30.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
GENÇ GAZETE
Barış Manço aramızdan ayrılalı 16 yıl oldu. Onun ölüm yıl dönümü nedeniyle Mektebim Okulları olarak Barış Manço Evini ziyaret ettik. Müze evi gezdiğimizde ona ait eşyaları, sahnede giydiği kıyafetleri, aldığı ödülleri gördük. Ödülleri gördüğümüzde şaşırmamak mümkün değildi. Çünkü yüzlerce ödülü vardı. Duvarları şarkılarına ait notalar süslüydü. Eskiden bu ev İngilizlere ait olduğu için en alt kattaki oda kiler olarak kullanılırmış ama Barış Manço bu evi satın aldıktan sonra o odayı kendine göre dizayn etmiş ve oradaki çalışma masasında resimler çizmiş. Odanın tam ortasında lamba gibi duran süs dikkatimi çekti. Tavanda asılı duran şey fayton tekerleğiydi ve Barış Abi onunla bile güzel dekorasyon yapmış. Barış Abi, 100’den fazla ülkeye gitmiş ve gittiği her ülkeden topladığı farklı eşyalarla güzel bir koleksiyon da yapmış. Mendil ve kırbaç koleksiyonları dikkat çekenler arasındaydı.
Biz Barış Abi’yi görme ve tanıma fırsatı bulamadık ama yaptığı programları, çocuklara ve ülkesine olan sevgisini büyüklerimizden dinledik. Bize bıraktığı mirası yani şarkılarını bugün de severek dinliyoruz. İnanıyoruz ki bu şarkıları bizim çocuklarımız da dinleyecek ve asla unutmayacak.
Barış Abi’yi ölüm yıldönümünde anmak ve daha yakından tanımak için yaşadığı evi ziyaret ettik. Burada, Müze Sorumlusu Sırma Çelik’e, sorularımızı yönelterek Barış Abi’yi daha yakından tanımaya çalıştık.
Bize bir cümle ile Barış Manço’yu anlatır mısınız?
Barış Manço, farklılıkları seven, çocuklarla vakit geçirmekten hoşlanan, Türk tarihine damga vurmuş su ana kadar gelmiş geçmiş en iyi sanatçılardan biridir.
Sizce Barış Manço’yu diğer ünlülerden ayıran özellikleri nelerdi?
Barış Manço, giyim ve yaşam tarzıyla farklı biriydi. Anadolu Rock müziğinin kurucuları arasında yer alan Manço, yazdığı sözlerle ve müzikleriyle her zaman akıllarda kalacak bir tarz yarattı. Sadece ülkemizde değil birçok başka ülkede de hâlâ sevilerek dinlenen şarkıları var. Neredeyse üç nesil Manço şarkılarıyla büyüdü. Çocuklara olan sevgisi ve yaptığı programlar asla unutulmayacak.
7 ‘den 77’ye programı kaç yıl sürdü?
8 Ekim 1988’de TRT’de başlayan program 6 Aralık 1998’de sona erdi. Yaklaşık 10 yıl devam eden program dışında dünyayı gezdiği ve farklı kültürleri anlattığı Dünya Turu, Barış Manço ile Dere Tepe Türkiye gibi birçok programa imza attı. Türkiye’nin tanıtımında da önemli rolü olan Barış Manço, tam anlamıyla “Barış Elçisi”ydi.
Barış Manço’nun evi kaç yılında ziyarete açıldı?
Bu ev rahmetli Barış Manço’nun eşi Lale Hanım ve çocukları Doğukan ve Batıkan ile birlikte yaşadığı evdir. Bu evde Barış Manço’nun ve ailesinin izlerini görebilirsiniz. Manço’nun yaşamı boyunca sahip olduğu tüm eşyalar burada. Kıyafetleri, enstrümanları, özel eşyaları olduğu gibi korunuyor. Kadıköy Belediyesi’nin desteğiyle 9 Haziran 2010 yılında müze haline getirilen bu evi, 170 bin kişi ziyaret etti.
