04.02.2021 - 12:17 | Son Güncellenme:
DHA
Olay, 14 Aralık 2017 günü, saat 03.00 sıralarında Antalya Muratpaşa ilçesi 100. Yıl Bulvarı’nda meydana geldi. Polis merkezine giden H.S.G. (21), kendisini yolda araca alan ve sonrasında bırakan polis memurları S.P. ve A.İ. hakkında, 'taciz' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçlamasında bulundu. H.S.G., iddiaya göre polislerin kendisini taciz ederken aldığı ses kayıtlarını da delil olarak sundu. Şikayet sonrası Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarılan 2 polis, adli kontrol şartı ile serbest kaldı.
Haklarında Antalya 12. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılan sanık polisler S.P. ile A.İ., mahkeme sürecinde suçlamaları kabul etmedi ve iftiraya uğradıklarını söyledi. Davanın 3'üncü duruşmasında, sanık polis memuru S.P.'nin eşi ile konuşan H.S.G., olaydan sonra polisin verem, kendisinin yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendi.
'TACİZ' SUÇUNDAN VERİLEN CEZANIN YARGITAY YOLU KAPANDI
Vicdan azabı çeken H.S.G., mahkemeye yazılı ifade vererek, polis memurlarına iftira attığını öne sürdü. Ancak bu dilekçeyi dikkate almayan mahkeme, S.P'yi 'taciz'den 2,5 yıl, 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan da 2,5 yıl olmak üzere toplam 5 yıl, A.İ.'yi de 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Karar sonrası iki polis memuru meslekten atıldı. Kararları Bölge Adliye Mahkemesi onadı ve S.P.'nin 'taciz'den aldığı 2,5 yıl hapis cezası için Yargıtay yolunu kapattı. S.P. ve A.İ., 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan aldıkları cezayı Yargıtay'a taşıdı.
'POLİSLERE TUZAK HAZIRLADIK'
Dava sonrasında DHA muhabiri ile görüşen H.S.G. ve Y.P., süreci anlattı. 2017 yılında 17 yaşındayken Alanya'da ailesiyle tartıştıktan sonra evi terk ettiğini söyleyen H.S.G., şöyle konuştu:
“Antalya'da internetten M.G. ile tanıştım ve ona sığındım. Bir süre sevgili hayatı yaşadıktan sonra beni para karşılığı ilişkiye zorladı. Tehditlerden dolayı sesimi çıkartamadım. Çünkü gidecek bir ailem yoktu. 100. Yıl Bulvarı üzerinde çalışırken polisler bizi çok sık alıyordu. Para kazanmamıza engel oluyorlardı. M.G., polislerin başına bir çorap örmemizi istedi. Onlara tuzak hazırladık. Bir ekip aracı yanımda durdu ve araçlarına bindim. M.G. benim telefonuma bir program yüklemişti ve uzaktan bağlantı ile konuşmalarımızı kaydetmeye başladı. Bana ne dediyse polis aracında onları yaptım. Polisleri baştan çıkarmak için elimden geleni yaptım. Ama onlar oralı olmadı. Sadece konuştuk. Sonrasında bir anons geldi ve polisler beni bırakarak gitti. Ardından M.G., bu ses kayıtlarını özel bir programla montajlayarak bana verdi. Beni tehditle polis merkezine gönderdi ve sürücü koltuğunda oturan polisin bana dokunduğunu söylememi isteyerek, 'taciz', 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçlamasında bulundum. Polislere iftira attım" dedi.
'BOŞU BOŞUNA 5 YIL HAPİS CEZASI ALDI'
Sonradan isimlerinin S.P. ve A.İ. olduğunu öğrendiği iki polis memuru hakkında dava açıldığını sözlerine ekleyen H.S.G., “Duruşmalarda S.P. isimli polisin verem, eşinin de beyin kanaması geçirerek yüzde 70 engelli olduğunu, küçük kızının da panik atak hastalığına yakalandığını öğrendiğimde vicdan azabı çektim. Özellikle S.P.'nin hiç ama hiçbir suçu yoktu. Boşu boşuna 5 yıl hapis cezası aldı. Mahkemeye dilekçe vererek her şeyi itiraf ettim, ama beni dinleyen olmadı" diye konuştu.
'ÇOK VİCDAN AZABI ÇEKİYORUM'
Ortada taciz olmadığını anlatan H.S.G., konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben S.P.'nin eşinden, ailesinin başına gelenleri öğrendiğim sıralarda, beni iftiralarına alet eden M.G.'nin de fuhuştan ve şantajdan aranması olduğunu öğrendim. Onu ihbar ettim ve cezaevine girdi. M.G., cezaevindeyken benimle evlendi ve fuhuş işi yaparak ona para vermemi istedi. Ancak cesaretimi topladım ve gerçekleri anlattım. M.G. şu an dışarıda ve beni fuhşa zorluyor. Ölümle, ailemle tehdit ediyor. Bu olayları anlatmamam için elinden ne geliyorsa yapıyor. Ben artık çok vicdan azabı çekiyorum. İnsanların da kendimin de kurtulmasını istiyorum."
'BENİM VE ÇOCUĞUM ÜZERİNE BU YÜKÜ YÜKLEMEYİN'
S.P.'nin eşi Y.P. ise eşinin sicili temiz, 20 yıl polis memurluğu yaptığını belirterek, şöyle konuştu:
“Bu bayan bir şekilde polislere tuzak kurmuş. Olayı öğrendikten sonra psikolojim allak bullak oldu. Eşim iftiraya uğradığını söylemesine rağmen, ilk zamanlar ona tepki gösterdim. Boşanma davası açtım. O günlerde müşteki ile konuştum ve olayı ondan öğrenmek istedim. Bana eşimin suçsuz olduğunu, şikayetinden vazgeçtiğini söyledi. Ondan sonra eşimin arkasında durdum. Ama bu olaydan dolayı eşim verem oldu ve çocuğum panik atak krizi geçirdi. Ben yüzde 70 engelliyim. Psikolojim allak bullak. Şimdi eşimin cezası kesinleşti ve her an suçsuz yere 2,5 yıl cezaevine girebilir. Sizden yardım istiyorum. Ben de M.G. isimli kişiden korkuyorum. Beni de tehdit etmeye başladı. Eşim hapse girerse bana zarar verebilir. Adalet istiyorum. Ne olur eşimi, bizi kurtarın. Bu kişi 2008 yılında da başkalarına kumpas kurduğu için ceza almış. Bu olayın kumpas, şantaj olduğu ortada. Bu davanın tekrar görülmesini istiyorum. Eşimin cezaevine girmesini istemiyorum. Bizim ailemizi mağdur etmeyin. Şerefiyle, onuruyla yıllarca polislik yapan bir insanı mesleğinden etmeyin. Benim ve çocuğum üzerine bu yükü lütfen yüklemeyin. Bize yardım edin."
S.P.'nin avukatı ise müvekkilinin 2,5 yıllık cezadan dolayı cezaevine gireceğini, Yargıtay'ın 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan vereceği cezanın da müvekkilinin yatacağı süreyi uzatabileceğini söyledi. S.P'nin 'taciz'den aldığı cezadan dolayı cezaevine girmesi bekleniyor.