06.12.2019 - 17:28 | Son Güncellenme:
SEYFETTİN ERSÖZ Ankara
Bakan Akar, PN MİLGEM projesi kapsamında “ASFAT-ASELSAN, ASFAT-HAVELSAN Savaş Sistemleri Alt Yüklenicilik Sözleşmeleri İmza Töreni”ne katıldı.
Akar burada yaptığı konuşmada, “Biz F35’leri almak istiyoruz. Eğer olmuyorsa alternatifleri değerlendiririz. Ama nihai anacımız kendi savaş uçağımızı yapmak” dedi.
Akar, “Patriot’u istedik vermediler S-400’ü değerlendirdik. Ayrıca yerli olarak Hisar projesi çalışmalarımız sürüyor” diye konuştu.
Akar, TOBB Konferans Salonu'nda düzenlenen, Pakistan'a ihraç edilen 4 adet MİLGEM Korvet Gemi Projesi'nin "Savaş Sistemleri Alt Yüklenicilik Sözleşmesi" imza töreninde, NATO ile ilişkilere de değindi.
Yaklaşık 70 yıllık NATO üyesi bir ülke olarak önceliklerinin müttefiklerle birlikte hareket ederek terör tehdidini ortadan kaldırmak yönünde olduğunu belirten Akar, "Bu amaçla uzun görüşmeler gerçekleştirdik, ortak birtakım çalışmalar yaptık. Ancak birçok konuda anlaşma sağlanmasına rağmen nihai noktada mutabakat sağlanamadı ve maalesef Türkiye olarak terörle mücadelede yalnız bırakıldık." diye konuştu.
İngiltere'deki NATO Liderler Zirvesi'nde Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadelesi ile ilgili görüşlerini ortaya koyduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından konunun muhataplarına tekrar tekrar ifade edildiğini aktaran Akar, şunları söyledi:
"Son günlerde NATO'nun varlığı ve Türkiye'nin üyeliğine dair temeli olmayan birtakım görüşler ortaya atılıyor. Kimi çevreler, ulusal güvenliğimiz için attığımız adımları NATO ittifakını hiçe saydığımızın kanıtı olarak gösterme çabasında. Tabii ki bu iddialar, mantık dışı ve konuya ilişkin gerçeklerin saptırılmasından başka bir şey değil. Türkiye, bir üye ülkenin yapabileceği en anlamlı, etkin biçimde NATO'ya karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyi sürdürüyor. İttifakın en eski üyelerinden biri olan Türkiye, ülkemiz, NATO içinde en büyük ikinci silahlı kuvvetlere sahip olup GSYH’nın yaklaşık yüzde 1,9'unu NATO'ya, savunmaya ayırarak ittifaka en fazla katkı sunan ülkelerden biri olma özelliğini sürdürmektedir."
Akar, 2024 yılına kadar da bu oranı yüzde 2’ye çıkarma taahhüdüne bağlı olduklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Yine Kore Savaşı'ndan Balkanlar'a, Somali'den Afganistan'a kadar askerlerimiz dünyanın her yerinde NATO görevlerinde, harekatlarında ve tatbikatlarında yer aldı, insani misyonlarda kilit rol oynadı.
Bu anlamda Türkiye, NATO içinde tüm yükümlülüklerine bağlıdır. Hem mali katkılarımızla hem de kahraman askerlerimizin çabalarıyla bu yükümlülüğümüzün arkasında durmaktayız. Soğuk Savaş döneminde onlarca yıl ittifakın cephe hattında yer alan Türkiye, şimdi de sınırlarımızdaki terör örgütleri ile Avrupa arasında son duvar konumundadır. Bu, asla unutulmamalıdır."
Akar, TOBB Konferans Salonu'ndaki Pakistan’a ihraç edilen 4 adet MİLGEM Korvet Gemi Projesi'nin "Savaş Sistemleri Alt Yüklenicilik Sözleşmesi" imza töreninde, Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve TSK Güçlendirme Vakfı uzun dönemli stratejik planlamasının meyvelerinin toplandığını belirtti.
Asfat AŞ'nin ana yükleniciliğinde milli sanayi şirketleri Aselsan ve Havelsen arasında imzalanan sözleşmeyle Türk savunma sanayisinin ulaştığı yetenek ve bilgi birikiminin çok açık bir şekilde ortaya konulduğunu ifade eden Akar, "Son 50 yılda, özellikle Kıbrıs Barış Harekatı'ndan çıkarılan dersler sonrasında ülkemiz, ordusunun ihtiyaçlarını yerli ve milli savunma sanayisinden karşılama yoluna gitmiş ve bu doğrultuda önemli yatırımlarda bulunarak tarihi adımlar atmıştır. Özellikle son yıllarda atılan adımlarla geliştirdiğimiz teknolojiler, TSK'nin imkan ve kabiliyetlerini her geçen gün daha da artırmıştır." diye konuştu.
