10.04.2018 - 08:19 | Son Güncellenme:
Boston Üniversitesi’nden mezun olan Nazlı Sinem Erköseoğlu (24), 2010’da Paksoy Holding’in veliahtları Mahmut Emre ile kardeşi Can Paksoy’un oturduğu İstanbul, Beyoğlu’ndaki 10 katlı apartmanın havalandırma boşluğunda ölü bulundu. İncelenen görüntülerde her 2 kardeşin o gece bir kulüpte ve apartman girişinde görüntüleri tespit edildi. Paksoy kardeşler hakkında “kasten adam öldürmek” suçundan müebbet hapis istemiyle dava açıldı. 2 kardeş, Sinem’in intihar ettiğini iddia ederken, genç kızın ailesi, kızlarının cinayete kurban gittiğini ileri sürdü. İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava 4 yıl sürdü. Kısa süre tutuklu kalan Paksoylar, 2014’te beraat etti. Mahkeme, kasten ya da dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyetle ilgili yeterli delil elde edilemediğini bildirdi. Karar temyiz edildi.
Dosyayı inceleyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkemenin eksik incelemede bulunduğunu belirterek, kararın bozulmasını istedi. Savcılık ikinci bir tebliğname düzenleyerek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın suçtan zarar gördüğünü, bu nedenle kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma, duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, bu bildirimler yapılmadan davada karar verildiğini belirtti. Bunun üzerine İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na davayı bildirdi. Bakanlık da verilen beraat kararını temyiz etti. Bakanlığın beraat kararını bozma talebi üzerine savcılık düzenlediği ek tebliğnameyi Yargıtay Ceza Dairesi’ne gönderdi.
SABİT TELEFON KAYITLARINA BAKILMADI
Savcılık ek tebliğnamesinde, sanıkların Sinem’in ölümünden haberlerinin olmadığı yönünde savunmaları karşısında evdeki sabit telefonun olay gecesi kullanımına ilişkin kayıtlarının incelenmediği belirtildi. Sinem’in yüzüstü düşmesine rağmen, başındaki şişliğin, vücudundaki diğer yaraların ne zaman oluştuğu konusunda Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmadığına dikkat çeken savcılık, rapor sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
ELBİSENİN FERMUARINI KİM ÇEKTİ
Gazete Habertürk'ten Hayati Arıgan'ın haberine göre savcılık, Sinem’in iç çamaşırlarının ters giydirildiğinin öne sürüldüğünü, vücudunda ve sutyeninde sanıkların DNA’sının bulunduğu belirtilmesine rağmen elbisesinin fermuar uzunluğu dikkate alınarak, bu elbiseyi giyen kişinin arkasındaki fermuarı tek başına kapatıp kapatamayacağının araştırılmaması nedeniyle beraat kararının bozulmasını istedi.