GündemBuhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu

Buhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu

06.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir krize dönüştüğü süreçte Demirel ile Ecevit’in tarihe geçen uzlaşması sonucu 6 Nisan 1973’te Cumhurbaşkanı seçilen Fahri Korutürk, Türkiye’nin hem siyasi hem de toplumsal açıdan en buhranlı yıllarında görev yaptı...

Buhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu

Buhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu

Faruk Gürler, Genelkurmay Başkanlığı’nın ardından Cevdet Sunay’dan boşalan Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmek ve Çankaya Köşkü’ne çıkmak istiyordu. Ancak dönemin AP Genel Başkanı Süleyman Demirel ile CHP lideri Bülent Ecevit, emekli Orgeneral Faruk Gürler’in cumhurbaşkanı seçilmesini engellemişti. Ama 1973 yılının başında cumhurbaşkanlığı seçiminde de Meclis kilitlenmişti. Demirel, çözümün nasıl sağlandığı konusunda yıllar sonra “Kimseyle sürtüşmesi olmayan, zarif bir insan. Geçmişinde önemli hizmetler var. İhsan Sabri Çağlayangil ile aklımıza Korutürk geldi. Bülent Ecevit’e önerdik. Hemen kabul etti. İşi uzatmadık. Korutürk’ü Cumhurbaşkanı seçtik” diyecekti.

Haberin Devamı

7 yılda 8 hükümet

6 Nisan 1973’de Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı seçildi. Ertesi gün de, teknokrat hükümetin Başbakanı Ferit Melen, görevinden istifa etti. Korutürk Cumhurbaşkalığı görevi boyunca hükümet bunalımları ile uğraştı. Korutürk’ün görev yaptığı 7 yıl içinde, 8 ayrı hükümet kuruldu. Talu ile Sadi Irmak, iki ayrı teknokrat hükümet oluşturdu. Ecevit ile Demirel de, bu dönemde üç ayrı hükümete başkanlık etti. Bu süre içinde 16 kez hükümet bunalımı oluştu. Bu dönemde, iktidar ağırlıklı olarak Ecevit ile Demirel arasında bir pin pon topu gibi el değiştirdi. Korutürk, cumhurbaşkanlığının ilk günlerinde, hükümeti kurmakla görevlendireceği kişiyi seçmek durumunda kaldı. Cumhuriyet senatosu Kontenjan Üyesi Naim Talu’yu hükümeti kurmakla görevlendirdi. Talu, AP ve CGP’den milletvekillerinin yer aldığı bir koalisyon hükümeti oluşturdu. 1973 genel seçimlerinden sonra bu kez hükümet kurma görevini sırayla Demirel ve Ecevit’e verdi. Ancak iki liderde bir hükümet kuramadı. Bunun üzerine görevine devam eden Talu’ya yeniden hükümet kurma görevini verdi. Ancak Talu, yeni bir hükümet oluşturamayınca 10 Ocak 1974’te istifa etti. Hükümeti kurma görevini yeniden Ecevit’e verdi. Ecevit, Necmettin Erbakan ile birlikte CHP - MSP koalisyon hükümetini kurdu.

Haberin Devamı

Ecevit Hükümeti döneminde, Kıbrıs’taki Rum cuntanın Kıbrıs Türklerine yönelik saldırıları artmıştı. Başbakan Ecevit, Kıbrıs’a asker çıkarma hazırlığı içine girmişti. Kıbrıs Barış Harekatı’nın kararı 16 Temmuz 1974 tarihinde Çankaya Köşkü’nde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alındı.

