Avrupa Şık’ı dinledi

Konuşmasına Başbakan Erdoğan’ın geçen yıl nisan ayında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM), kitaplarla bombalar arasında bağlantı kurduğu konuşmaya atıf yaparak başlayan Şık, “Beni terörist, düşüncelerimi ifade etmeye çalıştığım kitabımı da terör örgütü propagandası olarak niteleyenler umarım bugün biraz da olsun utanıyorlardır” dedi.
İfade özgürlüğü ve medyaya baskı sorununu yaratanların açıklamalarına inanılmamasını isteyen ve Türkiye’de “tutuklu gazeteciler kadar tutuklu olmadığı halde tutuklu olan gazeteciler sorunu” yaşandığını belirten Şık, “AKP ve iktidarının görünmeyen ortağı Gülen cemaatine karşı eleştirel tutum takınan, yürütülen politikalara muhalif bir duruş sergilemeye çalışan birçok gazeteci ya işinden olmuş ya da otosansürle susmak zorunda kalmıştır.
Ruşen Çakır, Nuray Mert, Çiğdem Anad ve hatta iktidar partisine yakın Mehmet Altan bile hafif bir eleştiri yapınca işlerinden atılanlardan bazılarıdır” dedi. Şık şunları kaydetti:

‘Bana ceza verecekler’
Ceza alacağım: Beraat etmedim. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım ama ceza alacağımı düşünüyorum çünkü bu kararı vermezlerse bu komployu yapanların ortaya çıkarılması gerekir.
Yargı sorunlu: Görevi kargaşaya son vermek olan hukukun bizzat kendisi kargaşa yaratıyor. Devlet merkezli zihniyetten kaynaklanan uygulamaların ortaya çıkardığı sorunları mevcut ceza adalet sistemi içinde çözmemiz mümkün değil.
Ak Parti: AKP, muhafazakar yanı ağır basan tipik bir neoliberal parti. Şeriat getirirler diye bir endişem yok ama yaşam alanlarına müdahale eder hale geldiler.
Gülen Cemaati: Gülen cemaati hayalet gibi, her yerde ama hiçbir yerde değil. Kendisini iyilik hareketi olarak göstermeye çalışan bu cemaatin neden bu tür komplolar peşinde olduğu, polis teşkilatı ve ordu içinde örgütlenmeyi neden bu kadar çok istediği izaha muhtaçtır.