Bunca zamandır müzeye ziyaretçiler geliyor, şu ana kadar yaşadığınız en ilginç olay nedir?
Ben 2010 yılının mart ayından beri buradayım. Şu ana kadar birçok ziyaretçi ağırladık ve birçok ülkeden de misafirlerimiz geldi. Ama benim burada yaşadığım en ilginç anım, “Adam Olacak Çocuk” programına katılmış birinin müzemizi ziyaret ettiğinde duvarda asılı olan resimde kendini görmesiydi. Çok duygulandı ve gözyaşlarına boğuldu. Barış Manço gibi önemli bir insanla bir araya gelmiş olmanın, aynı kareyi paylaşmış olmanın mutluluğunu dile getirdi. Sanat hayatı boyunca o kadar çok çocukta iz bırakmış ki müzeyi ziyaret edenlerle bu anları sıkça yaşıyoruz. Barış Manço, sadece çocukların değil büyüklerin de sevgisini kazanmış önemli bir isim. Şarkıları hâlâ dillerde ve söyleniyor. Radyolarda ve TV’lerde kendisini görüyoruz. Barış Manço evi hâlâ tüm anılarını yaşatıyor. Ailesi de eserlerinin yaşaması için çalışmalar yapıyor.
Barış Manço kimdir?
2 Ocak 1943’te İstanbul’da doğan müzisyen, şarkıcı, besteci, aranjör, söz yazarı, oyuncu, TV programcısı, sunucu, koleksiyoner, ressam ve gezgin olarak tanıdığımız Barış Manço, 7’den 77’ye herkesin gönlüne taht kurmuş, adam olacak çocuğu gözünden anlayan ve çok özlediğimiz bir sanatçı…
Galatasaray Lisesi mezunu ve Anadolu Rock türünün kurucu üyelerinden olan Manço, bestelediği 200’ün üzerinde şarkısıyla birçok önemli ödülün sahibi oldu. 12 altın ve 1 platin albüm/kaset ödülü kazanan Barış Manço’nun şarkıları Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca ve Flemenkçe’ye çevrilerek, başka sanatçılar tarafından da seslendirildi. 1988 yılında TRT 1’de, çocuk ve aileye yönelik eğitim kültür ve eğlence programı olan “7’den 77’ye” ile Türkiye’de en uzun ve en başarılı televizyon yayıncılığını yaptı. Ekvator’dan Kutuplara 5 kıtada 100’den fazla değişik ülkeye giderek, 600.000 km’ye yakın yol kat eden Barış Manço, ülkemiz belgeselciliğine farklı bir boyut getirerek dünyanın farklı kültürlerini evlerimize taşıdı. Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, sanat yaşamında kendisine layık görülen 300’ün üzerinde ödülün dışında, birçok unvanın da sahibi oldu. Sanatçı, 1 Şubat 1999’da aramızdan ayrıldı.
Türkiye’de spora destek yeterli değil...
Türkiye nüfusunun yüzde 29’unu 12-24 yaş grubu oluşturuyor. Geriye kalan orta yaş ve yaşlı nüfusu oluşturan gruba göre genç nüfusun spora olan yatkınlığının oldukça fazla olduğunu görüyoruz. Genç nüfusa sahip, spora olan sevginin çok yüksek olduğu Türkiye’de, eğitim ve spor yapma bilincinin daha çok aşılanması, spora ve sporcuya desteğin de artması gerekiyor. Birçok kurum ve özel şirket, fon ve burslarla başarılı, genç sporcuları ve yeni branşları destekliyor. Resmi ve özel müsabakalar düzenleyerek sporculara yarışmaları için olanak sağlıyor ama genele baktığımızda ülkemizde spora ve sporcuya önem verildiğini pek de söyleyemeyiz. Bu kadar sağlam, başarılı ve yetenekli altyapıların bulunduğu bir ülkeden dünyaca ünlü sporcuların çıkmamasının üzerine gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İstanbul’da ilk yıl başarısı
Eğitimime devam ettiğim Mektebim Okulları’nın bu konuda birçok destek ve altyapı olanağı sunarak sporcu arkadaşlarımızı desteklediğini görüyorum. Bu yıl ilk defa Liselerarası bir ligde yer alan ve İstanbul üçüncüsü olarak önemli başarılara imza atan Güngören Bayan Voleybol Takımındaki arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Altyapı olanaklarının ve burs imkânlarının her geçen gün artması ve milli sporcuların da takımımıza katılmasıyla önümüzdeki yıl birincilik getireceğini düşündüğüm Bayan Voleybol Takımımız ulusal ve uluslararası birçok müsabakada başarılı olacak.
