10.04.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Safa Tekeli - Festivali düzenleyen İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından restore ettirilen 1953 yapımı “Beklenen Şarkı”, “Dünden Bugüne Türk Klasikleri” bölümünde, 10 Nisan Pazar saat 19.00’da Atlas 1948 Sineması’nda gösterilecek.
"Cahide Sonku: Şöhretten Sefalete.” Ses mecmuasının yıpranmış sayfalarında, yaşamı bu başlıkla özetlenen Cahide Sonku, 41. İstanbul Film Festivali’nde bu akşam gösterilecek “Beklenen Şarkı” filminin yapımcısı, başrol oyuncusu ve üç yönetmeninden biriydi. Zeki Müren’in ise ilk filmiydi. İki başrol oyuncusunun yaşamını etkileyen film, Sonku ile Müren arasında dava konusu da olacaktı. 26 Kasım 1966 tarihli Ses mecmuasında, “E. T. Olcayto” imzasıyla yer alan yazıda; gazeteci, senarist Enis Rıza Olcayto, onun yaşamını, “Türkiye’de bugüne kadar hiçbir tiyatro ve sinema oyuncusu Cahide Sonku kadar şöhret ve servetin şahikasına çıkamamış, fakat gene hiçbir ünlü yıldız, onun kadar sefalet ve yokluk çukuruna birdenbire inmemiştir” diye özetler.
Peçetelere yazılan anılar
Yazar, eleştirmen, gazeteci Agâh Özgüç de içkiye düşkünlüğü ileri aşamada olan 18 Mart 1981’de ölümünden önce Cahide Sonku ile müdavimi olduğu meyhanelerde yaptığı sohbetleri, 2007 yılında, “Cahide Sonku-Peçete Kâğıtlarındaki Anılar” adıyla kitaplaştırır. Cahide Sonku, “Beklenen Şarkı”nın çekim öyküsünü, “alkollü bir gecede” anlatır. O sıralar Peride Celal’in “Yıldız Tepe” adlı kitabını filme aktarmak için çalışılırken, Sonku’nun milyoner kocası İhsan Doruk, ondan Zeki Müren’e başrol vermesini ister. Buna şaşıran Cahide Sonku’nun Zeki Müren ile film yapmak aklından bile geçmemektedir. Uzun süren tartışmalardan ve sonu gelmeyen ısrar sonucu Sadık Şendil’in “Beklenen Şarkı” eserini önermesi üzerine anlaşma sağlanır. Şöyle sürdürüyor Sonku: “Zeki Müren’in oynamasını da kabul ediyorum. Ve reklamlara başlıyoruz. “Beklenen Şarkı” bir buçuk milyon gibi hiç düşünmediğimiz büyük bir hasılat getiriyor. Zeki Müren ise ikinci film için mukavele yapmaya yanaşmıyor. Boş kâğıt imzalıyor sadece. Neyse filmin tam ortasına geldik, Zeki Müren, ‘İki yüz bin lira isterim, yoksa filmi bırakırım’ diyor. Oysa biz, filme başlamadan önce 25 bin lira diye konuşmuşuz. Ben de ‘Bırak oğlum, tamam. Biz senden para kazanmak istemiyoruz’ diyorum. ‘Beş kuruş bile vermem’ deyip işi kesiyorum. Film setinde Zeki Müren’in bu davranışı üzerine yirmi beş imza topladık. Ve kâğıtları mahkemeye sunmak üzere kasaya koyduk. Filmin de bazı sahnelerini değiştirdik. Film bittikten sonra Zeki ile mahkemelik olduk. O günlerde de çocuğumu doğurmuşum. Ve ben mahkemeye gitmedim. Sonunda Zeki Müren,
200 bin lirayı benden çatır çatır aldı.”
Burada Agâh Özgüç devreye giriyor ve Zeki Müren’in, olayla ilgili, Nokta dergisinden Ayda Özlü Çevik’e anlattıklarını aktarıyor: “O filmde rol icabı Sami Ayanoğlu gazinocudur. Melahat İçli beni, ‘Bu sesle neden bu çileyi çekiyorsun? Gel benim çalıştığım yerde oku’ diyerek gazinocuya götürür. Ve benim elimden boş pulun üzerine imza attırırlar. Filmdeki adım da Zeki Müren. Ben boş pulun üzerini imzalarken kamera çalışıyor. Tabii film çeviriyoruz. Kadın bu kâğıdı saklıyor. Bunu bilenler ölmedi. Mesela avukat Buran Hanım. Film bitti, kadın tehdit ediyor. ‘İkinci filmi de bana yapacaksın, yoksa doldururum boş pulun üstünü.’ Oysa ne pulu? Ben imzamı rol icabı atmışım. O hâlâ ‘Üstünü doldururum, sana da on film çektiririm’ dedi. Hiç aklınıza gelir mi? Bir filmde rol icabı attığınız imza, şantaj olarak karşınıza çıksın.”
Agâh Özgüç de Sonku’nun kendisine meyhanede anlattıklarıyla bu açıklamanın çeliştiğine işaret ediyor.
Sonku Film’de yangın
E. T. Olcayto’nun yazdığına göre ise Sonku, zengin kocası İhsan Doruk’tan ayrıldıktan iki yıl sonra Sonku Film deposunda çıkan yangında diğer filmlerle beraber “Beklenen Şarkı”da mahvolur. Filmler sigortasızdır. “O günden sonra zirveye çıkışın düşüşü başladı” diyor Olcayto.
Agâh Özgüç, “Beklenen Şarkı”nın televizyonda yayınlanması üzerine Cahide Sonku’nun yakınmasını da aktarıyor: “Beklenen Şarkı, birkaç yıl önce TV ekranlarında gösterilmişti. Ve Sonku, sahibi olduğu filminin, TV’deki gösterisiyle ilgili olarak şöyle diyordu: ‘Benim filmimi televizyona kim sattı, anlamıyorum. Elbette filmin sahibi benim. Ankara Ticaret Odası’nda kaydım var. Büyük Bayram Sokağı’ndaki depo yangınında bu filmim kül oldu. Filmin bir kopyası acaba Hadi Yaman’da mıydı? Ama Hadi Yaman sağ değil ki! Öldü o... ‘İşte Cahide Sonku, yıllardan beri kafasına takılan bu meseleyi bir türlü çözememişti. Ve sürekli olarak yakınıyordu bu konuda. Filmin sahibi olması nedeniyle Cahide’ye bir ‘telif hakkı’ ödenmesi gerekirdi elbette. ‘Ne olur bu durumu TRT’den öğrenin. Bu filmi kim sattı ve parayı kim aldı?’ diyordu ısrarla. Ne var ki sanatçı, bu gerçeği öğrenemeden göçüp gidecekti.”