Irmak’a görev verdi

Siyasi bunalım, yeni bir teknokrat hükümetin işbaşına gelmesine zemin hazırladı. Korutürk, hükümet kurma görevini Cumhuriyet Senatosu Üyesi Sadi Irmak’a verdi. Irmak’ın kurduğu hükümette sadece CGP’den 4 milletvekili yer aldı. Diğer üyelerinin Meclis dışından atandığı bu hükümet, sadece 17 gibi çok düşük bir kabul oyunun çıktığı oylamada güvenoyu alamadı. Cumhurbaşkanı, 31 Mart 1975’de görevi bu kez Demirel’e verdi. Böylece ilk Milliyetçi Cephe Hükümeti, yani AP-MSP-MHP koalisyonu kuruldu. Bu hükümet 1977 seçimlerine kadar görev başında kaldı.

Haberin Devamı

Ecevit’in CHP’si, 1977 seçimlerinde oyların yaklaşık yüzde 42’sini alarak seçimden birinci çıktı. Ancak Meclis’te güvenoyu için yeterli çoğunluğa sahip olmadığı için Ecevit’in kurduğu hükümetin ömrü kısa sürdü. Korutürk, bu kez hükümeti kurma görevini ikinci partinin lideri olan Demirel’e verdi. Demirel, 21 Temmuz 1977’de İkinci Milliyetçi Cephe hükümetini kurdu. Bu hükümet, 31 Aralık 1977’de CHP’nin verdiği gensoru ile düşürüldü. Korutürk, hükümet kurmakla yeniden Ecevit’e görevlendirdi. siyasi literatüre “Güney Motel Vakası” olarak geçen 11 bağımsız milletvekilinin transferi ile Ecevit, CHP Hükümeti’ni kurdu. 17 Ocak 1978’de kurulan bu hükümet, ara seçimde boş bulunan 5 milletvekilliğini de muhalefetin kazanması üzerine Ecevit’in istifası sonucu ayın yılın kasım ayında sona erdi. Korutürk, yeniden hükümeti kurma görevini Demirel’e verdi. Demirel’in azınlık hükümeti, 25 Kasım 1979’da Meclis’te güvenoyu aldı. Bu hükümet, 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe ile yıkılacaktı.

Haberin Devamı

Soyadını Atatürk verdi

Genç Deniz İstihbarat Yüzbaşı Fahri Sabit, o dönemin en seçkin mekanlarından biri olan Ankara’daki Karpiç Restoran’da 18 Mart 1935’te Cumhurbaşkanı Atatürk ile karşılaştı. Atatürk, masasına davet ettiği genç bahriye subayıyla ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a övgü dolu bir mesaj yazdı. Atatürk, o gece genç bahriye subayına Korutürk soyadını uygun gördü.

Çankaya krizi çıktı

Korutürk’ün görev süresi, 6 Nisan 1980’te sona erdi. Korutürk’ten sonra Meclis’teki cumhurbaşkanlığı seçimleri bir krize dönüştü. Meclis, yeni bir cumhurbaşkanı seçemedi. Meclis, 12 Eylül 1980’de askeri darbe ile feshedildi. Korutürk’ün Cumhuriyet Senatosu tabii üyeliği de, darbeye kadar sürdü. Darbeden sonra kendi köşesine çekilen Korutürk, 12 Ekim 1987’de vefat etti.

Buhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu

Kenan Evren’in yolu açıldı

Korutürk, 1977 yılının Ağustos sıcağında çalışma ofisini Çankaya Köşkü’nden İstanbul’daki Florya Köşkü’ne taşımıştı. Başbakan Demirel, Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ve Milli Savunma Bakanı Sadettin Bilgiç’i İstanbul’a çağırdı. Toplantının gündemi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atamada yaşanan sorundu. Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun, hükümete karşı açık tavrından dolayı emekliye sevk edilmişti.