Sizin için araştırdık
Bu bilekliklere dikkat!
Son günlerde herkesin bileğinde sıkça gördüğümüz plastik bileziklerle ilgili söylentiler artmaya devam ediyor. Özellikle küçük çocukların ve gençlerin ilgisini çeken rengârenk bilekliklerin fiyat bakımından da bu kadar ucuz olması bu söylentileri güçlendiriyor. Plastik olan bu bileklikler, ‘’fıtalat’’ adlı bir madde içerdiğinden kansere yol açabiliyor. Esnek olması ve şık görünmesinden dolayı tercih edilen bu bileklikler herkes tarafından yapılabiliyor. Çok düşük bir fiyata alınan, güvenli kullanım miktarı yüzde 1 olması gereken ‘’fıtalat’’ maddesinin gerekenden 400 kat fazla olduğu bu bileklikler tehlike saçıyor. Uzmanların uyarıda bulunduğu bu bilekliklerin İngiltere’de kullanımı yasaklandı. Çocuklar ve gençler için bir eğlence aracı olan bu bilekliklere her yerde rastlamak mümkün.
Lensler artık cebimizde
Fotoğraf çekerken sık sık kullandığımız cep telefonları için tasarlanan özel lensler, profesyonel fotoğraf makinalarına ihtiyacı azaltıyor. Piyasada kendini yeni yeni göstermeye başlayan ve gittikçe yaygınlaşan cep telefonu lensleri fotoğraf çekmeyi sevenler için oldukça popüler hale geliyor.
Cep telefonu lensi ne işe yarıyor?
Kolayca takıp çıkarılabilen cep telefonu lensleri daha geniş açılı, daha kaliteli fotoğraf çekmeye yarıyor. Birçok çeşidi olan lenslerin farklı renkleri, boyutları mevcut. Ürünün bu kadar çabuk benimsenmesi ve kısa sürede popülerleşmesinde iki faktör öne çıkıyor. Bunlardan ilki insanların fotoğraf makineleriyle değil de sürekli yanında taşıdıkları cep telefonlarıyla daha kaliteli fotoğraf çekmek istemeleri. İkincisi ise fiyatlarının uygun olması. Bu lensler, bence zamanla daha da yaygınlaşacak ve günlük hayatımızda da yanımızdan ayıramayacağımız bir ürün haline gelecek.
Çok “Matrak” bir spor
1500’lü yıllarda Matrakçı Nasuh adıyla anılan, matematik ve minyatür alanlarında çalışmalar yapan Türk bilim adamının icat ettiği Matrak sporu, 500 yıl sonra Cenk Sanatı kurucusu Erkan Çalış tarafından sürdürülüyor. Günümüzde gülünç olan şey anlamına gelen Matrak, şimşir ağacından yapılan, cilalanarak dışı deriyle sarılan bir değnek ve bedeni korumak için kullanılan bir minderle yapılıyor. Seyahatname’de Evliya Çelebi’nin de yer verdiği, Kanuni Sultan Süleyman zamanında da sıkça oynanan Matrak oyunu nezaket ve güzel ahlakla, iki kişi arasında oynanan, odaklanma, denge, hız ve teknik bilgi gerektiren ve günümüze kadar gelen önemli bir miras.