18.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:
MERT İNAN
Aşı karşıtlığının bilime düşmanlık olduğunu söyleyen İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Selim Badur aşıların otizme yol açtığı yönündeki söylemlerin gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyledi. Bilimden uzak yorumlarla halk sağlığının tehlikeye atıldığına vurgu yapan Prof.Dr. Selim Badur şunları söyledi:
“İsrail’in Müslümanların DNA’sını bozmak için özel olarak aşı ürettiği söylemleri saçmalık ve safsatadan ibaret. Yıllar içerisinde aşıların kullanımında artış var ancak otizm sayısında atış yok. Türkiye’de İsrail’den ithal edilen herhangi bir aşı da yok. İtalya ve Almanya 11 aşıya zorunluluk getirdi. Bu aşıları yaptırmayan çocuklar okullara kabul edilmiyor. ABD’ni bazı bölgelerinde aşısız çocuklar, izole edilmiş eğitim kurumlarına gönderiliyor. İlerleyen günlerde bizim ülkemizde ABD’de benzeri sıkıntılar olabilir. Çocuklarını aşılatmayan aile sayısı artıyor. Bilimden uzak söylemler nedeniyle çocuklarımız risk altında.”
Saatte 450 çocuk ölümü
Prof. Dr. Badur, halen tüm dünyada aşıya erişim olanağı bulunmadığından saat başı 450 çocuğun yaşamını yitirdiğini vurguladı ve şöyle devam etti: “Çocukları aşılatmamanın çocuk felcinde olduğu gibi ciddi riskleri var. Kızamık, menenjit veya zatürre etkenleri ile oluşacak hastalanmalar ciddi sağlık sorunlarına yol açar. ‘Aşı yaptırmayalım, hastalığı geçirerek bağışıklık kazanalım’ şeklinde bir yaklaşımın çok büyük bir risk taşıdığı unutulmasın. Bu düşünce çocuklarına Rus ruleti oynatmaktan farksızdır. Yeni teknolojiler ile çok daha saflaştırılmış aşılar kullanıyoruz ve uygulanan aşıların içeriğindeki etkin madde sayısı azalmış durumda. Üstelik bağışıklık sistemimiz, 10-20 aşıyı değil, on binlerce yabancı maddeyi tanıyıp yanıt verme yetisine sahip. Bu nedenle ‘aşıların sayısı artınca bağışıklık sistemimiz yorulur’ yaklaşımı da bilimsel değil.
‘Vebali risk alanlarda’
‘İlaç firmalarının oyununa gelmemek’ şeklinde konuşan aşı karşıtları, çocuk hastalıkları ve ölümlerindeki azalışı neden konuşmuyorlar. Aşıların içinde zararlı madde olduğu yönündeki iddialar gerçeği yansıtmıyor. Çocukları, olası hastalıklara karşı korumak için uygulanan ürünün zararlı madde içerdiğini düşünmek ancak cahil, komplo teorilerine yatkın toplum ve ülkelerde görülür. Bazı aileler, ‘Ben aşı yaptırmıyorum, çocuğum hastalığı geçirsin, hastalık geçirildiğinde oluşacak bağışıklık, aşıdan daha etkili olur’ görüşünü savunuyorlar. Bu riski göze alan aileler buyursun evladını aşılatmasın ama vebal kendilerine ait!”
‘Yaralanıp tetanoz aşısı olmayan yetişkinler var’
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, aşılama sayesinde milyonlarca hayatın kurtulduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Son zamanlarda yaralanan ve tetanoz aşısı olması gereken yetişkinler arasında aşıdan kaçanlar olduğunu gözlemliyoruz. Aşı karşıtlığı tetanoz aşısı olması gereken yetişkinlerin davranışlarını bile etkilemeye başladı. Dünyada halen 20 milyondan fazla aşılanmamış çocuk bulunuyor. Bu çocuklar aşı ile önlenebilen potansiyel ölümcül hastalıklar açısından risk altında. Bu çocukların 10’da 1’i hiçbir zaman aşılanmadığı gibi, sağlık sistemleri tarafından görülmüyor.”
Aşı karşıtlığı neden artıyor?
“Aşı karşıtlığını anlamak mümkün değil. Aşılar son derece güvenilir ürünler. Günümüzde gelişmiş teknolojiler kullanılarak üretiliyor. Bütün ilaçlarda olduğu gibi çok nadir yan etkiler olabilir ancak bu durum aşılamaya engel değil. Aşı yapılmadığı zaman birçok salgın hastalığın önünü almak mümkün olmaz. Üstelik çocukluk çağında geçirilmeyen hastalıklar erişkin yaşlarda geçirildiğinde çölümcül olabilirler. Kuduz ve tetanoz gibi hastalıklar da aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanır.”
Erişkinlerin aşılanması gerekir mi?
“Çocukluk çağında hepatit B, hepatit A, suçiçeği, kızamık, kızamıkçık aşılarını olmamış veya bağışıklığı olmayan kişilere aşı uygulanabilir. Çocukluk yaş grubundaki aşılamaları eksiksiz uygulanmış ve tamamlanmış erişkinlerde bile yıllar içinde bağışıklık düzeyi azalabileceği için bu aşılamanın devamı niteliğinde olan ve tekrar dozlardan oluşan aşı programı uygulanır. Her 10 yılda bir difteri, tetanoz aşısı yapılmalı.”
YARIN: Karşıtların kaynak gösterdiği ABD’lilerin yalanları!