Bunun en açık göstergesinin, yurt içi ve sınır ötesinde icra edilen harekatlardaki üstün başarılar olduğunu belirten Akar, "Barış Pınarı Harekatı'nın çok kısa sürede ilk hedefe ulaşmasında personelimizin fedakarlığının ve kahramanlığının yanı sıra sahip olduğumuz yerli ve milli teknolojilerin de önemli rolü vardır. Donanmamızın Doğu Akdeniz'de gösterdiği kararlı duruşun arkasında da bu teknik birikim bulunmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Askeri fabrikaların, tersanelerin, vakıf şirketleri ve özel sektör firmalarının kendi insan kaynağı ve mühendislik birikimiyle Türkiye'nin savunma sanayisi ihtiyaçlarının yüzde 70'ini karşıladığını, 2023'e kadar bu oranı yüzde 75 seviyesine çıkarmak için çalıştıklarını dile getiren Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Savunma sanayisine yönelik gerek hükümetimizin gerek firmalarımızın bugüne kadar yaptıkları başarılı işler ortada. MİLGEM gemilerimiz, Altay ana muharebe tankı, Fırtına topçu sistemleri, ATAK taarruz helikopteri, silahlı/silahsız insansız hava araçları, Hürkuş başlangıç ve temel eğitim uçağı, Gökbey genel maksat helikopteri ve ürettiğimiz her türlü mühimmat yerlilik ve millilik konusundaki azim ve kararlılığımızın en açık göstergesi olmuştur. Bu çalışmalarımız artarak devam edecek, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Geçmişte parasını ödediğimiz halde İHA'ların bakımını dahi yapmadılar. Biz de çalıştık kendi İHA'larımızı ürettik, hatta ihraç eder duruma geldik. Patriot istedik vermediler, S-400'ü değerlendirdik. Ancak bununla da yetinmiyoruz, kendi hava savunma sistemlerimizi geliştiriyoruz. Siper, Atmaca ve Göktuğ serisi radar ve füze sistemi projelerimiz devam ediyor. Hisar füze sistemi ise gelecek yıl inşallah hizmete girecek. Samimiyetle söylüyorum ki biz F-35'leri almak istiyoruz ancak olmuyorsa alternatifi de değerlendiririz. Fakat nihai hedefimiz, kendi muharip uçağımızı yapmak ve inşallah bunu da yapacağız."
"Pakistan MİLGEM, sadece bir başlangıç"
Yerli ve milli savunma sanayisinde ulaşılan seviyede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik, teşvik ve desteğinin oluşturduğu yüksek motivasyonun altını çizen Akar, "Savunma sanayisine yeni bir soluk getirmek, askeri fabrika ve tersanelerimizin yeteneklerini uluslararası pazara taşımak maksadı ile geçtiğimiz yıl kurduğumuz Asfat AŞ ana yükleniciliğinde dost ve kardeş ülke Pakistan ile MİLGEM Proje Sözleşmesi imzalanmıştır." ifadesini kullandı.
Patenti ve tüm telif hakları Milli Savunma Bakanlığına ait olan MİLGEM Projesi'nin tüm tasarım geliştirme ve inşa süreçlerinin Asfat AŞ tarafından yürütüldüğünü aktaran Akar, şöyle devam etti:
"Pakistan, MİLGEM Projesi ile savunma sanayisi firmalarımız tarafından üretilen birçok milli harp teknolojisinin ihraç sürümleri Pakistan donanması tarafından da kullanılacaktır. Türk mühendislerinin birikimini dünya denizleri ile buluşturacak olan bu gelişme, Türk savunma sanayisi açısından tarihi bir dönüm noktasıdır. Bu proje Türk savunma sanayisinin teknolojisiyle, tecrübesiyle, mühendislik altyapısıyla, bütçesiyle, bilgi paylaşım metodolojisi ve proje yönetim sistematiği ile dünyada geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Ancak inancım odur ki savunma sanayimizin tek kalemde gerçekleştirdiği en büyük ihracat projesi olan Pakistan MİLGEM, sadece bir başlangıçtır."