Haberin Devamı

Bu göreve atanabilme özelliklerine sahip üç orgeneral vardı: Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Adnan Ersöz, İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Şükrü Olcay ve III. Ordu Komutanı Ali Fethi Esener. Kara Kuvvetleri’ne atama teamüllerine ve kıdem sırasına göre Birinci Ordu Komutanı’nın atanması gerekiyordu. Ancak Demirel, bu göreve kendisine yakın olan Orgeneral Esener’i getirmek istiyordu. Korutürk, Esener’in atanmasına ilişkin kararnameyi imzalamadı. TSK’nın iki numaralı koltuğuna yapılacak atamada yaşanan düğüm 3 orgeneralin de emekliye sevk edilmesiyle aşıldı. Orgeneral hiyerarjisi içinde son sıralarda yer alan Ege Ordusu’nun Komutanı Kenan Evren, önündeki üç orgeneral emekli olunca birden kendini Kara Kuvvetleri Komutanlığı koltuğunda buldu. Böylece Evren’in Genelkurmay Başkanı olmasının da yolu açılmıştı.

Muhtıra gibi mektup

Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülend Ulusu, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ile Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun’un imzalarının taşıyan mektup, 27 Aralık 1979’ta Korutürk’e gönderildi. Mektup, el yazısı ile “Cumhurbaşkanım” hitabıyla başlıyordu. Korutürk, mektubu aldıktan sonra 1 Ocak 1980’de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve kuvvet komutanlarını Çankaya Köşkü’nde kabul ederek görüştü. Ertesi günü de, yani 2 Ocak 1980 tarihinde, dönemin Başbakanı Demirel ile anamuhalefet lideri Ecevit’i birlikte Köşk’e davet ederek, uyarı mektubunun bir suretini kendilerine verdi. Aynı gün Millet Meclisi Başkanı Cahit Karakaş, Cumhuriyet Senatosu Başkanı İhsan Sabri Çağlayangil, Cumhuriyet Senatosu Milli Birlik Grubu Başkanı Fahri Özdilek, Cumhuriyet Senatosu Kontenjan Grubu Başkanı Zeyyat Baykara ile Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Cumhuriyetçi Güven Partisi Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ve Demokratik Parti Genel Başkan Vekili Faruk Sükan’a da mektubun birer suretini gönderdi. Aslında bu mektup, 12 Eylül darbesinin bir ön habercisiydi.

DEMİR LEYDİ’NİN ANKARA ZİYARETİ

Margaret Hilda Thatcher, 1980’li yılların dünya çapında tanınan en ünlü kadın siyasetçi idi. Diğer adı Demir Leydi idi. 1925 doğumlu Thatcher, Birleşik Krallık’ta diğer adıyla İngiltere’de 1979 ile 1990 yılları arasında başbakanlık yaptı. İngiltere’nin hem ilk kadın hem de en uzun süre başbakanlık yapan siyasetçisi oldu. Liberal - muhafazakar bir siyasi çigi izledi. Sağ liberal politikaları, bütün dirençlere rağmen uygulaması ile tanındı. Bu ünlü kadın siyasetçi, o dönemde Ankara’ya 6-8 Nisan 1988 tarihlerini kapsayan resmi bir ziyarette bulundu. Türkiye’de iktidarda Anavatan Partisi bulunuyordu ve Thatceh ile liberal sağ ekonomik politika izleyen bir siyasetçi olan Turgut Özal başbakanlık koltuğunda oturuyordu. İngiliz heyeti ile Türk heyeti arasında yapılan görüşmelerde ele alınan başlıca konular, Türkiye’nin AB’nin o dönemdeki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na üyelik başvurusu, yeni Türkiye iktisadı ve Birleşik Krallık’tan yatırım talepleri, Kıbrıs sorunu, İran-Irak Savaşı ve Filistin sorunu oldu. Thatcher, Turgut Özal ile birlikte yaptığı basın toplantısında “Bildiğiniz üzere Birleşik Krallık , Türkiye’nin ve Avrupa’nın büyük bir dostu olmuştur ve Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki Birlik Anlaşması’nın daha etkin çalışmasını görmeyi istemektedir” demişti.

Buhranlı yıllarda Türkiye’yi korudu