11.02.2024 - 06:48 | Son Güncellenme:
HASAN MERT KAYA / KAYIP İZLER ATLASI - Geçtiğimiz 06 Şubat tüm ülkemizi yasa boğan asrın felaketi depremlerin yıl dönümüydü. Kahramanmaraş merkezli depremlerde tüm bölge büyük bir felaket yaşadı. Doğu Akdeniz’in antik çağda önde gelen cazibe merkezlerinden olan Antakya’da bu büyük felaketten derinden etkilendi. Antakya’nın tarih boyunca çok önemli bir merkez olması yüzyıllar boyunca yaşanan depremlerin de kayıt altına alınmasını sağladı. Bu depremlerin en yıkıcı olanlarından biri M.S. 115 yılında yaşanan depremdi.
Muazzam sarsıntı
“Önce birdenbire büyük bir kükreme duyuldu ve bunu muazzam bir sarsıntı izledi. Tüm dünya yükseldi ve binalar havaya sıçradı...” Bu sözler 115 yılında Antakya’da depremi anlatan Romalı tarihçi Cassius Dio’dan. Roma tarihi depremlere dair kuşkusuz önemli bilgiler verir. Günümüzden 1908 yıl önce Roma İmparatorları Hadrian ve Trajan doğu seferi sırasında Antakya’da kışı geçirirken şiddetli ve yıkıcı bu depremden sağ kurtuldu. Tarihin hemen her döneminde olduğu gibi çok zengin bir şehirdi Antakya. Hadrian, M.S. 114’ten beri imparatorluk elçisi olarak Suriye’deydi ve bu nedenle Antiochia ad Orontem’de (Asi Nehri üzerindeki Antakya) ikamet etmişti. Şehir, Part savaşları için karargâhtı. Trajan, M.S. 13 Aralık 115 sabahı felaket meydana geldiğinde Ermenistan seferinden dönmüştü.
Kenti yok etti
Asi Vadisi’nde meydana gelen ve tahmini büyüklüğü 7,5 olan deprem, Antakya, Daphne (Defne) ve Apamea dahil olmak üzere diğer dört antik kenti neredeyse tamamen yok etti. Tüm Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Rodos’a kadar hissedildi deprem. Zengin Antakya şehri yerle bir olmuştu. Antik çağda 500.000 nüfusu olan bir kalabalığa sahip olan ve dünyanın en eski haritalarından ve Roma döneminde hazırlanan Peutinger Haritası’nda Antakya, Roma ve İstanbul (Byzantium) gibi özel semboller ve bir imparatoriçe gibi tahtta oturmuş olarak sembolize edilerek belirtilen bir ihtişamın şehriydi.
Tsunami
M.S. 115 Yılı Antakya Depremi, Doğu Akdeniz’in liman kenti Caesarea Maritima’yı (Arapça: Kayseriye) vuran bir tsunamiyi tetikledi. Asi Nehri üzerindeki Antakya, Grek-Roma döneminin en önemli şehirlerindendi. M.Ö. 300 yılında Büyük İskender’in generallerinden I. Selevkos döneminde kurulmuştu. Özenle kurulan Antakya Seleukoslar’ın başkenti oldu. Antik kent, Asi Nehri’nin doğu yakasında yer alıyordu. Konumu, Antakya’yı bir ticaret şehri kadar, farklı kültürlerin de bir araya geldiği bir buluşma merkezi kıldı. Küçük Asya, İran ve Hindistan’dan gelen kervanların uğrak yeri oldu şehir.
‘Kitap LXVIII’te büyük sarsıntı...
Romalılar M.Ö. 64’te Suriye’yi fethettikten sonra, Antakya bir Roma kalesi haline geldi. Forum, amfitiyatro, hamamlar, hipodrom, tiyatro, sütunlu büyük bir cadde (Via Triumphalis) ve çeşmeler, kamu binaları ve villalara su taşıyan bir su kemeri ile lüks bir şehir oldu Antakya. Antakya gelişiyordu ve “Doğu’nun Kraliçesi” olarak biliniyordu. M.S. 115 depremi sırasında İmparator Trajan Antakya’dadır. Felaketin en canlı açıklamasını Romalı tarihçi Cassius Dio “Kitap LXVIII” adlı Roma Tarihi’nde anlatır: “İmparator Antakya’da oyalanırken korkunç bir deprem oldu; birçok şehir yaralandı, ancak Antakya en talihsiz olanıydı. Trajan kışı orada geçirdiğinden ve davalar, elçilikler, iş veya gezilerle bağlantılı olarak her taraftan çok sayıda asker ve çok sayıda sivil akın etmişti. Bu nedenle zarar görmemiş bir halk, bir ulus yoktu ve böylece Antakya’da Roma egemenliği altındaki tüm insanlar felakete uğradı.’’
Küllerinden doğan şehir
Depremin öldürdüğü en önde gelen kurbanlardan biri, konsül ordinarius Marcus Pedo Vergilianus’du. Bu olay sırasında veya sonrasında toplam 260.000 kişinin öldüğü söyleniyor. Antakya’nın nüfusu 400.000’in altına düştü ve şehrin birçok bölümü terk edildi. Felaketten kısa bir süre sonra Trajan şehri restore etmeye başladı. Daphne’nin kaynakları ile Antakya arasında uzanan 6 km uzunluğundaki su kemeri ciddi şekilde hasar gördüğünden, Trajan yeni bir su kemeri inşa etmeye başladı ve daha önce inşa ettiği mevcut su kemerini de onardı. M.S. 115 Yılı Depremi Antakya’nın depremleri arasında iz bırakan bir depremdi. Tarih boyunca çok deprem görmüş, çok yıkılmış Antakya. Her seferinde mutlaka küllerinden yeniden doğmuş bu dünya güzeli cennet şehir. Bereket ve bolluğun, tarih, kültür ve medeniyetlerin şehri Antakya. Bilimin ışığında ve dayanışmanın gücünde tekrar doğacak inşallah. Allah tüm ülkemizi kem gözlerden ve afetlerden korusun.