24.07.2024 - 16:12 | Son Güncellenme:
AA
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sky News Arabia kanalında dış politika gündemini değerlendirdi.
Bakan Fidan, Filistin'de ateşkesin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun politik amaçlarıyla örtüşmediğini söyledi ve iki devletli çözüme vurgu yaptı:
"Netanyahu’nun başka bir ajandası var. Filistin’de ateşkes Netanyahu’nun politik amaçlarıyla örtüşmüyor İki devletli çözümü şimdi hayata geçirmezsek, ileride bir dördüncü Gazze savaşı çıkacaktır. Sürekli savaşlarla uğraşacağız. İki devletli çözüm konusunda anlaşma olursa, Türkiye olarak önerdiğimiz garantörlük mekanizmasının parçası olabiliriz."
"PKK ORAK'IN HER YERİNİ KANSER HÜCRESİ GİBİ SARIYOR"
"PKK/YPG ile savaşmamız, elindeki petrolü, enerji kaynaklarını Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor." diyen Hakan Fidan, "PKK Irak’ın her yerini kanser hücresi gibi sarıyor. Bu artık bizim sorunumuz olmaktan çıkıp Irak’ın bir milli güvenlik sorununa dönüştü." açıklamasını yaptı.
'GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE ÜLKELERİNE DÖNMESİ GEREKİYOR'
Türkiye'nin Suriye ile yakınlaşmasına ilişkin, "Biz bütün bölgedeki kardeş ve dost ülkelerle normalleştiğimiz gibi Suriye’yle de belli noktalarda adımları tabii ki atmak istiyoruz. Cumhurbaşkanımız bu konuda en üst düzeyde zaten politika ilanını yaptı. Nedir o? Biz aramızdaki mevcut sorunları çözmek için her türlü diyaloğu her türlü seviyede Cumhurbaşkanlığı dahil olmak üzere yapmaya hazırız. Bu, çok kıymetli ve önemli bir çağrıdır; çünkü sorunları çözmek için bir araya gelmeye ve konuşmaya ihtiyaç var. Bizim 2017’den itibaren çeşitli kanallarla yürüttüğümüz görüşmeler oldu, çoklu ortamlar oldu ve bu ortamlarda yapılan tartışmalar var ve bunların faydasını da gördüğümüz anlar oldu. Yani şu anda bakın son 6-7 yıldır Suriye’de, Suriye muhalefetiyle rejimi arasında bir çatışma yok bu bir. İkincisi, Suriye’den daha fazla mülteci halihazırda bölge ülkelerine ve dünyaya gitmiyor. Suriye rejiminin, bu süreç içerisinde altyapı sorunlarını, ekonomi sorunlarını gidermek için, bazı siyasi sorunlarını gidermek için bir imkanı oldu, savaş yok çünkü ortalıkta. Şimdi bizim tabii bu geçici durumu daha kalıcı bir hale dönüştürmemiz lazım. Çünkü biliyorsunuz Suriye’den bölge ülkelerine gitmek zorunda kalmış hayatlarından endişe eden milyonlarca insan var. Ürdün’e gittiler, Lübnan’a gittiler, Körfez ülkelerine gittiler, 1 milyon Avrupa’ya gitti, birkaç milyonu Türkiye’ye geldi, yani milyonlarca Suriyelinin yarıdan fazlası şu anda ülke dışında. Bunların güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi gerekiyor" dedi.
'BERABER ATMAMIZ GEREKEN ADIMLAR VAR'
Terörizm konusunun Suriye’den temizlenmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, "Özellikle PKK’nın işgal ettiği Arap toprakları var büyük ölçüde, ele geçirdiği petrol tesisleri var. Yani Suriye halkının kaynaklarını gasp eden bir örgüt var, yani bununla savaşıp bunun elindeki petrolü, enerji kaynaklarını alıp Suriye halkına geri vermemiz gerekiyor. Çünkü bu insanlar kazandıkları parayla, çaldıkları servetle hem Suriye halkına karşı, hem Türk devletine karşı muazzam bir savaş içerisinde" diye konuştu.
Fidan, Türkiye olarak Suriye devletiyle beraber atmaları gereken adımlar olduğunu söyleyerek, "Sınır güvenliği, terörle mücadele başta olmak üzere ve mültecilerin tabii güvenli bir şekilde, özgür bir şekilde geri dönüşü de fevkalade önemli. Şimdi milyonlarca insanın Suriye dışına çıktığı bir yerde nüfusunun yarıdan fazlasının mülteci olduğu bir ülkeden bahsediyorum ben. Burada ne ekonomi olur, ne tarım olur, ne sanayileşme olur, ne yatırım olur" dedi.
