GündemBir güç grubu da akademi dünyasında: Atıf ve makale kardeşliği... ‘Çeteleşme boyutunda’

Bir güç grubu da akademi dünyasında: Atıf ve makale kardeşliği... ‘Çeteleşme boyutunda’

16.01.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:

Sanat dünyasında olduğu gibi üniversitelerde de güç grupları tartışılıyor. Kendi yakınlarını işe aldıranlar, editör olduğu dergilerde arkadaşlarına öncelik tanıyanlar… Tehditle  öğrencisinin yayınına ismini yazdıranlar da var. ‘Çeteleşme boyutunda’ diyen Prof. Şenol Kantarcı, doktora öğrencisinin makalesine kendi makalesiymiş gibi ‘çöken’lerin de olduğunu söylüyor.

Bir güç grubu da akademi dünyasında: Atıf ve makale kardeşliği... ‘Çeteleşme boyutunda’

Ozan Ömer Kadüker - Sanat ve medya dünyasında son günlerde tartışılan tekelleşme iddiaları, akademik camiada da kendini göstermeye başladı. Ünlü menajerlere yöneltilen “sektörü kontrol altına alma” suçlamalarına benzer şekilde, bazı akademisyenlerin kendi çevrelerine öncelik tanıdığı öne sürülüyor. Bazı akademisyenler arasında “Sen benim ismimi yaz ben de senin ismini yazarım” diyerek “makale kardeşliği” yapanlar, WhatsApp’ta atıf grupları kuranlar, birbirlerine “hediye yazarlık” dağıtanlar dahi bulunuyor. Editörlük yaptıkları dergilere arkadaşlarının makalelerini jet hızıyla kabul ederken bağımsız akademisyenlere zorluk çıkaranlar dahi bulunuyor.

Haberin Devamı

Hediye yazarlık 

Akademiye özgü kayırma davranışlarının başında herhangi bir katkısı olmamasına karşın, akademik bir çalışmaya başkasının ismini eklendiği “Hediye yazarlık” geliyor. Doç. Dr. Onur Dirlik ile Dr. Öğr. Üyesi Hazal Duman Alptekin’in “Üniversite 

Sınırlarında Kayırmacılık” araştırmasındaki akademisyenlerin görüşleri şöyle: 

■ Yeni dekan beni değil o kişiyi aldı. Çünkü yayınlarına dekanın adını yazacaktı. Beklentisi o yöndeydi. Benim yazmayacağımı biliyordu. 

■ Ben kadro bekliyorum ama hocama gittiğimde bana ‘Bu sene çok yayın eksiğim var’ diye dert yanıyor. 

■ ‘Sen beni yaz, ben seni yazayım. Sen bana atıf ver ben sana atıf vereyim’ diyorlar. 

Mobbinge uğruyorlar 

Doç. Dr. Ayfer Öztürk’ün araştırmasına göre akademisyenlerin yüzde 54.4’ü daha önce mobbinge maruz kaldığını söylüyor. Mobbing nedeni olarak yüzde 53.3’le kıskançlık öne çıkıyor. Akademisyenlerin yüzde 55,6’sı mobbinge sessiz kalırken en çok bölüm başkanları, dekanlar veya müdürler tarafından mobbinge maruz kaldıklarını söylüyorlar. 

Haberin Devamı

Makaleye çöktüler

Akademik etik dersleri de veren Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şenol Kantarcı, çöküşü şu örneklerle anlatıyor: “Hiçbir katkıları olmadığı halde asistanlarının yayınlarına kendi isimlerini yazdıran öğretim üyeleri, doktora öğrencisinin yazmış olduğu makaleyi kendi makalesiymiş gibi -tabiri caizse o makaleye çöküp- kendi ismiyle yayınlayanlar var. Bu isteklerini yerine getirmeyen öğrencilere ise ‘Seni mezun etmem’ tehditleri savuruyorlar. Akademide olayın bir de çeteleşme boyutu mevcut. 3-4 öğretim üyesi bir asistanın makalesine kendilerini eklettiriyor. Çeteleşmenin bir diğer örneği de ‘atıf kardeşliği.’  Birbirlerine atıf yaparak H endekslerini yükseltmeye çalışıyorlar. Bununla ilgili açılan davalar da sürüyor.”

Çevreye öncelik

Üniversitelerdeki kadrolarda yakınlarına öncelik verilmesini yanı sıra dergilere kabullerde de çevreye öncelik tanındığını aktaran Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Kızıltaş şunları dedi: “Normal şartlarda hiçbir yerde yayınlamayacak makaleler dahi yayımlıyorlar. Jet hızıyla kabul ediyorlar. Hakemleri bile kendi arkadaşlarından seçiyorlar. Arkadaşının makalelerini yayınlayanlar. WhatsApp gruplarında bütün çalışmaları sürekli oradan paylaşıyorlar. Birbirlerine atıf veriyorlar. Kaynakçalarında birbirlerini gösteriyorlar. Bir hoca sevmediği birinin atfını gördüğü anda onu engelliyor. O kişiye neden para kazandırıyorsun? Onun ismini makaleden çıkar şunu ekle diyor.”