Akar, söz konusu projenin kardeş Pakistan ile olan ezeli ve ebedi dostluğu daha da ileri taşıyacağını belirterek, "Stratejik etkileri açısından değerlendirildiğinde ise bölgesel ve küresel düzlemde müştereken ortaya koyacağımız en önemli ve anlamlı kilometre taşlarından birisi olacaktır. Bu yönüyle bir gemi inşa projesinden çok daha fazlasını ifade etmektedir. Yaklaşık 6 yıl devam edecek proje süresince firmalarımızın, Pakistanlı dostlarımızla ortak iş yapma kültürlerini pekiştireceklerine ve yeni projelerle birlikteliğimizin sağlamlaştırılmasına vesile olacaklarına inanıyorum." diye konuştu.
Türk savunma sanayisinin son dönemde yaşadığı gelişimi devam ettirebilmesinin yolunun ihracattan geçtiğini bildiren Akar, "Bu, savunma sanayisinin sürdürülebilirliği için bir beka meselesidir. Sürekli ve gelişerek üretmenin tek çaresi, dünya ile rekabet edebilme gücünü yakalayabilmektir." dedi.
Savunma sanayisi firmalarına düşen büyük göreve işaret eden Akar, "Sizler, ürettiklerinizle TSK'nin yüksek teknoloji ihtiyacını karşılamaya ve onu desteklemeye devam ederken aynı zamanda ülke ihracatına da büyük katkı sağlıyorsunuz. Bizler de yedi iklim üç kıtaya barışı, adaleti, huzur ve istikrarı götüren atalarımızdan aldığımız ilhamla Türkiye Cumhuriyeti'ni geleceğe güvenle taşımak ve gelecek nesillerimizi refah içinde yaşatmak için yılmadan, yorulmadan çalışmaya devam ediyoruz." görüşünü dile getirdi.
Barış Pınarı Harekatı
FETÖ, DEAŞ, PKK/PYD-YPG gibi terör örgütleri başta olmak üzere vatan topraklarının, mavi vatanın, semaların güvenliğine, 82 milyonun huzur ve refahına yönelecek her türlü tehdit ve tehlikeye karşı "Ölürsem şehit, kalırsam gazi" anlayışında azim ve kararlılıkla mücadele ettiklerini vurgulayan Akar, "Mücadelemiz, yurt içinde ve sınır ötesinde, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyinde terör örgütleriyle gece gündüz, yaz kış, dağ bayır demeden en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir." ifadesini kullandı.
Barış Pınarı Harekatı'nın da bu çerçevede Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak ve başarıyla icra edildiğini belirten Akar, "Barış Pınarı Harekatı'yla sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulmasının kesin olarak önüne geçilmiştir. Halen bölge halkının temel ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşamsal destek sağlanması faaliyetleri ile Türkiye'deki Suriyeli misafirlerimizin kendi topraklarına, evlerine güvenli ve gönüllü dönüşlerini sağlamak için bölgedeki çalışmalar, TSK'nin ve ilgili bakanlık, kurum, kuruluşlarımızın da katkılarıyla devam etmektedir." açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin terör örgütlerine karşı hem kendi sınırlarının ve halkının güvenliğini sağlamaya hem de NATO sınırlarını korumaya devam edeceğini dile getiren Akar, "Türkiye, aynı zamanda ürettiği yerli ve milli savunma sanayi ürünleriyle kendi ihtiyaçlarımızı karşılamanın yanı sıra Pakistan MİLGEM Projesi'nde olduğu gibi dost ve müttefik ülkelerin de taleplerini karşılamayı sürdürecektir." dedi.
Projenin ilk sac kesiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapıldığını anımsatan Akar, ana yüklenici Asfat AŞ'nin, kuruluş kanunundan kaynaklanan dinamik ve esnek yapısını etkin bir şekilde kullanarak, projenin kilometre taşlarına uygun olarak devam etmesinde önemli rol üstlendiğini söyledi.
"Asfat, İstanbul Tersanesi Komutanlığının tecrübeli işçi ve yöneticilerinin üstün gayretleri ile yeni proje yönetim felsefesini birleştirerek bu projeyi de en düşük maliyet, en yüksek kalite ve en kısa zaman içerisinde kazasız, belasız bir şekilde tamamlayacaktır" diyen Akar, atılan imzaların "Savaş Sistemleri Alt Yüklenicilik Sözleşmeleri"nin Pakistan MİLGEM Projesi'nin kritik ve önemli fazlarından birisi olduğunu belirtti.