildiğini bildirdi.
Dündar'a 5 yıl 10, Gül'e 5 yıl hapis cezası
Heyet, Dündar’ın "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" suçundan, Dündar'ın suça konu haberi ulusal çapta yayın yapan genel yayın yönetmenliğini yaptığı gazetede manşet haberi olarak yayınlaması, görüntülerin sayısı ve niteliği karşısında suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, işlendiği zaman, yer ve meydana gelen tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, kasta dayalı kusurun ağırlığı ve yoğunluğunu dikkate alarak 7 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Dündar'ın eyleminin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 3 ve 4. maddelerinde belirtilen, "terör ve terör amacı ile işlenen suçlar"dan olmaması nedeniyle verilen cezada artırım yapılmasına gerek duymayan mahkeme heyeti, geçmişi, sabıkasız oluşu ile cezanın geleceği üzerindeki olası etkilerini dikkate alarak Dündar'ın bu cezasında 1/6 oranında indirim yaptı. Dündar'ın böylece 5 yıl 10 ay hapisle cezalandırılması kararlaştırıldı.
Sanık Erdem Gül'ün de aynı suçtan 6 yıl hapis cezasına çarptırılmasına hükmeden heyet, geçmişi, sabıkasız oluşu ile cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri nedeniyle 1/6 oranında indirim yoluna giderek Gül'ün 5 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi.
Mahkeme heyeti, sanıklar hakkında daha önce çıkarılan, yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını da öngördü.
MİT'e 3 bin 600 lira
Davanın müdahil kurumu MİT Müsteşarlığının yargılama sırasında kendisini avukatla temsil ettiğini bildiren heyet, asgari avukatlık ücret tarifesi uyarınca belirlenen 3 bin 600 liralık vekalet ücretinin sanıklardan alınarak MİT Müsteşarlığına ödenmesini hükmetti.
Heyet, müdahil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olarak ise davaya katılmasının dayanağını oluşturan, "darbeye teşebbüs"e beraat kararı verilmesi nedeniyle herhangi bir vekalet ücreti takdir etmedi.