'GÖRÜŞME İÇİN ŞART YOK'
Fidan, Şam’ın, Türkiye’yle ilişkilerin yeniden eski haline dönmesi için şart koştuğu iddiasıyla ilgili, "Bize şu ana kadar yapılmış herhangi bir şart yok. Zaten ortaya konan, bizim perspektifimizde olan sorunlar var, onların perspektifinde olan sorunlar var. Eğer zaten görüşmeden birbirimize şart koyacaksak görüşmenin bir anlamı yok. Görüşme dediğiniz şey medeni bir şekilde zaten bu sorunları çözmek için var, insanlar bunları çözmek için görüşürler. Biz güçlü bir ülkeyiz, çaresizlikten dolayı bir görüşme arayışı içinde değiliz, olgunluğumuzdan dolayı bir görüşme arayışı içindeyiz. Yani güçten ziyade diplomatik etkimizi ve bölgenin barışa olan ihtiyacını kullanmak istiyoruz. Bu konuda tabii Türkiye’nin diğer dostlarının da desteği önemli, başta Arap Ligi. Arap Ligi üyeleri olan Suriye’nin komşusu olan ülkeler, bunların destekleri ve tutumları da önemli. Ben bunlarla da konuşuyorum, Suudi Arabistan’la konuşuyorum, Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Katar’la, Mısır’la, Ürdün’le, buradaki kardeşlerimizin hepsiyle konuşuyoruz. Yani Suriye’ye ve Suriyelilere nasıl yardımcı olabiliriz? Suriye’yi içinde bulunduğu krizden nasıl kurtarabiliriz, hep beraber bunun bir arayışı var. Şimdi bu yeni dönemde bölge ülkelerinin birbirleriyle olan diyaloğunun arttığını görüyoruz. Daha yapıcı politikaların öne çıktığını görüyoruz. Bölgede yine kalkınmaya yönelik arayışların öne çıktığını görüyoruz. Türkiye bu noktada elinden gelen yapıcı rolü oynamada son derece kararlı" ifadelerini kullandı.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Esad’ın görüşme ihtimaline ilişkin ise "Cumhurbaşkanımız böyle bir teklifte bulundu, yani bizler de bu konuyla ilgili çalışıyoruz. Şimdi bir şey söylemek için erken, ama çalışıyorum ben" dedi.
'MÜLTECİLERE SAHİP ÇIKIYORUZ'
Fidan, Suriyeli mültecilerin Türkiye'den zorla sınır dışı edildikleri iddiasıyla ilgili de "Türkiye bölgesinde gerçekten güçlü, istikrar sahibi bir ülke. Dolayısıyla, maalesef son 20-30 yıldır yakın çevremizde olan krizlerden kaçan çok sayıda ülkeden Türkiye’ye iltica ediyor insanlar. Avrupa’nın başka şehirlerine iltica ettikleri gibi, yani istikrarlı ülkeler için böyle bir kader de var. Biz kardeşlik hukuku gereği özellikle Suriyeli mülteci kardeşlerimizle ilgili Cumhurbaşkanımızın baştaki tanımlaması 'ensar-muhacir kardeşliği', yani zor durumda olan, canını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan insanlara, kardeşlerimize elini uzatan bir Türkiye var. Biz Irak’ta da bunu yaptık, başka ülkeler problemleri olduğu zaman da aynısını yaptık, bu bizim kültürümüzde var. Bunu şunun için ifade ediyorum; Biz hem kültürümüzden gelen hususla hem de mültecilerin hukuku gereği mültecilere sahip çıkıyoruz. Hem de bizim bir hukuk altyapımız var. Devletimizin bir hukuku var, polisimizin, İçişleri Bakanlığımızın, adaletimizin bir işleyişi var. Bir de Birleşmiş Milletler’in Türkiye’de bulunan çok sayıda ofisi var mültecilerle alakalı. Şimdi bunlarla iş birliği içerisinde bakıldığı zaman bizim sistemli bir şekilde Suriyeli mültecilere ilişkin böyle iddia edilen bir konu yok. Tam tersine Türkiye’de Suriyeli kardeşlerimiz can emniyetlerini sonuna kadar muhafaza etmekteler. Ama zaman zaman ortaya çıkan birtakım toplumsal sıkıntıların ki bu her türlü toplumda oluyor her zaman ve bazı münferit olayların genelleştirilmesini, propaganda amaçlı kullanılmasını da tabii desteklemiyoruz" dedi.