ByLock’un sahibi gelip teslim olmuş

ELİF ALTIN İstanbul - İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nun hazırladığı iddianamede, 15 yıl hapsi istenen Keynes’in etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söylediği anlatıldı. İddianamede, Keynes’in mailine Apple uygulama mağazasından gelen bazı e-postaları kendi rızasıyla savcılığa sunduğu, örgütle bağlantısı olan bazı kişileri teşhis ettiği ifade edildi.

İntihar teşebbüsü

Keynes, 1986-1987 yıllarında sekizinci sınıfta okurken Turgay adlı Vatandaşlık Bilgisi öğretmeni tarafından aile durumu kötü olduğu için Fen Lisesi’ne hazırlanmak için o dönem cemaat olarak adlandırılan yapının evlerine götürüldüğünü belirterek, bu şekilde dönem dönem cemaatin Işık evlerinde kaldığını söyledi. Evlerinde kaldığı ev imamlarıyla sık sık tartıştığı ve anlaşamadığı için zaman zaman okulu bıraktığını ve okulunun uzaması üzerine kaydının silindiğini söyleyen Keynes, “Yapıya kızdım ve o dönem Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Hikmet Çetinkaya ile 1997 eylül-ekiminde görüşerek cemaat adı altındaki yapının genel işleyişini ve bu yapı ile ilgili bildiklerimi anlattım. Çetinkaya da bir köşe yazısında anlattıklarımı yazdı... 1997 yılından önce bu örgüt ile bağlantım olmuştu. Ancak daha sonra tüm irtibatımı kestim. Bu örgüt yüzünden kendimi dinden dahi soyutladım... Sekiz yılımı kaybetmiş olmam bende büyük bir çöküntü yarattığından, hap içmek suretiyle intihara teşebbüs ettim. Hastanede yapılan müdahaleyle sağlığıma kavuştum. Ekim 2002’de Greencard geldi, arkadaşımdan borç aldığım 2 bin dolarla bilet aldım ve Seattle’a gittim” dedi. İddianamede Keynes’in örgütün evlerine gittiği, şakirtlik programına alınarak örgütün şakirdi haline geldiği, örgüt içerisinde görevler üstlendiği, kütüphane sorumlusu ve belletmen görevlerinde bulunduğu, örgütün en önemli yapılanma alanı olan mahrem yapılanmada “Tarık” kod adıyla ‘TSK Mahrem Yapılanması’nda öğretmen (grup abisi) konumuna kadar yükseldiği ifade edildi.

Savcıya ulaşmış

İddianamede, Keynes’in 26 Ekim 2016 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İsmail Uçar’a ulaştığı belirtilerek, “ByLock denilen programı ‘Tilki’ lakaplı Atalay Candelen isimli arkadaşım yazdı. Kendisi Porlant State Üniversitesi’nden mezun bilgisayar mühendisidir. ‘ByLock programını Apple Store’a yükleyelim’ dedi ve benim kredi kartı bilgilerimle bu program Apple Store’a yüklendi. Ayrıca başka kredi kartı bilgileriyle Googleplay’e de yükledi. Ben bu konuyla ilgili birkaç kez Türk yetkili makamlarına bilgi vermek istedim ancak muhatap bulamadım. Bana güvence verirseniz gelip ifade vermek istiyorum. Bu programı FETÖ’cü terör örgütü mensuplarının kullanması benim bilgim haricindedir. Ben işimde gücümde biriyim. Adımın örgütle anılması beni rahatsız etti. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım” dediği ifade edildi.

Candelen’in Apple markete yüklediği ByLock programını kendi telefonuna da indirdiğini söyleyen Keynes, “Programı açtığımda bana tarif etmesi üzerine hatırladığım kadarıyla ‘neokeynes’ kullanıcı adını ve şifre bölümüne bir şifre oluşturarak kayıt oldum... O dönem WhatsApp ile bu programı kıyasladığımda kullanımının pratik olmadığını söyleyerek bu programı telefonumdan geri sildim... 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ByLock programının tamamen FETÖ/PDY Silahlı Terör örgütü için hazırlanmış bir program olduğu kanaatine vardım” dedi.

Adını neden değişti?
48 yaşındaki Keynes ifadesinde, “2003 yılında Long Beach Havalimanı’nda ve 2005 yılında New York Havalimanı’nda ‘bombacı’ olduğum tespiti ile hakkımda arama kayıtları olduğu ve sürekli karşıma çıktığı için 2012 yılında Amerikan vatandaşlığı alırken adımı David Keynes olarak değiştirdim” dedi. Keynes ifadesinde, örgütle 1997’den sonra hiç bir bağının kalmadığını ancak bu örgüt ile irtibatlı ve iltisaklı arkadaşları ile sosyal ilişkilerinin devam ettiğini belirterek, “Arkadaşlarıma bu konuşmalarımda bu yapının tabiri caizse bir ‘genelev’ olduğunu söylüyordum. Benim kişisel görüşüme göre örgüt elebaşı Fetullah Gülen şizofren bir kişiliktir” dedi.

İnandırıcı bulunmadı

İddianamede, şüpheli Keynes’in ifadesinin kısmi ikrar içerdiği ve örgüt içerisinde kod adı kullandığı değerlendirildiğinde örgütsel gizliliği haiz olduğunun anlaşıldığı belirtilerek, “Şüphelinin ifadesinde her şeyi anlatmadığı, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarda bulunduğu” görüşüne yer verildi.